Liselerden beyin göçü
Ne zamandır söyleyip yazdığımız bir konu var. Sonuçlarını daha sonra daha ağır göreceğiz. Yüksek puanla girilen bazı ünlü liselerimizin mezunları, yurt dışında eğitimlerine devam ediyor. Bunların başında üstelik Anadolu liselerimiz de var. Tercih döneminde okul reklamlarında bundan övgüyle söz ediliyor. Kaç kişi yurt dışında hangi üniversiteye girmiş sıra sıra yazılıyor. Zaten eğitim beyin göçüne olanak sağlamak üzere verildiği için “kabulde” bir sıkıntı yaşanmıyor.
YALNIZCA BİR LİSEDEN YÜZDE 90’I YURT DIŞINA GİTMİŞ
Mezunların önemli bir bölümü artık Türkiye’deki sınava katılmıyor bile. Örneğin 2024 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olan öğrencilerin yüzde 89,74’ü yurt dışına gitmiş.
Euronews Türkçe’nin yaptığı araştırmaya göre 2020 yılında okulun 165 öğrencisi vardı. 20’si tercih yapmadı. 60’ı yurt dışındaki okullara yerleşti. 85’i yurtta kaldı. Oran, yüzde 36,36.
Hızla bir artış var. 2022’de, oran yüzde 57,56. 2023'te 80,12.
2024’te 156 öğrenciden yalnızca 9’u Türkiye’de kalmış.
7’si İsviçre’ye, geri kalan 140’ı Almanya’ya gitmiş.
Galatasaray Lisesi’nde 2023 yılında 121 öğrenci vardı. 8’i sınava girmedi. 68’i YKS ile Türkiye’de bir okula girdi. İç sınav ile Galatasaray Üniversitesi’ne yerleşen öğrenci sayısı 15. 9 öğrenci yerleşemedi. 29’u yurt dışına gitti. Yurt dışına çıkanların oranı, yüzde 23,97.
2020’de yalnızca 4 öğrenci Türkiye’den ayrılırken bu rakam 2023’te 29’a çıkmış.
EN ÜST DİLİMDEN ÖĞRENCİ ALAN OKULLAR
Bu okullar en üst dilimden öğrenci alan liseler. Örneğin 2024’te taban puanları 494.77, yani yüzdelik dilimleri 0.04.
Elbette en “iyi” ve en “başarılı” ne demek… bu kavramlar da, seçici sınav sisteminin kıstasları da, genel eğitim sisteminin fırsat eşitliği de mutlaka tartışılmalı.
Bir düzenleme yapılacaksa mutlaka bir bütün içinde, anaokulundan başlayarak verilen değer yargılarını ve yönlendirmeleri vb, yani yalnız öğretim değil eğitim sistemi de baştan ele alınarak planlanıp, programlanmalıdır.
YÜKSEK LİSANS EĞİTİMİNDE GİDENLER
Biliyorsunuz üniversite mezunları arasında yüksek lisans eğitiminde yurtdışına gidenlerin seçtiği alanlara baktığınızda bir mantığı vardı, diyelim. Bilimin geldiği yere ille siz de daha geriden gelip arayı kapatacak değilsiniz.
Üstelik bizim katkımız da çok.
Türkiye İstatistik Kurumu, 26 Eylül 2024’te, 2021-2023 yıllarının “Yükseköğretim Beyin Göçü” rakamlarını paylaşmış.
Çalışma kapsamında, lisans eğitimini Türkiye'de tamamlayıp, mezuniyet sonrasında yurt dışında uzun süreli ikamet eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının verileri incelenmiş.
2015’te yüzde 1,6 olan oran, 2023’te, kadınlarda yüzde 1,6, erkeklerde yüzde 2,4’e yükselmiş. Çok anlamlı bir fark değil.
2023’te, bilişim ve iletişim teknolojileri alanlarından mezun olanlarda bu oran yüzde 6,8, mühendislikte yüzde 4,4, doğa bilimlerinde yüzde 2,6.
BELLİ ALANLAR
Mezunların beyin göçü oranları incelendiğinde, en yüksek beyin göçü oranına sahip lisans programları sırasıyla, moleküler biyoloji ve genetik (yüzde 17,9), biyomühendislik (yüzde 10,2), işletme mühendisliği (yüzde 9,8), elektronik mühendisliği (yüzde 9,1), matematik mühendisliği (yüzde 8,9) ve bilgisayar mühendisliği (yüzde 8,4).
