05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kurtuluş Savaşı Gençliği ve Atatürk

Şehmus Yıldırım Gençer

Şehmus Yıldırım Gençer

Site Yazarı

A+ A-

150 Yıllık Türk Devrimi genç bir harekettir. Markası da vardır. Hem de dünyaca kabul edilmiş; Jön Türk.(Genç Türk)

1865 yılının Haziran ayında Belgrad Ormanında altı genç tarafından kurulan ‘’Meslek’’ örgütünün liderleri gençtir. Kurucularından olan Namık Kemal o dönemde 25 yaşında, Nuri Bey 21 yaşındadır.

1905 yılında Şam’da Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kuran Mustafa Kemal 24 yaşında, Ali Fuat Cebesoy, 23 yaşındandır. Bu cemiyeti kısa bir süre sonra İttihat ve Terakki Cemiyetine dahil olmuştur.

1908 yılında İttihat ve Terakki önderliğinde gerçekleşen Hürriyet Devrimi’nin kadroları da gençtir. Hareketin liderlerinden olan Enver Paşa 27 yaşında, Resneli Niyazi Bey 35 yaşındandır.

1919 yılında Samsun’a ayak basan ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk adımını atan Mustafa Kemal Paşa, 38 yaşındandır. O tarihlerde Milli Mücadele önderlerimizden İsmet İnönü 35, Kazım Karabekir 37 yaşındadır.

Sadece Milli Mücadele önderlerimiz değil. Kuvay-i Milliye hareketi de gençtir. 1920 yıllarında Antep’te işgale karşı büyük bir yerel direniş başlatan Karayılan (Molla Mehmet) 22 yaşındadır. Aydın Kuşadası bölgesinde mücadele yürüten Mahmut Esat Bozkurt, o tarihlerde 20li yaşlarının başındadır.

Gençliğin Şartı Yaş mı?

Peki, gençlik sadece yaşla mı sınırlıdır? Kimler gençtir? Kimlere genç denebilir? Atatürk’ün yaveri Cevat Abbas Gürer anılarında Atatürk’ün bir konuşmasından ‘’Gençlik Tanımını’’ şöyle aktarır;

‘’Benim anladığım gençlik, bu inkilabın fikirlerinin ve ideolojilerini benimseyip gelecek nesillere götürecek kimselerdir. Benim nazarımda yirmi yaşında bir yobaz ihtiyardır. Yetmiş yaşında bir idealist de güçlü bir gençtir.’’

Atatürk bu sözleriyle kendi gençlik tanımını ortaya koymaktadır ve burada açıkça gözükmektedir ki gençliği biyolojik bir tanımdan ziyade ideolojik, siyasi bir tanıma oturtur. O’nun için genç, devrimcidir. Hareket halindedir.

Atatürk’ün bu tanımı aslında yaşça büyük olanları da harekete davet ediyor. Hareket varsa gençlik vardır. Kim vatanı için mücadele ediyorsa gençtir.


Gençlik Her Zaman Umuttu

Türk Milleti ve onun sözcüsü konumunda olan aydınlar zor zamanlarda gençliği bir kurtarıcı olarak görmüş ve gençlikten beklediği umudu kaleme almıştır.

Mondros Mütarekesinin imzalanmasından 2 hafta sonra 18 Kasım 1918’de YENİGÜN gazetesinde Yunus Nadi açık hedef gösterir: ‘’Türk Gençliği Hali kurtarmalı, İstikbali Yaratmalı der ve ekler:

‘’Kılıcını kınına koyan bir gençlik, fütur bilmez bir azm ve hamiyetle diğer bir savaşmaya geçecektir: Türklüğü kurtarmak ve yükseltmek savaşına. Bu yeni savaşımda dayanacağımız kuvvet gençliğimizdir.’’

Umudunu İngilizlere bağlayan YENİ İSTANBUL Gazetesinden Said Molla’ya cevap VAKIT Gazetesi yazarı Ahmet Emin’den gelir: ‘’İstanbul gazetesi anlamaya çalışmalıdır ki, bu memlekette yeni bir nesil var.’’

