Yandex
23 Mart 2025 Pazar
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Lübnan’lı Mikail’in Türkiye kehaneti 21 Mart’ta Nevroz-ı Sultan doğdu

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Kehanet (kâhinlik), meydana gelecek olayları birtakım yöntemlerle önceden bilmeye çalışma olarak tanımlanır. Cin suresi 26. ayette de "gaybı ancak Allah’ın bileceği" ifade edilir. Ancak devamındaki ayette ise, razı olduğu kullarına gelecek ve geçmişten bilgiler vereceği haber verilir. Demek ki, Allah bildirirse Allah'ın sevgili kulları yani evliyalar da gaybı bilebilir. "O gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. Ancak seçtiği resuller başka. (Onlara bildirir.) ..."(Cin, 72/26 ve 27) Öyleyse "Gaybı ancak Allah bilir" sözünü, "Allah bildirmezse kimse gaybı bilemez… Allah kendi iradesi gereği bir sevgili kuluna (peygamber veya evliyaya) gaybı bildirebilir” olarak anlamalıyız. Yani bir hadise daha vuku bulmadan önce Allah başkalarına da bildirebilir.

NEDEN-SONUÇ SİSTEMATİĞİ

Çağımızda bilimin ulaştığı seviyeden hareketle ihtimal dâhilinde ve hatta kesin olarak hangi hastalıklara maruz kalacağımız bilinmektedir. Boyumuz, zevklerimiz, ilgi alanlarımız, neye ne kadar meyilli olduğumuz öngörülebilir. Neden sonuç ilişkisi içinde birçok nizamı, gelişmeyi, faaliyeti ve doğuracağı sonuçları doğru okuyabilmek mümkün. 2017’den sonra, yani Esad Halep’i tekrar devlet kuvvetlerine kattığı gelişmelerden sonra, Suriye’nin ne yapması gerektiğini onlarca yazımızda anlatmıştık. Bunlar yapılmadığı takdirde muhkem sonuçların Esad ve nizamı için fevkalade kötü olacağını da belirtmiştik. Bu bir kehanet değil neden-sonuç sistematiğinde nesnel koşulların tahliliydi.

Bunun dışında hayatımıza ve dünyaya müdahale ederek onu keyfince ve çıkarlarına uygun tanzim etmek isteyen de var. Yeryüzünde küçük tanrılar olmak isteyen bu güruh tekelci kapitalist hegemonyanın temsilcileridir. Allah’ın görevine ve makamına talip, insanın tüm kaderini hatta Allah’ın sunduğu kısmi irade ve seçenek hakkını bile İnsandan alacak bir programı üretmek ve uygulamak için canhıraş çalıştıklarını da biliyoruz. Herkesin bir hesabı var. Hesapların üstünde de bir hesap var; Anadolu deyimiyle: Evdeki hesap çarşıya uymaz. Bu sebeple biraz sonra kehanet olarak sunulan Türkiye üzerine değerlendirmeleri hangi kategoride görmeliyiz buna da siz karar verin.

LÜBNANLI MEDYUMUN KEHANETİ

Michel-Michael (Mikail) Hayek Lübnanlı parapsikoloji uzmanı bir medyum ve kâhin olduğunu iddia eder. Lübnan ve bölge üzerine yaptığı “doğru” tahminler en az kâhin Baba Vanga kadar meşhur olmasını sağladı. Yayımlanan programında 2025’te Türkiye başlığıyla ülkemizin yaşayacağı olayları derledi; “Depremler, sallantılar ve heyelanlar hakim olacak. Türk lirası yerli halkın ve hatta turistlerin bedenini titretecek. İntikam silahı Erdoğan’ı hedef alacak. Onun için günler ayrıcalıklı turizm misali olmayacak. Nusret ve Burak’tan çok daha etkili ve onları rafa kaldıracak Türkiye’den bir şef çıkacak. Öcalan iki beklenti içinde, hapishanesinin kapısı önünde kapışan iki gücün rekabetine şahit olacak. Belediye Başkanı Ahmet Özer olayı ve ardından yaşanacak gelişmeler kolay geçmeyecek. Türkiye’de petrol kuyuları patlatılacak. Türk bayrağı kızgın bir ateşin tam kalbinde olacak. Türkiye’de bilinen ve asi (isyankar) olan birçok yüz sahadan kaybolacak. Erdoğan’ın fotoğrafının sureti gelecek seçimlere kadar muğlak kalacak. NATO ve Türkiye arasında şiddetli bir deprem olacak. Türkiye-İran mıknatısı; Bir Türkiye’ye cazip (meylediyor) bir İran’a cazip (meylediyor). Erdoğan’ın güvenliği de sıhhati de emniyette değil. Yunan ve Kıbrıs adalarında Türkiye hayaleti Batı Âlemini yerinden hoplatacak. Türkiye’nin Suriye’deki varlığı için çok büyük sürpriz gelişmeler olacak. Türkiye önce elini Kürt eline uzatacak sonra Türkiye Kürtlerle savaşın merkezinde olacak. Hakan Fidan çok çetrefilli süreçlerden geçecek ve olaylara bırakacağı izler kalıcı olacak, ismi ve yaptıkları Türkiye’nin zihnine kazılacak.”

YENİDEN DOĞUŞ

Dün 21 Mart’tı. Nevroz Bayramıydı. Ve de daha önemlisi Nevruz Sultanı Hz. Ali’nin doğum günüydü.

Kabede doğdu

Resulu buldu

Nur ile doldu

Medet ya Ali

Bütün mümin bütün İslam

Bugün Nevroz-ı Sultandır

Bütün kurt kuş bunu söyler

Bugün Nevroz-ı Sultandır

Bugün etmek gerek Bayram

Bugün Nevroz-ı Sultandır

Ali'den oldu hak bahir

Bugün Nevroz-ı Sultandır

Nice sırlar oldu zahir

Bugün Nevroz-ı Sultandır

Alemi Nur Kapladı

Bugün Nevroz-ı Sultandır.

“Nev”, yeni, yeniden doğuş, yenilenmektir. Yunanca ve Latinceye Yemen Arapçasından, Süryanice-Aramice’den gelen “noyo” kelimesinden geçmiştir. Almancaya neue (noye) İngilizceye new olarak yerleşmiştir. Rozo: Gül, çiçek, açmak, yücelmek yükselmek aydınlanmak kelimesinden aynı dillerden gelmiştir. Rose ayrıca İngilizcedeki “rise” (ayağa kalkmak yükselmek) kelimesinin de kökenidir. Roz-ı Sultan Ali Yeni Baharın, Yeni Doğuşun, Açan Çiçeğin Sultanı Ali demektir. 21 Mart Nevroz ve Sultanı Ali’nin doğumu kutlu bereketli, hatırlı, sevgi dolu ve arınmaya vesile olsun.

nevruz