Aralarında tanıdığım çok bilim insanı var. Olanaklar sağlansa önemli bir bölümünün gönlü yeniden memlekete dönmekte.
Değerli dostumuz Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu geri döndüğü zaman kendisine bir çalışma ortamı sağlamakta bile zorlanmıştık.
Anlattıkça utancımdan nereye bakacağımı şaşırırdım.
BELLİ ÜLKELER
Ülkeler de klasik… bu konularda uzun bir süredir, şu ya da bu nedenle bütçelerinden çok büyük pay ayıran ülkeler. ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda…
Oysa o konuda bile Atlantik sisteminde önemli değişiklikler yaşanıyor. Çok kutuplu bir dünyada artık bizim alın terlerimizi öyle eskisi gibi el koyup götürme, kendilerine daha büyük sömürüler için sermaye etme şansları azalıyor.
Şu saydığımız dört ülke de ekonomilerinde resesyonlarla boğuşuyor.
Bir rastlantı değil.
BİLİMİ DE ARTIK BİZ ÜRETECEĞİZ
Biz üreteceğiz.
Bilimi de biz üreteceğiz.
Yalnız ekonomik değil gerekçe.
Genç nüfus azalıyor, doğum oranları düşüyor… uyuşturucu ve eşcinsellik giderek yaygınlaşıyor. Zaten bireycilik; vatanseverliğin ve millîciliğin de önüne geçer… “neden uğraşayım ki…” sorusunun yanıtı bizim ülkemiz de çok farklı veriliyor biliyorsunuz.
Anadolu’nun birçok lisesinden “buluş” haberleri geliyor.
Hepsi toplumun bir gereksinimine yanıt veren, çözüm arayan buluşlar.
Bu ülkeler deyim yerindeyse cepten yiyor, hatta bizim gibi ülkelerden gelen genç ve yaratıcı bilim insanlarıyla yollarına devam ediyorlar.
Hep o fotoğraf gözümüzün önüne geliyor. Bir matematik yarışmasında kazanan ABD’li ekibin hepsi çekik gözlü Asyalıydı…
Şakası değil gerçekten artık bilim de Asya’da yükseliyor.
Birçok konuda rakamlar bu yönde.
LİSELER ÖNEMLİ VE TEHLİKELİ
Ancak şu liselerden “beyin göçü” rakamlarını mutlaka dikkate almalıyız.
O yaşlarda giden çocuklar üniversiteden sonra gidenlere benzemez.
Tam ergenlik dönemleri.
Korumasız, donatımsız gönderiyoruz onları.
Kişiliklerinin ve siyasi görüşlerinin oluştuğu, biçimlendiği yıllar…
Yanındaki ABD’li arkadaşı ne diyecek ona…
“Özgürlük” tanımı nasıl oluşacak!
Gidin oralardaki ünlü üniversitelerin etrafındaki gece kulüplerine.
Bir geceliğine bedenlerini satan, bedava içkiyle, uyuşturucuyla “dağıtan” özel programlar uygulayan mekanlardan kafanızı içeriye uzatın.
Her türlü kaybederiz onları.
Bekleyen tehlike büyük.
Bu konularda ortaklaşan millî ve üretici bir hükümetin kurulmasının aciliyeti kendini dayatıyor.
Kendi yemeyecek, eğitim ve öğretim sistemine, bilime, yaratıcılığa yedirecek…
Türkiye zengin bir ülke.
Ekonomisindeki kaynakları doğru yönettiğinde bunu başarabilir.
Yetirip arttırabilir.
Çocuklarına sahip çıkmalı. Nice özel ve dünyada ünlenmiş bilim insanı tanıyorum. 2000 doları denkleştiremediği için çağrıldığı özel bilim toplantısına yol parası yapamayan.
Nasıl yaralıyor bunlar bizi.
Derin derin nefes alıp enerji topluyorum, diriliyorum.
Sıfırdan başlayarak yeniden inşa faaliyeti gerekiyor.
Temelimiz hâlâ sağlam.