Livaneli: Bana FETÖ dedirtemezsiniz!
Zülfü Livaneli 5 Temmuz’da Halk TV’de,
“Şirin Payzın ile Sözüm Var” programına katıldı.
Soruları yanıtladı.
Kendisine FETÖ ile ilgili soru yöneltilince,
Biraz kızgın bir ifade ile,
“Bu Fetullah meselesi…
FETÖ filan gibi…
Kimse benim ağzıma,
Böyle bir tabir takamaz” dedi.
Sonra da, “Fetullah Hareketi…” diye devam etti.
Yani;
“Kimse bana FETÖ dedirtemez” demeye getirdi.
'FETÖ' DEĞİL 'FETULLAH HAREKETİ'
FETÖ’nün açılımı: Fetullahçı Terör Örgütü.
Livaneli;
Sınav sorularını çalıp,
Çocuklarımızın haklarını gasp eden,
ABD ile Türk Ordusuna,
Ergenekon, Balyoz, … kumpaslarını kuran,
Vatanseverleri hapse attıran,
Devlet içinde paralel devlet oluşturan,
15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren,
Gladyo’nun terör örgütüne,
“FETÖ” demeye itiraz ediyor.
“Fetullah Hareketi” ifadesini savunuyor.
Bununla da yetinmiyor,
“Kimse bana dedirtemez” diye isyan ediyor.
İnternete girin o programı izleyin.
Her şeyi bütün çıplaklığı ile görürsünüz.
FETÖ HASSASİYETİ
Livaneli, FETÖ konusunda çok hassas.
Ama FETÖ’ye gösterdiği hassasiyeti,
Yıllarca milletvekilliğini yaptığı,
Bu sayede milletvekilliğinden emekli olduğu,
1 Temmuz itibariyle,
Ayda yaklaşık 18 bin lira emekli maaşı aldığı,
Partisine göstermedi.
HDP ile ittifakı destekleyip,
Kılıçdaroğlu’nu öne çıkardı,
“Milli” olan genel başkanlarına saldırdı.
PASAPORTU VE VEFASIZLIĞI
Zülfü Livaneli ile ilgili,
Yazılarım sonrasında,
Çok sayıda telefon aldım.
Herkes onunla ilgili bir olay anlattı.
Eski defterler açılmaya başladı.
İşte onlardan biri:
12 EYLÜL DÖNEMİ
12 Eylül günleri.
Bir milyona yakın kişi işkenceden geçti.
İnsanlar hapislere atılıp, eziyet görürken,
Livaneli yurt dışına kaçmıştı.
Saldırdığı Ecevit, Zincirbozan’da
Baykal, Çanakkale’de gözetim altındaydı.
YAŞAR KEMAL
12 Eylül’ün üzerinden bir süre geçer.
Birgün Yankı Dergisi Yazı İşleri Müdürünün telefonu çalar.
Arayan Yaşar Kemal’dir.
Bir ricası olduğunu söyler.
Başlar anlatmaya:
“Zülfü Livaneli Avrupa’da zor günler geçiriyor.
Türkiye’ye dönmek istiyor.
Ona bir pasaport lazım.”
Yazı İşleri Müdürü “Abi yapamam” dese de,
“Sen halledersin” deyip telefonu kapatır.
PASAPORT PEŞİNDE
Yardım isteyen Yaşar Kemal’dir.
Yazı İşleri Müdürü pasaport peşine düşer.
Emniyet Genel Müdürü Fahri Görgülü.
Randevu ister, görüşmeye gider.
Durumu anlatır. Görgülü;
“Mümkün değil yapamam.
Sen bakana git, talimat verirse olur” tepkisi verir.
İçişleri Bakanı Selahattin Çetiner'dir.
Ona başvurur, makamına gider.
Livaneli’nin durumunu anlatır.
“Sayın Bakan Livaneli terörist değil.
Bir hata yapmış.
Hatadan dönmek istiyor” der.
Bakan olumlu karşılar.
Bir ay içinde Livaneli’ye pasaport çıkar.
Kendisine ulaştırılır, Türkiye’ye döner.
HİÇ ARAMAZ
Ama kendisine pasaport çıkaran kişiyi,
Bir kez bile arayıp teşekkür etmez.
O Yazı İşleri Müdürü kimdi biliyor musunuz?
Deniz Baykal’a en yakın isimlerden,
Ulusalcı kimliği ile tanınan Yılmaz Ateş.
Duyduklarımı kendisine de sordum.
Fazla önemsemedi, ama doğruladı.
Livaneli için “vefa” diye bir şey yok.
O başka işler peşinde…
DEMİREL, İNÖNÜ
Demirel AP Genel Başkanı ve Başbakandır.
Adalet Partili bir milletvekili,
İsmet İnönü’ye ağır eleştiriler yöneltir.
Hemen yanına çağırır.
“Bak kardeşim, senin sırtında sosyete terzisi Bedri’nin diktiği ceket var.
Eleştirdiğin İnönü’nün sırtında;
1. 2. İnönü Savaşı’nın, Kurtuluş Savaşı’nın,
Lozan Anlaşmasının üniforması var.
Ona bir şey söylenecekse ben söylerim” der.
Bir daha konuşturmaz.
Livaneli’nin İnönü’ye saldırısını konuşurken,
80 yaşındaki bir AP’li bu olayı anlattı.
Bilmem Livaneli’ye ders olur mu?