11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Lider olmanın üç şartı - (TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

NABIZ


LİDER OLMANIN ÜÇ ŞARTI


Demokratik çok partili hayat tarzını kabul ettiğimizden bu yana geçen altmış bir yıl içinde hayat tarzı olarak seçtiğimiz laik cumhuriyet çok tehlikeler atlattı. Ulusal Kurtuluş Savaşı ile başlayan ulusal devleti kurma ve işgal altındaki topraklarımızı kurtarma savaşının yanı sıra Anadolu ihtilalinin nasıl büyük bir isyan gayidesiyle karşı karşıya kaldığını tarih yazar. Fakat ne yazık ki altmış bir yıl içerisinde insan hak ve özgürlüklerine ön koşul olduğu demokratik rejim son yıllarda lider yetiştiremez, siyaseti düzenleyemez hatta ordusunun ve Meclisinin onurunu ve düzenini koruyamaz hale getirildi.
Bunun nedeni Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Celal Bayar gibi liderlerin siyaset sahnesinde başardıklarını başarabilecek liderlere artık pek rastlamıyoruz. Aşağıda örnekler vereceğim ama önce lider olmanın üç koşulunu anlatmak istiyorum.
Lider, sadece eğitim, halk tarafından hoş karşılanmak, alkışlanmakla değil kriz anlarında doğru kararları, doğru zamanlarda verebilme yeteneğine sahip olmak demektir, o kararları ödünsüz uygulamaktır.
Lider, sadece günü değil, geleceği de görmeli, olaylara hakim olabilmek için yüklendiği sorumluluğu kaldırabilecek deneyim ve bilgiye sahip olmak zorunda olan adamdır
Ani kararlar üç gün sonrasını ya da üç ay sonrasını hatta üç yıl sonrasını görmek ve özellikle dünyanın değişen koşulları karşısında aciz kalmamak ve öngörü sahibi olmak liderliğin-hele dış politikada- ön şartıdır.
Dünya tarihinde böyle büyük badireleri atlatmış liderler bir elin parmaklarıyla sayılabilecek kadar azdır ve çoğu da tarihin sayfaları arasında ve insanların unutmayla özürlü hafızasında kaybolup gidebilirler. Dünyanın en büyük liderleri arasında hala ilkeleri, düşünceleri ve yaptıklarıyla anılan kaç lider kaldı ki? Düşünün: Dünya kamuoyu İçeriden ve dışarıdan bunca saldırılara karşın hala Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anılarından ve belleklerinden çıkaramıyorlar. Emperyalizm, dünyanın büyük finans kapital odakları hala bu nedenle onun izlerini silmek, onu ulusunun gözünde küçük düşürebilecek gayretler içindeler.

ÖLÜRLER AMA LİDERDİRLER


Ulusal Kurtuluş yılları sırasında isyanlar gelişiyordu ve o günlerde en önemli isyan Yozgat isyanıydı. Mustafa Kemal’den sonra ikinci adam İnönü şöyle anlatıyor:
-“Bizim Yozgat ve civarındaki isyanı kökünden söndürmeye maalesef bir kuvvetimiz kalmamıştır. Bu hakikatleri acı da olsa aramızda itiraf etmeliyiz. Evet, Yozgat civarındaki gaile önemsiz sayılabilir, fakat kıtalarınız gibi maneviyatı olan bir kuvvet için.” İsmet bey o zaman Genelkurmay başkanıydı ve bu sözlerini Çerkez Ethem’e söylüyordu. Yanında Mustafa Kemal Paşa ile Fevzi Paşa onu dikkatle dinliyorlardı. Bu görüşmenin sonunda Ethem heyecanlanmış:
“-Ben bu kalan isyan meselesini de emriniz üzerine uhdeme alıyorum ve sizleri bu gaileden kurtaracağımı ümit ediyorum.”
İşte üç kararlı adamın eşkıya’yla pazarlık dahi etmeden, ona aracılar göndermeden gösterdikleri liderlik.(İkinci Adam, Ş.S Aydemir, sayfa:152,153)
Çerkez Ethem Yozgat üstüne gitmiş ve yenilmez isyanı bir iki gün içinde temizlemiş fakat Yozgat’tan ayrılamamıştı. Onun bir takım istekleri vardı. Suçlu cezasını görmeli, bu divanı harbin başında da Binbaşı Tevfik Bey olmalıydı. Ethem de, bir çete reisiydi. İsmet Beyin Disiplinli ve örgütlü ordusu henüz yoktu ve isyanı bu defa Ethem yeni bir gaile açmıştı ve onun bazı milletvekillerine hitaben söylediği şu söz hiç unutulmaz:”-Ankara’ya dönüşümde büyük millet meclisi reisini Millet Meclisi önünde asacağım.” Sonu ne oldu biliyorsunuz. Çerkez Ethem ve kardeşi Tevfik Bey sonunda soluğu Yunanlılara iltica da buldular. Demem o ki; liderler aldıkları kararların önünü, sonunu iyi hesaplayan insanlardır.Hata savaşın başında bir başladı mı sonuna dek sürecektir.
Şimdi önümüzdeki tabloya bir bakın. İktidar eşkıya’yla pazarlıkta. Devletin mali politikası IMF’e, dış politikası ABD’ye ve AB’ye ihale edilmiş. Kararları onlar veriyor, birileri de uyguluyor. Yeni oluşan 2011 Meclisi ana muhalefet partisi ve BDP’nin aldığı boykot kararları üzerinde kitlenmiş. Hükümetin Anayasaya göre Meclisi çalıştırması hayli güç. Uzlaşma aranıyor, bulunması anayasanın AKP’nin istediği gibi değiştirilmesine bağlı. Şanlı ordu dediğimiz TSK’nın Genelkurmay karagahı dışında tüm Or-Kor generalleri ve hemen tüm birlik komutanları, albaylar, binbaşılar, hatta yüzbaşılar YAŞ kararları öncesinde, planlandığı şekilde Hasdal veya Silivri zindanlarında. Yani ordu dış güçlerin uygulamak istediği BOP uyarınca savaş yapamaz halde. Dış politikada bir sıkıntılı dönem daha geliyor ve bunun sonucu varsayalım ki; bir savaşla noktalanacak. Kim karar verecek? Meclis kilitli, ordu felç halinde ve siyaset kendi küçük dünyalarının kıskacında restleşip duruyorlar.
Peki! nerede devlet adamı ve liderler? İşte onları arıyoruz.
Ne yazık ki devlet adamları pazarlarda bulunmuyor!


kurtulaltug@aydinlikgazete.com