Letonya'dan Karabük buzuna
Her yolun bir sonu var. Fenerbahçe'nin yenilmezlik serisi de bitecekti elbette. Ama bu beklendiği gibi mi bitti, yoksa beklenmediği gibi mi? İşte analiz edilmesi ve değerlendirilmesi gereken budur. Yoksa Mehmet Topal'ın da açıkça söylediği gibi kimse sahanın buz olduğu bahanesine sığınmasın. Karabükspor'un hırslı, mücadeleci, galibiyeti isteyen futbolunu küçültmeyelim.
Bunlar bir yana, diğer anlatılması veya söylenmesi gerekenler bir yana. Böyle maçlarda ayakta kalan, mücadeleye karşılık verebilecek futbolculara ihtiyaç vardır. Sarı lacivertli teknik kadro bu nedenle görevinde kusur işlemiştir. Emenike'nin sayılmayan golü de bana hala ofsayt gibi gelmiyor. "Ama sayılsaydı..." diyenlere karşılık, "ama Volkan'ın kurtarışları olmasaydı" derim.
Bu arada Fenerbahçe iyi top çeviremesin diye "soğuk havada zemin buzlansın diye saha sulandı, şöyle oldu, böyle oldu" diyenler de var. Olabilir, teknik heyet böyle durumlara da hazırlıklı olmalıydı derim. Örneği mi, finallere kalacağımız ve Letonya ile Play-Off oynadığımız maçı hatırlayın. Orada da Millilerimiz buz dansı yapmıştı, krampon hazırlıkları yeterli olmadığından Menecer Can Çobanoğlu apar topar Rusya'dan mı, nereden bir günde getirtmişti. Tek golle yeniliverdik.
Bitmedi, rövanşında İnönü Stadı da benzer durumdaydı. Ne yazık ki, herkesin isimlerini bildiği, bazı belli makamlardan torpilli sakat futbolcular kahraman yapılmak üzere maça sürüldü. 2-0 öne geçtik ama son dakikalarda dayanamadık, pilimiz bitti, bizi koşarak ezdiler. Ve de yediğimiz iki golle elenerek, belki de futbol tarihimizin en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşadık. Bizim zamanımızda takır takır kuru toprak sahaya çıkardınız. Bir de bakardınız ceza alanı yuvarlağı çevresi ve onun içi lop lop çamur. Yahu bu güneşli havada yağmuru nerede buldunuz. Yok, bizim takımda daha iyi topa vuranlar olduğundan, meşin yuvarlak çamura yapışsın ve o tehlikeli bölgelerden şut atamayalım diye 'önlem' alınmış. Geçti artık o devirler, birakalım bunları.