Kuzey Akımı sabotajı örtülebilir mi?
The New York Times bu yeni haberini Amerikan hükümeti ve istihbarat servisleri içindeki bazı ‘yetkililere’ dayandırıyor. Tabii ki her zaman olduğu gibi bu ‘yetkililer’ isimlerini vermemişler. Ama bu Ukraynalı grubun Zelenski’yle bir bağı olup olmadığı konusunda hiçbir kanıt bulamadıklarını da bilhassa vurgulamışlar. Zaten Zelenski’nin danışmanı Podolyak da ‘Hiç bir ilişkimiz yok böyle bir Ukrayna yanlısı grupla, arkalarında Rusya olabilir.” demiş tahmin edilebileceği gibi.
Beyaz Saray resmi açıklamasında ise her zamanki gibi doğrulayarak, New York Times’ın sorularını “ Henüz kesin kanıtlar yok, bilgiler zayıf, ama katılırız, yine de kanıtlar olmadığı sürece kimseyi suçlayamayız.” diye yanıtlamış. Arkasından aynı haberi Washington Post da aynen yayınlamış ve daha birçokları da sıraya girmiş. Yani herşey Washington’un her zamanki ‘kamuoyu yönlendirme mühendisliği’ yöntemine gayet uygun.
ALMAN MEDYASI
Bu arada Alman medyasında da aynı günlere denk düşen paralel bir gelişme yaşanacaktı. Dört büyük Alman medyası ortak yayınladıkları raporda Alman istihbaratı ve soruşturma ekiplerinin Kuzey Akımı sabotajı konusunda dönüm noktası olabilecek bulgularını yayınladılar. ARD, SWR, Kontraste ve ZEIT !
Alman istihbaratı ve medyasının bu raporu, The New York Times’tan farklı olarak detaylı bazı bulgular içeriyor. Bu bulgular şöyle: Biri kadın 6 sabotajcı Ukrayna yandaşı Polonya’da iki Ukraynalıya ait bir yat kiralıyorlar. Bu kişilerden biri kaptan, ikisi uzman dalgıç, ikisi dalgıç yardımcısı ve kadın da doktormuş. Milliyetleri anlaşılamamış. Önce sabotajda kullanılacak denizaltı malzemelerini yata yüklemişler ve 6 Eylül günü yat Rostock limanından demir almış. Alman istihbaratı olay sonrası bu yatı sabotaj yerine yakın Danimarka’nın Bornhom adası civarında lokalize ediyor. Ancak sahte pasaportlu ve milliyeti belirsiz sabotajcılar kayıp.
Kuzey Akımı borularının geçtiği o sabotaj yerinin derinliği 80 metre kadar. Alman soruşturma ekipleri de dahil herkes, derinlik 80 metre olsa bile, hiçbir deneyimli ekibin arkasında devlet olanakları olmadan böyle bir sabotajı gerçekleştiremeyeceğini belirtiyor. Ancak New York Times’ta farklı olarak, bu dört Alman medyası, Ukrayna yanlısı diye iddia ettikleri bu sabotaj ekibinin arkasında Rusya olabileceğine dair vurgu yapmadı. Kimliklerin ve arkalarındaki güç ve motivasyonun belirlenemediğini aktararak soruşturmanın derinleştirileceğini belirtmekle yetindi.
ETKİSİZ SORUŞTURMALAR, ÇİN’İN BM İSTEĞİ
26 Eylül günü meydana gelen Kuzey Akımı 1 ve 2 sabotajı sonrası Danimarka ve NATO’ya girmek için çırpınan İsveç yönetiminde 6 aydır sabotaj soruşturması yürütülüyor. Şimdiye kadar gaz borularında patlayıcı madde izinden başka bir ciddi veriye rastlanılamadı, Rusya’nın bu soruşturmaya katılma isteği Washington’un etkisiyle reddedilmişti. Devasa siyasal ve ekonomik zararlarının yanısıra sadece boru hattının tahribatından bile en az 10 milyar avro zarar gören Almanya ise ayrıca kendi başına da bir soruşturma yürütüyordu. Washington’un kontrolündeki İskandinav soruşturmasından hiçbir sonuç beklemeyen Kremlin ve Pekin ise, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler’in ayrı bir soruşturma başlatması talebinde bulunmuşlardı. Ama ABD’nin red gerekçesi şimdiden hazır: “Bağımsız bir uluslararası soruşturmayı zaten sürdürüyoruz İsveç önderliğinde.”
