29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Laiklik ve maskaralık -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Anayasa Mahkemesi’nin “anakronik” başkanı Haşim Kılıç, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Temel Haklar ve Anayasa” konulu konferansta gene yakışıksız konuşmuştu.

19 Mayıs 2013 tarihli Aydınlık gazetesinde yayınlanan haber şöyleydi:

“Halkın ‘Bölünme Anayasası’ dediği yeni Anayasa çalışmalarına destek veren Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nin kendisinden önceki kararlarını eleştirdi. Türkiye’de geçmişte bazı kavramların içinin yanlış doldurularak laiklik adı altında olmadık maskaralıkların yapıldığını iddia eden Kılıç, ‘Ordu mensuplarının namaz kılması disiplinsizlik sayıldı ve görevlerinden uzaklaştırıldı. İçi yanlış doldurulan kavramlarla bunlar hep izah edildi. Laiklik adı altında olmadık maskaralıklar çıkardık ortaya. Dünyada sadece 3 ülkede baskın bir laiklik uygulaması vardır. Amerika, Fransa ve Türkiye, diğer yerlerde de var, ama bu üç ülke farklıdır. Ne Amerika’da ne Fransa’da böyle bir şey yoktu. Ama biz Türkiye’de bunun içini böyle doldurduk.”

***

Bu yazıyı kuşkusuz Anayasa Mahkemesi’nin mevcut başkanı Haşim Kılıç’ı eleştirmek için yazıyorum. İlkin somut bir örnek vereyim, sonra soyut ve kuramsal eleştirilere geçeriz:

Yıl 1962-63. Bornova Er Eğitim Topçu Tugayı’nda asteğmen ya da teğmen rütbesi ile askerlik görevimi yapıyorum.

Albay Talat Aydemir’in darbe girişiminde bulunduğu 22 Şubat 1962 günü Polatlı Topçu Okulu’nda öğrenciydim. 21 Şubat gecesi Okul Komutanlığı kapısında nöbet tutuyordum. Müthiş bir telaş vardı.

Aynı albayın 20 Mayıs 1963 darbe girişiminde Bornova’daki tugayda görevli idim. O sırada üsteğmen rütbesinde olan Org. Doğu Aktulga ve Org.Nahit Şenoğul ile yakın arkadaştık. 27 Mayıs’ın ihtilalci teğmenleri. İkisine de rahmet dilerim.

Gecelerden bir gece Tabur Nöbetçi Subayı idim. Bir vesile ile, Tugay Nöbetçi Subayı olan yüzbaşıya bilgi vermek için komutanlığa gittim. Konu neydi hatırlamıyorum. Yüzbaşı beni oturttu. Çay ısmarladı ve yekten “Siz Allah yoktur diyormuşsunuz!” dedi. Ben hayatımın herhangi bir anında kimseye “Allah yoktur!” demedim, demem. Zırtabozluktur! Yüzbaşıya da böyle bir şeyler demiş olmalıyım. Büyük bir olasılıkla, Doğu Aktulga ve Nahit Şenoğul’a olan yakınlığımdan dolayı ağzımı arıyordu.

Yüzbaşı sonra şöyle bir “problem” sordu:

“Diyelim ki nöbettesiniz. Bu süre içinde namaz vakti geldi. Nöbeti bırakıp namaz kılar mısınız?”

“Namaz için de olsa nöbet yeni terk edilmez!” dedim.

Yüzbaşı önceliği namaza veriyordu. Olayı kimseye anlatmadım. Ama yüzbaşının deli olduğuna karar verdim.

Bu yüzbaşı ileriki yıllarda, Haşim Kılıç’ın eleştirdiği nedenlerden dolayı TSK’dan uzaklaştırılmış olabilir. Doğu Aktulga ve Nahit Şenoğul’a olayı anlatsaydım, 1963 yılında uzaklaştırılırdı. “Nöbeti bırak namaz kıl!” diyen subay TSK’dan uzaklaştırılmayacak mı?

***

Haşim Kılıç (d. 13 Mart 1950, Çiçekdağı, Kırşehir), güzel Allahımın “Yürü ya kulum” dediği şanslı insanlardan biri:

“İlkokul, ortaokul ve liseyi Yozgat’ta okuduktan sonra 1968 yılında Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girdi ve 1972 yılında mezun oldu. 1974 yılında Sayıştay Başkanlığı’nda denetçi yardımcısı olarak göreve başladı. Denetçi, başdenetçi unvanlarını aldıktan sonra 1985 yılında Sayıştay üyeliğine, beş yıl süren üyelikten sonra da 1990 yılında Turgut Özal tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi. Anayasa Mahkemesi’nin 7 Aralık 1999 günkü toplantısında, açık bulunan Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliği’ne seçildi. 7 Aralık 2003 tarihinde yeniden Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliği’ne seçildi. 22 Ekim 2007’de Tülay Tuğcu’nun yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçildi. Bu süre içinde eşinin türbanlı olduğu keşfedildi. Eleştiri konusu oldu. Ardından basında, silahlı İslam devrimi yapılmasını savunan Gölge dergisinin 1976 künyesinde Ankara temsilcisi olarak Haşim Kılıç adının yazdığı ileri sürüldü.”

***

Mevcut Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın tipik bir karşı devrimci olduğunu kanıtlayacak epeyce tanık ve kanıt var basında. Benim için, alıntısını yaptığım konuşma pekiştiren bir kanıt. Meslek hayatındaki duraklamasız yükseliş için Allah’ın “Yürü ya kulum!” demesi yeterli değil. 1990 yılında 40 yaşındayken, Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından, hukukçu olmamasına karşın, görevde 25 yıl kalacak şekilde Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiş olması mesleki liyakat ya da rastlantı olamaz. Bunun içinde bir “devlet sırrı” olmalı. Herşey, Haşim Kılıç’ın bir “Truva Atı” olarak Anayasa Mahkemesi’ne yerleştirildiğini gösteriyor.

Bir Anayasa Mahkemesi üyesinin anayasayı savunmaktan daha önemli bir görevi olabilir mi? Bir Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın, Anayasa’nın 174. Maddesinin koruması altındaki Devrim Yasaları’na karşı olabileceği düşünebilir mi? Olamaz, çünkü suç işler!

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın ciddi bir laiklik bilgisi olmadığı anlaşılıyor. Konunun otodidakt uzmanı olarak kendisine Henri Pena-Ruiz’in “Laiklik Nedir?” (Qu’est-ce que la laicité) adlı kitabını okumasını tavsiye edeceğim.