22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Lavrov’un KKTC açıklamasının açtığı yol

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ülkesinin Ukraya’ya yönelik askeri operasyonu hakkında, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren çok önemli bir açıklama yaptı. Lavrov, Avrupa Birliği ve ABD’nin, BM’nin onayladığı Minsk Anlaşması’nın tarafları olan Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri’nin yok sayılmasına ilişkin yaklaşımları ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Kıbrıs’a bakın. Kuzeyde ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ tek taraflı olarak ilan edildi. BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymayı reddediyor, ancak kimse Kuzey Kıbrıs temsilcilerinin diyaloğun bir parçası olma hakkını inkar etmiyor.” 
Lavrov’un Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri’nin meşruiyeti konusunda KKTC’yi örnek göstermesi, Türkiye’nin Kıbrıs politikası açısından son derece önemli bir kapının açılması için şartların elverişli hale geldiğini ortaya koyuyor. 

TÜRKİYE’YE YÖNELİK KUŞATMAYI YARMAK İÇİN FIRSAT

Lavrov’un açıklamasında doğrudan Kıbrıs Barış Harekatı’na bir gönderme yok. Fakat KKTC ile benzerlik kurulması, aynı zamanda Rusya’nın, Atlantik’ten gelen Ukrayna’daki askeri harekatına ilişkin “uluslararası hukuk”un çiğnendiği argümanına karşı Türkiye’nin Barış Harekatı’nı örnek göstermesi anlamını da taşıyor. 
Rusya’nın böylece, Türkiye’nin 1974’teki Barış Harekatı’nın meşruluğunu ve üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi’nin KKTC’yi tanımayan kararlarının da geçersizliğini fiilen kabul ettiği, ya da en azından bunun için şartların oluştuğu söylenebilir. Yan sütunlarımızda okuyacağınız, Rus Türkolog Dr. Apollinaria Avrutina’nın “Atilla harekatı” benzetmesi ise, bu yöndeki yaklaşımın, Rusya’daki Türkiye politikasıyla ilgilenen çevrelerde de giderek yaygınlaştığının işareti. 
Bu durumu, KKTC’nin tanınması bakımından Rusya nezdinde yapılacak girişimlerin olumlu sonuç verebileceğinin göstergesi olarak görmek gerekiyor. Bu gelişmenin de, Doğu Akdeniz üzerinden Türkiye’ye yönelik ABD kuşatmasının kırılması açısından çok önemli bir imkan yaratacağı açıkça görülebilecektir.

OLUMLU SONUÇ İÇİN YAPILMASI GEREKEN

Tabii ki, Türkiye’nin bunu yaptığında olumlu sonuç alabilmesi için bazı başka adımları atması zorunlu. “Ukrayna ile Rusya arasında tarafsızlık” politikasıyla bu konuda herhangi bir başarı şansı gözükmüyor.  Çünkü, çatışmanın tarafları gerçekte Ukrayna ile Rusya değil, Avrasya ile Atlantik. Türkiye de, Rusya, İran ve Çin ile birlikte Amerikan kuşatmasının hedefinde. Üstelik bu kuşatmada Rusya’nın tutum değişikliği işaretleri verdiği Kıbrıs konusu, en kilit noktalardan birini oluşturuyor. ABD, hem doğrudan hem de Avrupa Birliği üzerinden, Kıbrıs’tan Türk askerini çıkarmak için çok yönlü girişimler uyguluyor. AB üyesi olan Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ni Türkiye karşıtı girişimlerde buluşturuyor, Doğu Akdeniz ve Ege’de kışkırtmalara yönlendiriyor. Bu koşullarda, kuşatmanın yoğunlaştığı yerden başlayarak boşa çıkarılması için Lavrov’un bu son açıklamasının dikkatle değerlendirilmesi ve Türkiye’nin bu gerçekliğe uygun olarak pozisyonunu belirlemesi elzemdir. 

