Macron kontrolü kaybetti
Fransızlar üç haftadır her cumartesi günü, Ulusal Meclis’te kabul edilen yeni güvenlik yasa tasarısına karşı eylemler yapıyor.
Bu hafta halk Fransa’nın en büyük işçi konfederasyonu CGT’nin de çağırısıyla başta Paris olmak üzere Fransa’nın 90 şehir ve kasabasında sokağa çıktı.
Bireysel özgürlükleri ve basın özgürlüğünü hedef alan yeni güvenlik yasasının yanında, sendikalar sosyal hakları da eylemlerinin gündemine alarak “Sosyal haklar ve özgürlükler” yürüyüşü çağırısında bulundu.
Özellikle Paris’te polisle göstericiler arasında çatışmalar yaşandı. Hükümet geçen haftaki eylemlerden ders çıkarmış olacak ki bu kez polis sayısını artırmış. Polis göstericileri gaza boğdu. Paris’te yer yer savaş sahneleri yaşandı; arabalar ateşe verildi birkaç banka ve emlak şirketlerinin vitrinleri parçalandı.
HALK MUHALEFETİ YENİDEN ALEVLENDİ
Kovid-19 salgını başladığında Fransız halkı sokaktaydı. Salgınla birlikte geri çekildi. Söz konusu hem bireysel hem de toplumsal sağlıktı. Fransa’da 4 Aralık itibarıyla 54 bin 767 kişi yaşamını yitirdi. Kâr ve sermaye odaklı neoliberal politikalarla insan sağlığını bir kenara koyan Fransa vatandaşlarını koruyamadı. Bu süreçte Fransız ekonomisi felç oldu; işsizlik aldı başını gitti, küçük esnaf kepenk kapattı, üretim yavaşladı ve iflaslar başladı.
Bütün bu sorunlar, zaten var olan ekonomik ve sosyal krizi daha da artıran gelişmeler oldu. 3 yıldır iktidarda olan Macron ve ekibi, krizin yükünü; çalışanların, emekçilerin ve esnafın üzerine yıkmakta buldu. Kemer sıkma paketleri, vergilerin artırılması, sosyal yardımların kısılması, emeklilik reformlarıyla kazanılmış haklara saldırı...
Sarı Yelekliler Halk Hareketi Macron iktidarını salladı ve dünyada büyük yankı uyandırdı, Avrupa’nın bir çok ülkesine örnek oldu ve küreselleşmeci neoliberal hükümetlere karşı ayaklanmalara dönüştü. Arkasından emeklilik reformuna karşı bütün sendikalar birleşti. Fransa kesintisiz 18 ay eylemlerle sarsılmıştı. Mart 2020’de koronavirüs Macron’un imdadına yetişti. Ama bu kez de virüs karşısında yenilmişti Macron.
SANSÜRE KARŞI GAZETECİLER DE EYLEMDE
Geçen hafta yazmıştım; yeniden yükselen/yükselecek olan halk hareketine karşı güvenlik tedbirlerini artırmak, polisi korumak için çıkaracağı yasa tasarısıyla bombanın pimini çekmiş oldu. Ülkedeki toplumsal muhalefet bu yasa tasarısına karşı ayaklanan gazetecileri de yanlarına çekmiş oldu. Artık gazeteciler de eylemciydi. Çünkü tasarı haber alma ve basın özgürlüğünü yok ediyor ve basına sansür getiriyor. Polis gazetecilerden çektikleri videoları haberleştirmeden önce içişleri bakanlığının ilgili birimlerine videoyu gönderecek, önce burada izlenecek sonra uygun görülürse yayınlayabilecekler.
HÜKÜMET GERİ ADIM ATIYOR AMA
Geçen haftaki eylemler karşısında geri adım atan hükümet tasarıyı bir komisyon kurarak gözden geçirmeye hazır olduğunu açıkladı. Hükümet yeni bir kanunsuzluk içindeydi Meclis’ten geçen bir yasa tasarısını bir komisyonla değiştiremezdi. Tasarı Senatoya gelir ve ancak orada ele alınabilirdi. Hükümet bu adımıyla protestoları yatıştırmayı amaçlamıştı ama eylemleri düzenleyenler ve katılanlar tasarının tamamen çekilmesini talep ediyorlardı.
FRANSA DEĞİL TÜRKİYE OTORİTERMİŞ
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hem dış politikada hem de ülke içinde izlediği çizgiyle kontrolü kaybetmiş durumda. Fransa’da bu tespite daha sık rastlayacağız.
Macron “yabancı basında Fransa’ya otoriter bir ülke imajı verildiğini, bunun sorumlusunun ülkesinin yalan yanlış haber yapan gazetecileri ve Fransa karşıtı yabancı militan gazeteciler olduğunu” söylemiş. İnternet haber sitesi https://www.brut.media/fr ‘ye konuşan Macron “Fransa özgürlükleri azaltılıyor denmesine izin veremem. Biz Macaristan, Türkiye falan değiliz” demiş. Yani Macron’a göre Fransa değil Türkiye ve Macaristan otoriter bir ülkeymiş.
Fransa Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kastederek "Cumhurbaşkanlığını ve hükümetini, özgürlüğü seven, büyük bir özgürlük halkı olan [...] ve bazen bu şiddete ve bu özgürlük kısıtlamalarına katlanmak zorunda kalan Türk halkından her zaman ayırıyorum" demiş. Türkiye’deki Batıcılar daha doğrusu Atlantikçiler sevinsin. Biden Macron el ele.
Macron “Fransa’da gösteri yapmak yasak mı?” diye sormuş ve “Hayır” diye cevap vermiş. Yine “Fransa’da basın özgürlüğü tehlike altında mı?” diye sormuş buna da “Hayır” diye cevap vermiş.
Evet! Fransa’da gösteri yapmak serbest ama ben seni polisimle ezerim demek istiyor. Eğer gazeteci göstericiyi ezen polisi videoya çeker ve bunu yayınlarsa ben o gazeteciyi hem hapse atar hem de para cezası keserim demeye getiriyor. İşin özeti bu.