Macar Edebiyatıyla Tanışmak İsteyenlere: Bilinmeyen Evde
“Zaman insanoğlunun omuzlarına çökmüştür. Ve ölüm bizlere burada musallat olmuştur, yaşlılığın yol açtığı, dejenerasyon, dert, ıstırap.” (Cerrah isimli öyküden)
Macar edebiyatının önemli isimlerinden Geza Csath, günümüzde Sırbistan toprakları içinde yer alan Subotica’da doğdu. Babasının da etkisiyle genç yaşlardan itibaren müzikle ilgilendi ve sonrasında yönünü edebiyata çevirdi. 14 yaşından itibaren öyküler yazan Csath, tıp öğrenimi gördü ve uzun yıllar doktorluk da yaptı. Bir süre Budapeşte’de Sinir Hastalıkları Enstitüsü’nde de çalışan yazarın birçok öyküsünde mesleki kariyeriyle alakalı bilgilere rastlamak mümkün. Tıp biliminin birçok alanıyla alakalı öyküler yazan Csath’in birçok karakteri psikolojik yönden irdelenir ve karmaşık zihinleri öykünün kasvetli havasıyla birlikte açığa çıkar.
Morfin kullanmaya başlayan ve bu sebeple elindeki mesleği kaybeden Csath’in hayatı bir noktadan sonra yokuş aşağı seyrediyor. Tedavi amaçlı birkaç kez hastaneye yatırılan yazar hepsinde kaçıyor ve içinde bulunduğu psikolojinin etkisiyle eşini öldürerek intihar girişiminde bulunuyor. Bu girişim, yalnızca birkaç ay sonra yineleniyor ve 1. Dünya Savaşı’nın devam ettiği sıralarda Sırp askerleri tarafından esir alınmaktan korkarak yaşamına son veriyor.
Türkiye’de daha önce Can Yayınları’ndan " Afyon ve Diğer Öyküler" isimli kitabı yayımlanan Csath’in “Bilinmeyen Evde” isimli bu kitabı da kısa bir süre önce Lacivert Klasikler dizisi içinde yayımlandı. Kitaba adını veren öykü de dahil olmak üzere içinde 7 öykü bulunan kitabın çevirmeni ise İsmail Doğan.
“Baba ve Oğul” isimli öyküsünde Amerika’dan Macaristan’a dönen ve babasının öldüğü haberiyle karşılaşan yoksul bir gencin öyküsünü anlatıyor Csath. Yoksulluktan cenaze töreni düzenleyemeyen annesi, cesedi Anatomi Enstitüsü'nün sahiplenmesine sesini çıkaramamıştır, oğul ise aylar sonra bu duruma bir çare bulmak için enstitüye giderek müdürle görüşmek ister. “Bilinmeyen Evde” isimli ikinci öyküde, kısa bir süre önce Peşte’de ölen genç bir kadının hayali varlığıyla konuşan bir adam karşılıyor bizleri. Kadının yaşamında yaptığı bazı şeyler masaya yatırılıyor.
“Annemle Buluştum”da kendisi doğarken ölen annesiyle seneler sonra rüyasında buluşan bir gencin duygusal öyküsünü okurken, “Liseli Fantezileri”nde yıllar önce eşinin terk etmesi üzerine kızından ayrı kalan Sokrates isimli bir babanın kızıyla kucaklaşmasına şahit oluyoruz. Atina Mezarlığı’nın girişindeki dilencilerin sohbeti de yine öykünün kalan kısmında okura eşlik ediyor.
“Kara Sessizlik” adlı öyküde psikolojik problemleri olan birinin doktora yaşadığı olayları anlatması fikrinden yola çıkan yazar, hastalıklı bir zihnin panoramasını sunuyor. “Cinayet” öyküsünde ise para babası olarak bilinen Zoltan Gecso’nun oğlu Bela Gecso ile trende karşılaşan bir adamın aralarındaki sohbeti okuyoruz. İşlediği cinayeti anlatan adam, trende uzaklara dalıp giderken, anlattığı öykünün etkisindeki diğer karakter de şaşkındır.
Yukarıda ismi geçen 6 öykünün herhangi bir açıdan üst düzey olmadıklarını söylemek gerek. Genç yaşlardan itibaren öyküler yazan bir yazarın aklına gelen konuları kısaca öyküleştirmesi olarak yorumlayabiliriz. Fakat kitaba güç katan, edebi anlamda oldukça doyurucu olan ve yıllarca hafızalardan silinmeyecek bir öykü olan “Cerrah”, yazarın en iyi öyküleri arasında gösterilmesini hak edecek bir üne sahip. Adından da anlaşılacağı üzere yine tıp bilimiyle alakalı, bir cerrahın başrolde olduğu bu öyküde doktor, bulduğu inanılmaz bir buluştan bahseder.
İnsanın beyninde “zaman” kavramını bulduğunu iddia eden doktor, yapacağı ameliyatla birlikte insanlığı bu dertten kurtarıp tüm acıların kaynağı olarak gördüğü “zaman”ı yok edeceğini ifade eder. Bilimkurgusal bir öykü olarak da nitelendirilebilecek olan “Cerrah”, tıp okuyan edebiyatseverler başta olmak üzere, herkes tarafından okunması gereken güçlü ve sarsıcı bir öykü.
İçinde bulundurduğu Cerrah isimli öyküye rağmen diğer öykülerin sıradan oluşu kitabı genel olarak vasatın biraz üzerine çıkarmaya yarıyor. Cerrah’ın kusursuz bir öykü olduğu ise şaşmaz bir gerçek.
Keyifli okumalar dilerim.