YOL HARİTASI HAZIR

Üstelik elimizde hazır, bazı maddelerindeki öneriler uygulanmış ve başarı kazanmış bir yol haritamız da var: Vatan Partisi’nin oluşturduğu Karadeniz-Akdeniz Dostluk ve Barış Planı. Vatan Partisi, söz konusu planı dünyadaki güç dengelerindeki değişimleri dikkatle inceleyip değerlendirerek, Türkiye’nin menfaatlerini gerçekleştirmesi için güncel bir politika olarak oluşturdu.   Aynı zamanda, Vatan Partisi’nin, Rusya, İran, Suriye, KKTC, Abhazya ve Kırım başta olmak üzere devlet ve hükümet yetkilileriyle, dünyadan çok sayıda iktidar ve muhalefet partisiyle yaptığı görüşmelerde planda öngörülen politikalar konusunda geniş bir mutabakatın olduğu ortaya çıktı. 21 Haziran 2020’de ilan edilen 10 maddelik planın 6’ncı Maddesi Karabağ’da uygulandı. 
Türkiye’nin bu planı esas alan bir stratejiyi hayata geçirmesi, Ukrayna’daki durum nedeniyle derinleşmesi beklenen ekonomideki güncel krizlerin atlatılmasının yanı sıra uzun vadede hem güvenlik hem de ekonomi alanında hak ve menfaatlerini gerçekleştirmesi için tek çıkar yoldur. 

VATAN PARTİSİ’NİN KARADENİZ-AKDENİZ DOSTLUK VE BARIŞ PLANI (21 Haziran 2020)

1.    Karadeniz, Hazar Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Umman Denizi bölgesinde barışı ve gelişmeyi tehdit eden ABD ve NATO üsleri tasfiye edilmeli, ABD güdümlü bölücü ve yobaz terörüne karşı mücadele desteklenmelidir.
2.    Kıbrıs’ın Türk ve Rum halkları ayrı milletlerin mensuplarıdır ve çok acı geçmişleri nedeniyle artık bir arada yaşamaları olanaklı değildir. İki halk geleceklerini kaçınılmaz olarak ayrı ayrı belirlemişlerdir. Türkiye-Yunanistan dostluğu da bu gerçek temelinde sağlıklı bir yola girebilir. Abhazya Devleti de, Abhazya milletinin devletidir ve Karadeniz’de barış, istikrar ve güvenlik etkenidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Abhazya Cumhuriyeti’nin bölge ve dünya devletleri tarafından tanınması, ABD’nin hegemonyacı planlarını bozacak, barış, istikrar ve refaha hizmet edecektir.
3.    Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de meşru haklarını koruması, Rusya, Suriye ve Mısır’dan Libya, Tunus, Cezayir ve İtalya’ya kadar Karadeniz ve Doğu Akdeniz ülkelerinin çıkarlarıyla uyumludur. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ABD-İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs askerî ittifakının tehditlerine karşı mavi vatanını savunması desteklenmelidir.
4.    Libya'ya ABD merkezli müdahaleye son verilmeli, Libya’nın meşru hükümeti desteklenmeli ve toprak bütünlüğü sağlanmalıdır. Libya’nın BM tarafından tanınan meşru hükümetinin kendi vatanını her yoldan birleştirme mücadelesi, hem hakkıdır, hem de Akdeniz’de barış için biricik çözümdür. Libya petrolü, Libya devleti ve milletinindir.
5.    Kırım’ın Rusya Federasyonu’nun toprağı olduğu kabul edilmelidir.
6.    Ermenistan’ın Azerbaycan toprağı olan Karabağ’daki işgaline son verilmesi için bölge devletleri ağırlıklarını koymalı ve Azerbaycan’ın vatan bütünlüğü sağlanmalıdır.
7.    Suriye'nin toprak ve devlet bütünlüğü ve Suriye'de barış sağlanmalıdır. Suriye, bölücü ve yobaz terör örgütlerinden arınmalıdır. ABD, Suriye topraklarına yığınak yapmaya son vermeli ve Suriye’den çekilmelidir. İran, Rusya ve Türkiye’nin yürüttüğü Astana Süreci ve Türkiye ile Rusya arasındaki Soçi Mutabakatı, barışçı çözümün güvenceleridir. 
8.    İsrail’in Arap ülkelerinin toprakları üzerindeki işgaline ve Filistin halkı üzerindeki baskılarına son verilmeli, Kudüs başkentli bağımsız Filistin Devleti tanınmalıdır.
9.    Türkiye, Rusya, İran, Suriye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Abhazya, Çin Halk Cumhuriyeti, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Venezuela ve Küba’ya yönelik yaptırım ve ambargoların kaldırılması için ortak mücadele yürütülmeli, ülkeler arasında serbest ticaret ve ekonomik işbirliği koşulları oluşturulmalıdır. Dolar Saltanatına son verilmesi ve dünya halklarının refahı için, Millî Paralarla Ticaret geliştirilmelidir.
10.Karadeniz, Hazar Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Umman Denizi ülkeleri arasında serbest ulaşım, iletişim, turizm, ekonomik ve kültürel gelişme önündeki engeller kaldırılmalıdır.