AVRUPA’DA, ABD ALEYHİNDE SABOTAJ ŞÜPHESİ ARTARKEN
Bu arada geçtiğimiz haftalarda ABD’de beklenmedik bir gelişme daha olmuştu: Batı kamuoyunda eskiden beri saygınlığı olan yaşlı bir Amerikalı gazeteci sabotajdan ABD’yi sorumlu tutan bir araştırma raporu yayınlamıştı. Pulitzer ödüllü yaşlı gazeteci Seymour Hersh, Vietnam ve Irak’ta Amerikan ordusunun suçlarını belgelediği raporlarından dolayı birçok araştırma ödülünün de sahibi bulunuyor. Hersh’in Kuzey Akımı sabotajı konusunda bazı anonim kaynaklara dayanarak yayınladığı rapor ABD ve Batı’da geniş yankı yaptı. Raporda CIA tertibiyle, Danimarka’nın Bornhom adası yakınlarındaki BALTOPS şifre adlı bir NATO manevrasından yararlanarak, Norveç kaynaklı bir planın uygulandığını anlatıyordu. Beyaz Saray ‘somut belgeden yoksun’ diyerek elinin tersiyle raporu yalanladıysa da Hersh hafızalarda kalacaktı.
Kuzey Akımı sabotajından bu yana Batı’da birçok suçlama havada uçuşmuş ve hatta Rusya’nın kendi ayağına kurşun sıktığı bile iddia edilmiş olsa da, Washington’u doğrudan sorumlu tutan üç durum Batı kamuoyunu etkilemiş, ABD’den şüphelerin tırmandığını göstermiştir.
Birincisi, sabotajın hemen sonrası Polonya milletvekili ve eski Savunma Bakanı Radek Skorsky’nin tüm Avrupa’da fırtına estiren ‘ Teşekkürler Amerika’ ironik mesaj ve yazısı. ABD’nin en sıkı müttefiki Polonya’dan çıkan bu ses, Avrupa hükümetleri düzeyinde sabotaj nedeniyle Pentagon’dan şüphelenenlerin hayli fazla olduğunu gösterecekti. Üstelik bu açıklama Avrupa’ya , Biden’ın medya önünde yaptığı bir konuşmada “Rusya Ukrayna’ya girerse, Kuzey Akımı’nı bitiririz” lafını hatırlatıvermişti. Bu ikincisiydi.
Üçüncüsü Amerikalı gazeteci Hersh’in araştırma raporu olmuştu.
ABD’nin veto hakkı nedeniyle, Birleşmiş Milletler araştırması şansı az da olsa, Çin ve Rusya’nın bu doğrultudaki yeni girişimi de Washington aleyhindeki bu şüphelere tuz biber ekecekti. Artan sayıda gözlemci bütün bunlar ve şüphelerin, Beyaz Saray’ın Kuzey Akımı sabotajının üstünü örtme ihtiyacını arttırdığını düşünüyor. Çin hükümeti, New York Times’la başlayan bu yeni Washington kampanyasını ‘dezinformasyon girişimi’ olarak nitelerken, Kremlin’den yapılan açıklamada ‘ciddiye bile almadıkları’ kaydedildi.