Ateşten Gömlek

Halide Edip Adıvar Milli Mücadelede, Türk gençliğinin sırtından ‘’Ateşten Gömlek’’ olduğunu belirtir. Ateşten gömleği sırtında taşıyan Türk gençliği, varlığını milletinin varlığına armağan etmiştir.

İzmir’in işgalinden hemen sonra Halide Edip’in de bizzat konuşmacı olarak katıldığı mitinglerde gençlik en öndedir. Mitingleri bildirilerle örgütlemiş ve sayısı yüz binleri aşan İstanbul halkını ayağa kaldırmıştır. Bu mitinglerde konuşanlar içinde gençler de görülmektedir. Bazı adlar tanınmaktadır. 19 Mayıs günü Fatih’te konuşanlardan Meliha Hanım’ın ‘’Biz işte aranızda bulunan bu gençler’’ ifadesinden onun gençlerin temsilcisi olarak kürsüye çıktığı anlaşılmaktadır.

20 Mayıs Üsküdar Doğancılar’da 30 bin kişinin katılıdığı bir miting yapılmıştır. Halkı mitinge bir bildiriyle Üniversite gençleri çağırmıştır.

Bu tarihlerde Halide Edip ile beraber hareket eden Tıbbiyelilerin liderlerinden Dr. Reşit Galip, Paris Barış Konferansından önce teşkilat adına Padişah’tan seçim yapılmasını istemek için sokaklara ilanlar asıyordu, heyecanı o kadar yüksekti ki bu afişlerden bir tanesini Babıali’nin duvarına asmıştı.

Genç Tıbbiyeli Hikmet

Yurt çapında mitinglerin örgütlenmesinde öncü görev alan gençlik, Anadolu’da başlayan Milli Mücadele hareketine de katılmıştır. 4 Eylül Sivas’ta toplanan Kongreye Askeri Tıp Öğrencileri Delegesi olarak katılan Hikmet Boran, manda tartışmaları sırasında yüksek sesle haykırır:

‘’Paşam, delegesi bulunduğu Tıbbiyeliler, beni buraya bağımsızlık davamızı başarmak yolundaki çalışmaya katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunları her kim olursa olsun şiddetle reddeder ve kınarız. Olması mümkün değil ama, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i ‘vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı’ olarak adlandırır ve lanetleriz.’’

Atatürk kıvançla cevap verir: ‘’Evlat, gönlünü rahat tut. Gençlikle övünüyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolmaız tektir ve değişmez:Ya istiklal ya ölüm.’’

Tıbbiyeli Hikmet bu konuşmayı yaptığı sırada 18 yaşındadır. Hikmet’in tavrı hem bugünün gençliğine hem de Tıbbiyelilerine örnektir. Emperyalizmle mücadeleye 18 yaşlarında gözünü kırpmadan atılan Hikmet, gençlik hareketinin ve Türk hekimlerinin gurur kaynağıdır.

Kurtuluş Savaşı Gençliğinin Özellikleri

Kurtuluş savaşı gençliğinde ortaya çıkan en önemli özellik ve fikir; vatansever ve milliyetçi olmasıdır. Fransız İhtilaliyle, dünyayı etkileyen milliyetçilik akımı, emperyalizme karşı mücadelede Türk gençliğin en büyük silahı olmuştur.

Gençlik, yaşanan siyasi ve askeri gelişmelere karşı hep en önde olmuştur. Yapılacak barış anlaşmasının temel özellikleri konusunda fikir beyan etmiştir. İşgallere karşı mitingler, gösteriler örgütlemiş ve bildiriler dağıtmıştır. Gönüllü olarak cepheye koşmuş, düşman kuvveleriyle çarpışmış, yoksul ve yaralı halka yardım etmek için yardım kampanyaları düzenlemiştir. Emperyalistlerle iş ve duygu birliği yapan, Kuvayı Milliyecilere hakaret eden öğretim üyelerini boykot etmiş, derslere almamış, her türlü cephe gerisi görevi yerine getirmiş, kazanılan askeri ve siyasi zaferlerin ardından halkın moralini yükseltmek için gösteriler düzenlemiştir.

