28 Ekim 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Leviathan’ın ateşi sönmez!

Ece Ataer

Ece Ataer

Gazete Yazarı

A+ A-

Tevrat’ta deniz canavarının adı Leviathan’dır. Şeytanın yardımcısı! 17. yüzyılda Thomas Hobbes, 1651’de yazdığı aynı adı taşıyan eserinde, bu adı, mutlak güce sahip, tek yetkili “devlet” için kullanır. Yazar için sadece bir metafor. Birey için ise vazgeçilmez bir Tiran. İnsanın kendi elleriyle yarattığı, tam bir baş belası. O, baş edilemeyen, karnına sindirilemeyecek olayları hapsetmiş bir yaratık. Kollarıyla insanlığı sımsıkı sarmış, bir cenderenin içine sıkıştırmış, bırakmıyor.

TBMM'de, 8 Ekim Salı günü İsrail'in saldırıları doğrultusunda, Orta Doğu'daki gelişmelere yönelik kapalı bir oturum düzenlendi. Genel Kurul'un yakınındaki odalar, basın koridorunun kapıları kilitlendi. Oturumdaki tutanaklar ancak 10 yıl sonra yayınlanabilecek. Kim bilir Türkiye, 10 yıl sonra bu oturumla ilgili neler konuşulacak?

Leviathan’ın ateşi sönmez! - Resim : 1

Leviathan, Çoğu Zaman Gerçeklerin Ortaya Çıkmasına İzin Vermez

Engeller, çarpıtır, saklar. Zamanı geldiğinde politikacılar, gazeteciler, halk; geçmişi doğal olarak kendi penceresinden defalarca anlatır. Bazıları olup biteni aynı görüşlerle bazıları da zıt görüşlerle yorumlar.

Olay, yıllar sonra kısmen öğrenilir ya da hiçbir zaman öğrenilmez. Geride çözülemeyen birçok soru kalır! Avam Kamarası, 1854’te, Darwin’in insanın maymundan türediği tezini duyunca “İnşallah doğru değildir! Ama doğruysa halktan mutlaka gizli tutmalıyız!” der. Devlet için bitmişse sizin için de bitmelidir!

Her dönemde egemen, moda olan bir görüş vardır. O devirde yaşananlar, dönemin bakış açısına göre değerlendirilir. Dolayısıyla tarih dün, bugün ya da gelecekte, farklı açılardan okunur, bir süre sonra yitirir. Çoğu zaman, her okumadan yeni senaryolar çıkmasına rağmen tüm okumaların bir araya getirilmesinden tek bir senaryo dahi çıkmaz.

Leviathan’ın ateşi sönmez! - Resim : 2

Bir Zamanlar Ülkeleri Yaşlı Leviathanlar Yönetir

Avrupa’da imparatorlar, doğduğu andan itibaren yöneticiliğe hazırlanır. Osmanlı’da da şehzadeler sultan olabilmek için ciddi eğitimden geçerler. Çünkü devletin asıl sahibi onlardır! Ev sahibi! Ülkenin sahibi! Sonra birden eli çenesinde toplum adına düşünenler çıkar! Roma nostaljisi “demokrasi” hortlar. Durup dururken birileri kralın işine soyunuverir!

Artık Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcileri aramızda yoktur! Onların yerini halkın içinden gelen başkanlar, cumhurbaşkanları alır. Demokraside herkesin seçme, seçilme hakkı temel kuraldır. Devrimle başa gelmiş veya bir devrim yaratma gücüne inanmış lider, idealist âdemler, ülkelerini adam gibi bir süre idare ederler. Bazıları haklı olarak toplumunun atası olur. Fidel Castro gibi… Mustafa Kemal Atatürk gibi.

Zamanla başka türlü “seçilmiş” adamlar çıkar. Bu adamlar “halk”ın eseridir. Kendi seçimi olmasına rağmen halk, hiçbirinden memnun olmaz! Her fırsatta onları eleştirir, seçimlerle de değiştirir. Bazen bir hükümet gider, yerine yenisi gelir. Devlet yeniden programlanır. Geçmişe dair birçok şey silinir, vatandaştan başka bir anlayışa uyum sağlaması istenir. 2002’den beri Türkiye metamorfoz geçirmekte…

Okunanların, anlatılanların yarı doğru ya da yalanlardan ibaret olduğunu bildiği halde insanlık, büyük bir yalanın gölgesinde yaşamaya devam etmekte… O kadar alışmış ki bu kurguya! Aslolanı öğrense sanki elinden oyuncağı alınacak gibi! “Ben haklarımdan vazgeçiyorum, tüm haklarımı devlete veriyorum.” diyerek tamamen teslim olmuştu.

Leviathan’ın ateşi sönmez! - Resim : 3

Bu Durumda İnsan Nasıl Var Olabilir?

Neyi, nasıl değiştirebilir? İnsan, doğuştan kötü mü yoksa iyi mi? Kendi doğasını var olduğundan beri sorgular. Hristiyan kültüründe çocuk günahkâr doğar. Buna göre şekillenen Hobbes’in aklı, insanın ahlaki bir kökünün olmadığına söyler.

Davranışlarının kaynağını sadece isteklerine, korkularına bağlar. Sonuç, filozofun özdeyişiyle “Homo homini lopus” Yani, “insan insanın kurdudur.” Devletin başındakileri de birer kurt olarak gören Türkiye, devletin yozlaşmasını adeta normal karşılamakta!

Doğu mantığı, Hobbes gibi düşünmez. İslami kültürde çocuk masumdur, tertemiz. Kötülük sonradan yaşamına eklenir, bunun için özellikle dine göre gelişen toplumsal düzenlemeler önlem üzerine kuruludur. İbn-i Haldun’a göre insanı kötülüklerden arındıran, insanı, insan yapan okumak, yazmaktır.

Demokraside ise eğitim hiç önemli değildir! Dar kafa, cümlelerimi “Şeriatla mı yönetilelim!” diye sorgulayabilir!

Öyle ya, alerjimiz var Doğu’ya! Elbette hayır! Ama her anlamda “Doğu geridir!” etiketini bir tarafa bırakıp biraz klasik bakış açılarının dışına çıkılabilse “Bize neler oldu?” cümlesinin de cevabını bulabilir Türkiye! Canavar da belki kıpırdayamaz!

Çözümü Batı’da Değil, Artık Kendi Köklerinde Aramalı Anadolu

Türk insanı, her açıdan Doğu ile Batı arasında sıkışmış durumda, Araf’ta yaşamakta… Doğu’nun gerçek mistisizminin yanından bile geçmeyen, din diye dayatılan ahlaksızlıklar yığını ile dayatılan Batı kapital kültürü arasında serseme dönmüş bir halde nefes almaya çalışıyor.

Nereye ait? Bilmiyor! Kafası oldukça karışık! Aslında sorgulamıyor da! Kalıp düşüncelerle, sağ ya da sol klasik ayrımlarla yaşamaya alışmış! Oysa ne sağ ne de sol aynı! Bütün bu kargaşadan dibe vurmadan çıkılabilir mi? Emin değilim!. Leviathan ise travmayı fırsata çevirmiş, ülkemi yakmaya devam ediyor.

Aklımızı başımıza toplamazsak bu yangın yeri hepimizi yakacak! Yangını söndürmek için ise çok geç olacak!

TBMM İsrail Avrupa Batı Doğu