'Lübnan'daki kriz bölgedeki ABD stratejisinin bir parçası'
Mustafa Birol Güger
Önce Körfez'de yaşanan Katar krizi; devamında, Irak'ın kuzeyinde dayatılan fiili durum karşısında gelişen olaylar ve son olarak Başbakan Saad Hariri'nin istifasıyla bu kez yüzünü Lübnan'da gösteren kriz sarmalı. Bütün bu gelişmeler şüphesiz, bölgede krizlerle gelişmekte olan yeni bir düzenin doğum sancıları niteliğinde.
Lübnan'da neler olduğundan kısaca bahsedelim...
BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI
Suud Hanedanlığıyla yakın ilişkiler içerisinde olduğu bilinen Lübnan'ın 33. Başbakanı Saad Hariri, başkent Riyad'ı ziyareti sırasında, oldukça sert bir üslupla İran ve Hizbullah'ı hedef alarak istifa etti.
Hariri'nin istifasını takip eden saatlerde Suudi Arabistanlılar, tarihlerinin en geniş çaplı temizlik operasyonlarından birine tanıklık etti. Aralarında prensler, bakanlar ve bir dizi iş adamının da bulunduğu çok sayıda etkili figür bizzat Kral Selman bin Abdülaziz'in emriyle tutuklandı. Bu sırada, Riyad'ta bulunan Hariri'nin de bir otelde gözaltında tutulduğu iddiası tansiyonu arttırdı. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, istifanın Suudilerin baskısıyla dayatıldığını açıkladı.
Suud Hanedanlığının, kendilerine oldukça yakın bir isim olan Hariri'yle ilgili 'büyük bir hayal kırıklığı' yaşadıkları daha önce gazete sütunlarına yansımıştı...
ÜÇ KRİTİK OLAY
Hariri'yi istifaya götüren zincirin halkalarından biri şüphesiz, Ekim ayının sonunda, 7 yıl aradan sonra Şam'a yeni bir büyükelçi atanmasını öngören kararnameyi imzalaması. Bir diğeri ise geçen yaz Lübnan ordusu ve Hizbullah'ın, IŞİD ve Nusra Cephesi'ne karşı yürüttükleri ortak operasyonlar. Ancak şüphesiz en önemlisi, bölgede etkisini her geçen gün arttıran İran'la tesis edilen yakın ilişkiler.
'İSTİFA HİÇ DE ŞAŞIRTICI DEĞİL'
Lübnan'da yaşanan siyasi krizin arka planını ve krizin Lübnan'ı fazlasıyla aşan jeopolitik boyutlarını, Lübnanlı gazeteci Ali Rizk ile konuştuk. Problemin bölgedeki jeopolitik çatışmanın bir ürünü olduğunu düşünen Rizk'in Aydınlık'a mesajı netti: "Başbakan Hariri'nin istifası, İran ve müttefiklerini zayıflatmayı amaçlayan geniş Amerikan stratejisinin bir parçası".
***
Aydınlık - Hariri'nin istifasını ilk duyduğunuzda tepkiniz ne oldu, böyle bir adım bekliyor muydunuz?
Ali Rizk - Hariri'nin istifasıyla başta büyük bir şaşkınlık yaşadım. Zira, hükümet görevlerini oldukça düzgün şekilde sürdürüyordu. Ancak, meseleye yakından baktığımızda pek de şaşırtıcı olmadığını gözlemliyoruz.
Kral Selman ve oğlunun yönetimindeki Suudi Arabistan, Yemen'deki savaş ve Katar'a karşı yürütülen kampanya gibi oldukça ihtiyatsız politikalar izlediler. Bu açıdan baktığımızda, Suudi Arabistan'ın Hariri'yi istifaya zorlamak için bu adımı atmış olması hiç de şaşırtıcı görünmüyor.
İRAN VE MÜTTEFİKLERİ HEDEFTE
- Lübnan'da yaşanan siyasi krizin, Ortadoğu'daki bölgesel ve küresel oyuncular arasında yaşanan çatışma bağlamında ele alabileceğimiz jeopolitik boyutu nedir?
Sanırım bu sorunun cevabı aslında bir yerde meselenin de özü. Suudilerin Hariri'yi istifaya zorlamaları, İran ve müttefiklerini zayıflatmayı amaçlayan geniş Amerikan stratejisinin bir parçası.
ABD Başkanı Donald Trump, kısa bir süre önce ABD'nin, nükleer anlaşma ve diğer konulara ilişkin İran politikasını ilan etti. Trump'ın söz konusu stratejiyi ilan etmesinin hemen ardından, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Irak'taki Haşdi Şabi güçlerine 'evinize dönün' çağrısı yaptı (bu çağrı Suudi Arabistan ziyareti sırasında yapıldı). Bunun hemen ardından, ABD'nin Hizbullah'a yönelik yaptırımları geldi. Böylece, ABD'nin İran'a yönelik politikası olgunlaşmış oldu.
Bence yukarıda saydığımız sebeplerle, Hariri'nin, Suudilerin baskısıyla istifaya zorlanması, İran ve müttefiklerini, dolayısıyla Lübnan'da Hizbullah'ı zayıflatmayı öngören ABD stratejisi çerçevesinde değerlendirilmeli.
Bununla birlikte, bu adımın gerçekte sözünü ettiğimiz ABD-Suud ortak hedeflerine (Hizbullah'ı zayıflatmak) ne kadar hizmet edeceğinden emin değilim.
LÜBNAN'IN EĞEMENLİĞİ...
Bu durumda, Hariri'nin istifası kimler için bir zafer niteliğinde?
Bu durumun kimler tarafından bir zafer olarak kabul edileceği hususunda emin değilim ancak, ülkenin başbakanının, yabancı bir ülke tarafından istifaya zorlanmış olması ve üstelik başbakanın da istifasını o yabancı ülkede açıklamış olması, Lübnan'ın egemenliği açısından kesinlikle kötü bir gelişme!
Hiç şüphe yok ki Lübnan bu gelişmenin bir sonucu olarak, siyasi istikrar ve ekonomik refah bakımından acı çekecek ve Suudi Arabistan'ın da bu acının yegane sebebi olduğu kanaatindeyim.
SİYASET ÇÖZÜM ARAYIŞINDA
Lübnan siyaseti bu gelişmenin ardından nasıl bir seyir izleyecek?
Tüm taraflar sakinliği korumak ve bir çözüme ulaşmak istiyor gibi görünüyor, özellikle de ülkedeki en güçlü oyuncu olan Hizbullah. Bu şüphesiz, hasarın giderilmesinde uzun mesafe kat edilmesine olanak tanıyacak olumlu bir faktör.
Hariri'nin geri dönüp dönmeyeceğini görmek ve bu minvalde, Lübnan'ın gelecekte nelerle karşılaşacağı hususunda daha iyi bir muhasebe yapabilmek için beklemek durumundayız.
***
- Lübnanlı bir gazeteci ve yazar olan Ali Rizk Al-Monitor, Press TV, Asia TV, Arab Daily News, Es Sefir ve El Ahram gibi çeşitli medya organlarına haber ve analizleriyle katkıda bulunmaktadır.