01 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kuyudan adam çıkartmak

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

“Kuyudan adam çıkartmak” Türk siyasi hayatında zaman zaman kullanılan bir deyimdir. 

Kâh haksızlığa, hukuksuzluğa uğramış insanların itibarını iade anlamına gelir, kâh zamanında siyaseten yaptığı hatalar sonucu siyasi hayatının sonuna gelmiş, siyaseten tasfiye olmuş, işi bitmiş birine can vermektir. 

Ben bu yazımda “kuyudan adam çıkartmayı” siyaseten işi bitmiş birine can vermek olarak kullanacağım. 

Bir siyasi parti ve onun liderini düşünün ki; ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmiş, TSK dahil Cumhuriyetin bütün kurumlarını darmadağın etmiş, bağımsız yargıyı ortadan kaldırmış, anayasadan Türk tanımını çıkartmaya çalışmış, Orta Doğu’yu kan gölüne çevirmiş, ülkeyi o bataklığa sürüklemeye çalışmış, bağlı kalacağına yemin ettiği anayasayı açıkça çiğnemiş, dini siyasete alet etmiş, yolsuzluğa batmış olsun. 

Ve yapılan ilk seçimde de, devletin bütün imkânlarını hukuka aykırı biçimde kullanmasına rağmen seçmenden ağır bir darbe yemiş olsun.  

Bir de halkın iktidara büyük bir darbe indirdiği seçimde hiçbir varlık gösterememiş ana muhalefet partisi kadrolarını düşünün. 

Seçimin iktidar partisi için başarısızlıkla sonuçlanacağı, günler öncesinden her aklı başında kamuoyu araştırmacısı, gazeteci, siyasetçi tarafından söylenirken, ana muhalefet partisi genel başkanı çıkar da “Devri sabık yaratmayacağız” derse, kendisini müstemleke valisi zanneden bir ABD muhibbi de “ABD, AKP ve CHP koalisyonu istiyor” deme saygısızlığını gösterirse, bunu tezgahlarsa buna “kuyudan adam çıkartmak” denir. 

Siyaseten bitme, erime noktasına gelmiş AKP ile “Devri sabık yaratmayacağım” diyerek koalisyon kurmak, AKP iktidarının hukuksuzluklarından, yolsuzluklarından, ülkeyi savaş bataklığına götürecek eylemlerinden hesap sormayacağım, demektir. 

Seçimin iki kaybedeninden bir diğeri olan ana muhalefet partisi, AKP’ye bu taviziyle, “Aman benimle koalisyon yap” ben de kendi tabanımı iktidar ortağı olmakla avutup başarısızlığımın üstüne şal örteyim, deyiverir. 

Yani dayanışma içinde her ikisi de birbirlerine destek vererek “kuyudan adam çıkartmış” olacaklardır. 

Ana muhalefet partisi yöneticileri toplumda yitirdikleri saygınlıklarını, geçmişten hesap sorarak, yani devri sabık yaratacak bir ortaklığın içinde olarak geri kazanabilirler. 

CHP’ye gönül ve oy vermiş milyonlarca insan, ülkenin yıkılan hukuk düzenini yeniden kurma, geçmiş hırsızlıkların hesabını sorma çabasına girerse, CHP yönetiminin bundan evvel yaptıklarını unutur ve kendilerine destek verir. 

Muhafazakâr çevrelerden ve özerklikten yana olanlardan oy almak uğruna, CHP’nin laiklik karşıtı söylemlere sessiz kalmasını, Cumhuriyetin temel değerlerine sırtını dönmesini, ne olduğunu kimsenin bilmediği açılım politikasına destek vermesini bile unutabilirler. 

Ama öyle görülüyor ki, ana muhalefet partisi yöneticileri, sırf siyaseten kendilerini kurtarabilmek için “devri sabık” yaratmama sözü vererek, hem kendilerini ve hem de Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını kuyudan çıkartacaklar. 

Ama bu uzun sürmez, AKP’nin CHP’den istediği kendisine bir 6 ay kazandırmasıdır. 

6 ay içinde eksiği olan 20 milletvekilini devşirdiği zaman artık CHP’ye ihtiyacı da kalmayacaktır. 

CHP koalisyondan çekilse de o “Bul 276’yı da düşür” diyecektir. 

CHP açısından yapılması gereken, hiç geciktirmeden sınırlı bir program ve süreyle , MHP ve HDP ile uzlaşıya giderek, KaçAk Saray’dan başlayarak, tüm hukuksuzlukların, hırsızlıkların hesabının sorulacağı bir işbirliği yapmaktır. 

Bu CHP de dahil olmak üzere, 3 partiye de artı puan kazandırır ama bu gerçekleşmediğinde, iç ve dış dayatmalarla AKP ile koalisyon kuracak herhangi bir parti, ilk seçimde baraj altında kalır. 

Tayyip Erdoğan’ın “45 gün beklerim sonra gereğini yaparım” sözü, yeni seçilen milletvekillerine gözdağıdır.  

Bu tezgahlanan oyunla seçimlerin 2 kaybedeni birbirlerine sarılarak birbirlerini kuyudan çıkartmış olacaklar, yani 2 mağ- luptan 2 galip çıkartmış olacaklardır.