Gençlik hareketindeki canlılık, yeni kurulacak Cumhuriyet’in ayak sesleriydi. Bağımsızlık için ‘’Ateşten Gömleği’’ üzerine giyen Türk gençliği, Atatürk’ün önderliğinde kurulan devletin genç kadroları olarak görev alacaktı.

Atatürk ve Gençlik

Türk gençliği, kurtuluş yolunda Atatürk’e ve O’nun ilkelerine sıkı sıya bağlıydı. Atatürk de aynı zamanda bir gençlik lideri olarak, gençlik hareketinin önemini kavramış ve gençliğe her zaman en önde görevler vermiştir. Sadi Borak bu güçlü bağı şöyle açıklamakta:

‘’Tarihte hiçbir devlet reisi, Atatürk’te olduğu kadar ilham ve kuvvetinin gençlikten almamış; tarihte hiçbir gençlik zümresi, herhangi devlet reisinin yolunda, Atatürk’e olduğu kadar canını feda etmemiştir. ‘’

Mustafa Kemal Atatürk, 15-20 Ekim 1927 tarihinde gerçekleşen Cumhuriyet Halk Fırkasının İkinci Büyük Kurultayında Büyük Nutkunu okumuştur.

İstiklal savaşımızın hangi koşullarda hangi şartlarda, kimlerle yapıldığını anlatmış. Türk Milletine büyük bir miras bırakmıştır. Nutku’nun sonunu Gençliğe Hitabeyle bitirmiştir. Nutkunda; ‘’Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir’’diyerek Türk gençliğinin ölümsüz görevini söylemiştir.

26 Mart 1937 tarihindeki bir başka konuşmasında Bursalı gençlerin halkevinde düzenlediği Uludağ gecesine katılan Atatürk, orada gençlere şöyle seslenmektedir;

‘’Sizler; yani, yeni Türkiye’nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Ben bu akşam buraya yalnız bunu size anlatmak için gelmiş bulunuyorum. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız.’’

Mustafa Kemal Atatürk, Mahmut Esat Bozkurt’a ihtilalin hukuk tarihini Türk Gençliğine anlatmasını ister. Mahmut Esat Bozkurt bunun üzerine ‘’Yapıp yapamayacağımı düşünmedim bile. Kabul ettim. Hazırlanmaya başladım. Çünkü Şef emredilince, başarılamayacak bir iş olmadığına inanım vardır’’der ve o kıymetli eseri ‘’Atatürk İhtilali’’ kitabını çıkartır. Kitabın çıkış amacı Türk gençliğine, ihtilal mantığını kavratmaktır. Emri, Atatürk vermiştir.

Türk Gençliği Görevinin Başında

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe verdiği görevler, 100 yıl öncesinin görevleri değildir. Gençliğe Hitabe 1927 yılında yazılmışsa da sadece o dönemin gençliğine değil, bugünün gençliğine de kılavuzdur.

Gençliğe Hitabe, hala canlıdır, görevleri hala geçerlidir. Gençliğe Hitabenin görevleri geçmişin saflaşmasında değil, bugünün mevzisindedir.

Koronavirüse karşı sağlık çalışanlarımızın ve emekçilerimizin yanında olma mevzisidir.

Türkiye’nin gelecek refahı ve ekonomik kalkınması için tasarruf ve üretim mevzisidir.

Kara sınırlarımızda ve Mavi Vatan’da terörle mücadelede Mehmetçiğin yanında olma mevzisidir.

Terör örgütü PKK’nın Meclisteki sözcüsü HDP’yi kapatma mevzisidir.

Diyarbakır annelerinin yanında olma mevzisidir.

Türk Gençliği 101.yılında da Vatan mevzisinde!

Kurtuluş Savaşı