Özetle şu denilebilir: sabotaj nedeniyle Washington’u gösteren parmaklar yavaş yavaş artarken, Washington’un ise sabotaj sularına bir avuç çamur dökerek, o suları bulandırma gereksinimi artmıştır. Sabotajın ilk haftalarında Rusya’yı suçlarken, bu gelişmeler üzerine bu suçlamanın artık kullanım tarihi geçmiş, dezinformasyon için yeni hikayelere ihtiyaç olmuştur. Öyle ki, New York Times’ın haberindeki ‘Ukrayna yanlısı’ kelimesi bile Batı sosyal medyasında ironik mesajlara neden olacaktı, örneğin : “ Biden idaresi Ukrayna yanlısı olduğuna göre o yapmış olmasın!” Hersh, zaten raporunda sabotaj emrinin, sabotajdan üç ay önce bizzat Biden tarafından verildiğini ileri sürmüştü
ALMANYA’DA FARKLI BEKLENTİLER DE VAR
New York Times’la başlatılan bu kampanya aynı zamanda, dört Alman medyasının ortak raporuyla kamuoyuna yansıtılan Alman istihbaratının Ukrayna yanlısı ekibe dair son bulgularını, bu bulgularla oynayarak, Washington’un çıkarı doğrultusunda kullanma ve yönlendirme olasılığını da düşündürüyor. Pentagon ve Beyaz Saray, geçtiğimiz aylarda Almanya’da Rusya’yla uzlaşma ve Ukrayna’ya silah yardımını durdurmaya yönelik tartışmalar, mitingler, bakan açıklamaları vs gibi bazı gelişmeleri dikkatle izliyor. Alman istihbaratının bulguları doğrultusunda işin altından Zelenski’yle bir bağ çıkarsa, Ukrayna ve Zelenski’ye AB desteğinin azalması olasılığı Washington’un hoşuna gitmemiş, iddia edilen Ukrayna yanlısı grubun Rusya tarafından kullanılmış olabileceği kuşkusunu yaymak New York Times’ın daha çok işine gelmiştir. Aksi ise Ukrayna’ya silah yardımına karşı çıkan Alman çevrelerin işine geliyor.
Geçtiğimiz haftalarda ABD’nin yoğun baskısına dayanamayan Alman hükümeti sonunda 18 tane Leopard-2 tankını Ukrayna’ya vermeyi kabullenmişti. Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığından yakınan ve askeri kapasitesini arttırmasını isteyen Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius geçen hafta “Ordumuz savaşa hazır değil. Bir savaşı kaldıramayız.” açıklamasında bulunmuştu. Boris Pistorius aynı zamanda geçenlerde ABD’nin Tayvan’a yoğunlaşarak kendilerini Ukrayna’da yalnız bırakacağından endişe ettiğini de söylemişti. Trump’çı ve Cumhuriyetçi ABD kongre üyelerinin, son seçimler sırasında halk arasında ‘Vergileriniz Ukrayna’ya gitmesin’ diye propaganda yaptığı biliniyor.
Alman verilerinin Rusya’ya karşı yönlendirilmesi ( Ukrayna yanlısı grup Rusya’nın kontrolünde olabilir iddiasıyla) Washington’un işine gelirken, gelecekte aynı verilerin Zelenski’ye bağlanmasının ise, Zelenski’ye Leopard tankı yardımını istemeyen Alman çevrelerin işine geleceği de ortadadır. Özetle, sabotaj sularına çamur dökülerek gerçek bulandırılırken, veriler tarafların çıkarlarına göre manipule ediliyor. ABD’nin dezinformasyona ihtiyacı artıyor.
SABOTAJ AVRUPA’YI BİR SÜRELİĞİNE ABD’NİN ELLERİNE BIRAKTI
Kuzey Akımı sabotajı, 1914’te Alman Paktı’ndaki Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi Ferdinand’a Saraybosna’da Fransa bağlantılı Sırplar tarafından yapılan suikastı anımsattı. Birinci Dünya Savaşı’na vesile olan o suikast sonraları hiçbir zaman tamamiyle aydınlatılamamıştı. Kuzey Akımı sabotajı, mini grupların kısır amaçlarına hizmet eden basit bir taktik eylem değil, devletlerin stratejik hedeflerine hizmet eden ve ancak bir devlet gücünün gerçekleştirebileceği bir eylemdir.
Eğer o sabotaj olmasa, kışı soğukta geçirme korkusu sarmış, gaz fiyatının on misline çıktığı Avrupa, Putin’le uzlaşmaya yönelebilirdi. Ama o sabotaj, Avrupa’yı belli bir süre için belki ama, sonuçta ABD’nin ellerine bıraktı.
Sabotaj sonrası Avrupa’nın Ukrayna’ya silah ve para yardımı zirve yaptı. Milyarlarca avro, açığı kapama bahanesiyle tankerler dolusu sıvı gaz satan ABD’nin cebine aktı.
Sabotaj kısa vadede kanıtlarıyla aydınlanamasa bile, küresel cepheleri sarsabilecek tartışmaları daha çok yaşanacak.