Kuşaklar, kuşaksızlar ve Türk şiirinde 2010 kuşağı
Kuşak kavramı gündelik hayatımızda hiç olmadığı kadar büyük bir yer meşgul etmekte şu günlerde. Artık insan topluluklarını kişi/cinsiyet/ideoloji/din ölçütüne bağlı olarak değil de kuşak kavramının yarattığı imkânlarla tasnif ediyoruz. Bu bana göre olumsuz bir durum da değil. Bilimsel bilgiyi ortaya koyma konusunda insanoğlunun elindeki en iyi tekniğin kategorizasyon olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Bu tasnifle şeyleri ya da bilinç düzeyindeki olguları kategorize ederek onların incelenmesi konusunda kolaylık yaratıyoruz araştırmacılar için. Bir olguyu bir nesneyi bütün hâlinde incelemenin zorluklarını bu sayede aşıyor, parça parça incelenenleri daha sonradan derleyip bir bütünün fotoğrafını ortaya koyabiliyoruz. Son günlerde daha da somutlaşmaya başlayan toplumsal kırılmayı X, Y ve Z kuşakları üzerinden anlatmamız da bu yüzden. X, Y ve Z diye kuşaklarla ifade ettiğimiz insan toplulukları da beslendikleri kültürel kaynaklar konusunda farklılaşana grupları ifade ediyorlar. Kabataslak bir tanımla bu beslenilen kültürel kaynakları şu şekilde ifade edebiliriz:
X Kuşağı (1965-1979 arasında doğanlar): Beslendikleri kültürel kaynaklar sözlü ve yazılı kültürdür.
Y Kuşağı (1980-2000 arasında doğanlar): Beslendikleri kültürel kaynaklar yazılı ve sanal kültürdür.
Z Kuşağı (2001 - 2020 arasında doğanlar): Beslendikleri kültürel kaynaklar sanal ve görsel kültürdür.
Toplumun edimlerini beslendiği kültürel kaynaklardan hareketle kuşaklara ayırıp incelemek nasıl pratik alanda bilim insanına imkânlar sağlıyorsa şairlerimizi de bu şekilde kuşaklarla tasnif etmek şiirimizi incelemekte bizlere pratik olanaklar sağlıyor. Ancak son yıllarda kuşak tanımı üzerine kalem oynatan kişi sayısı bir hayli sınırlı. Bu kısırlığın sebebi olaraksa Bâki Asiltürk’ün 1980 Kuşağı üzerine yapmış olduğu çalışmanın ardından Türk şiirindeki kuşak meselesi üzerine etraflıca bir eser koyulmamasını gösterebiliriz. Eğer 2010’lu yıllarda bu meseleyle ilgili nitelikli bir eser konulsaydı bugünlerde gündeme gelen kuşak tartışmalarında çok daha sağlam bir zemin üzerinde konuşulabilirdi. Son yıllar dikkate aldığımızda şiirimizdeki kuşak kavramı konusunda ayağı yere basan yorumlar yapan/yazılar yazan kişi sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini görüyoruz. (Kaan Eminoğlu, Cafer Keklikçi, Eray Sarıçam, Ümit Güçlü) Edebiyatımızdaki genel eğilim 1980 Kuşağı’nın hâkimiyetinin sürdüğü ve 80 Kuşağı’ndan sonraki kuşakların ara nesil olarak değerlendirilmesi gerektiği ve 2010 Kuşağı’nınsa yok hükmünde sayılması gereken bir kuşak olduğu yönünde ilerliyor. Elbette bu iddialar bilimsel verilerden uzak olmakla birlikte duygusal tepkilerin yazılı ve sözlü olarak ifadesinden doğan sübjektif yorumlar. Son yıllarda (2019-2020) bu sübjektif yorumların geçersizliğini göz önüne seren iki önemli eser yayımlandı. Bunlardan ilki Kaan Eminoğlu tarafından kaleme alınan Kırıp Döktüklerim [1], ikincisi ise Eray Sarıçam tarafından kaleme alınan Türk Şiirinde Yeni Bir Dönemeç: 2010 Kuşağı[2] adlı eser. Bu iki kitap da Türk şiirindeki kuşak meselesine şiirimizin yükselen kuşağı olan 2010 Kuşağı üzerinden bakarak meseleyle ilgili farklı bir perspektif sunmayı başarmalarıyla dikkat çekmekteler.
Şiirimizdeki kuşak meselesi ile ilgili elle tutulur yazılardan bir tanesi de Cafer Keklikçi tarafından Milli Gazete’de kaleme alınan 2000 (İkibin) Kuşağı Şairleri[3] ve 1990 Kuşağı Şairleri[4] adlı çerçeveleri son derece sübjektif kıstaslarla belirlenmiş yazılar.
Kuşak tanımına girişmeden önce, bir kuşağa dâhil olan şairlerin hangi kıstaslara göre belirlenebileceği konusuna açıklık getirmek gerekir. Şiirimizin son kuşağı olan 2010 Kuşağı merkezli bir inceleme yaptığımız vakit kuşağa dâhil olma konusunda elimizdeki ölçütleri maddeler hâlinde sıralayabiliriz:
1) Kuşağın ortaya çıktığı yıllarda kitap sahibi olmak ya da Türk edebiyatında otorite sayılabilecek nitelikli dergilerde (Varlık, Sözcükler, Hece, Muhit, İtibar, Türk Edebiyatı, Söğüt, Kitap-lık, Fayrap, Natama, Sincan İstasyonu, Edebiyat Ortamı, Türk Dili, Temmuz, Hayal, Kurşun Kalem, Şehir, Şiar, Virüs, Pathos, Mühür, Dil ve Edebiyat, Berfin Bahar, Yedi İklim, Dergâh, AyVakti, Kurgan, Karabatak vs.) kitap oylumunda olacak kadar nitelikli eser yayımlatmak.
2) Kuşağın ortaya çıktığı yıllarda sükse yapan bir dergi çıkarmak, o genç oluşumlu derginin mutfağında yer almak ya da o genç oluşumlu derginin taşıyıcısı olan iskelet kadrosunda yer almak. (KANON 2010, Kaygusuz, Yelkensiz, Aşkar, Buzdokuz, Budak, Başka Dünyalar, Olağan Şiir, Şiir Versus, Kök Şiir vs.)
3) Kuşağın ortaya çıktığı yıllarda kuşağa mensup şairlerin poetikalarını oluşturmaları; bu poetikaları edebiyat kamuoyuna kitap, makale, bildiri ya da söyleşiler vasıtasıyla deklare etmeleri. (KANON 2010 Dergisi Manifestosu, İşaret Kuşağı Manifestosu, Açık Şiir Hareketi vs.)
4) Kuşağın ortaya çıktığı yıllarda yayımlanan şiir yıllıklarında şiirinin yer alması. (Edebiyat Ortamı Şiir Yıllığı, Şair Dağın Doruğunda Şiir Yıllığı, Kitap-lık Dergisi Şiir Yıllığı, Şimşiir Ağacı, Mavi Yeşil Dergisi Şiir Yıllığı vs.)[5]
5) Kuşağın ortaya çıktığı yıllarda yazılı ve görsel medyada yer almak. (Cumhuriyet, Yeni Şafak, Aydınlık, Hürriyet, Star, Sözcü vs. kitap ekleri; TRT Edebiyat Söyleşileri, Ulusal Kanal Ahmet Yıldız’la Büyük Saat, TRT Kelimeler ve Şeyler , Meksika Sınırı vs. programlar)
Kıstaslarımızı bir şair eleği olarak kullandığımız zaman elimizdeki 2010 Kuşağı şairlerinin şu isimlerden oluştuğunu söyleyebiliriz: Eray Sarıçam, Rıdvan Tulum, Oğulcan Kütük, Naile Dire, Taner Sarıtaş, Burak Ş. Çelik, Cihan Adıman, Emre Ay, Fatih Akça, Eşref Yener, Gökhan Ergür, Abdulhâlik Aker, Çağın Özbilgi, Mert Mevlüt Gökçe, Fatih Memiş, Onur Bayrak, Eda Fırat, Can Acer, Kaan Koç, Enes Talha Tüfekçi, Aytaç Ars, Mücahit Aygören, Ferhat Nitin, Yasin Uysal, Furkan Çirkin, Emre Şahinler, Okan Yılmaz, Neda Olsoy, Esra Sağlık, Raşit Ulaş, Mücahit Ocakden, Yavuz Balı, Enes Kılıç, Muhammed Enis Özel, Belya Düz, Aykut Nasip Kelebek, Serap Aslı Araklı, Ümit Güçlü, Tuba Kaplan, Burak Çelik ve Kaan Eminoğlu. Elbette bu liste bazı eksiklikler ya da fazlalıklar gösteriyor olabilir. Bununla ilgili en doğru hükmü zaman verecektir. Zamanın eleği, kişinin eleğine her daim üstün gelecektir.
[1] Kaan Eminoğlu, Kırıp Döktüklerim, Edebiyatist Yayınları, İstanbul, 2020
[2] Eray Sarıçam, Türk Şiirinde Yeni Bir Dönemeç: 2010 Kuşağı, KDY Yayınları, İstanbul, 2020
[3] https://www.milligazete.com.tr/makale/858114/cafer-keklikci/2000-iki-bin-kusagi-sairleri (Erişim tarihi: 21.11.2020)
[4] https://www.milligazete.com.tr/makale/858145/cafer-keklikci/1990-kusagi-sairleri ((Erişim tarihi: 21.11.2020)
[5] Şiir yıllıkları ile ilgili olarak http://www.turkiyenotlari.com/index.php/2019/11/19/90li-yillardan-itibaren-siir-yilliklari-ve-edebiyat-ortami-siir-yilligi-2019-uzerine-bir-inceleme/ sitesindeki 90’lı Yıllardan İtibaren Şiir Yıllıkları Ve Edebiyat Ortamı Şiir Yıllığı 2019 Üzerine Bir İnceleme adlı yazıya bakılabilir.