29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Madde kullanımını önlemede ailenin rolü

Defne Tamar Gürol

Defne Tamar Gürol

Eski Yazar

A+ A-

Ergenlik dönemi madde kullanımının başlaması açısından en riskli dönemdir. Birçok yeni şey ilk kez ergenlik döneminde denenir. İlk madde kullanımını denemeye en açık olunan dönem gençlik dönemidir. Ergenlik döneminde kişi çocukluktan çıkıp bir birey olma çabası içindedir. Büyüyebilmek için anne babasından uzaklaşmak, biraz isyankar olmak zorundadır. Anne babadan uzaklaştığı zaman akran grupları ve örnek alacağı başka erişkinler önem kazanmaktadır.
Bu dönem anne babalar için de yeni ve zorlu bir sürecin başlangıcıdır. Onların anne-babalık rolleri de yeni bir döneme girmiştir. Yakın bir süre öncesine kadar sözünü dinleyen, hayatındaki en önemli kişiler anne-babası olan çocukları için arkadaşları daha öncelikli olmaya başlamış, onlar ise küçümsenen, beğenilmeyen, eleştirilen nesnelere dönüşmüşlerdir. Bu davranış değişikliklerinin gelişimsel ihtiyaçtan kaynaklandığını fark etmedikleri noktada, çocuklarının öfkesini yönetmesine yardım etmekten uzaklaşmakta ve ev tam bir savaş alanına dönüşebilmektedir.
Tablo aslında bu kadar korkunç olmayabilir. Genç kendine özgü bir birey olma çabası ile ne kadar anne-babasından uzaklaşırsa uzaklaşsın, çocukluğundan getirdiği sevgi, şefkat ve olumlu diğer duyguları da barındırmaktadır.
Gencin bu en ateşli döneminde hangi arkadaş gruplarına yöneldiği önem kazanmaktadır. Taşan enerjisini bazı ülküleri olan, umut içeren ve mücadele azmi içinde olan akran grupları içinde olumlu, yapıcı ve üretken bir mecraya yönlendirebilir. TLB ve TGB gibi gençlik örgütleri erişkin yaşama geçişte gencin zararlı maddelerden uzak bir akran grubu içinde, gençlik enerjisini mücadele, öğrenme, gelişme, inanma ve umut etmeye yönlendireceği sağlam bir zemin sunar. Tam tersi bağlılık duygusu az, umutsuz, karamsar, hiçlik duygusunun ağır bastığı ergen gruplarında yıkıcı davranışların benimsenmesi olasılığı artmaktadır.

ÇÖZÜME ODAKLANMAK
Çocuğunuzun bu seçimlerinde yine sizden etkilendiğini, çocukluğunda sizin bakış açınızı sünger gibi emdiğini de akılda tutmak gerekir. Sizin sorunlara yaklaşım ve çözüm yollarınızı benimseyecektir. Sizin yaşama dair inancınız, umudunuz, mücadele azminiz ona örnek olacaktır.
Çocuğunuz ergenlik dönemine girince sizin anne-babalık görevleriniz bitmemekte, yaşına uygun bir değişim ihtiyacı doğmaktadır. Gencin de denetlenmeye ihtiyacı olduğunu, kuralların hayatımızın her döneminde koruyucu olabileceğini unutmamak gerekir. Bu denetimin yaşına uygun bir şekilde olması önemlidir. Bu sayede çocuğunuzun davranışlarındaki değişimleri fark etme, madde kullanımı açısından riskli olabilecek eğilimleri görme ve erken müdahale şansı doğabilecektir.
Çocuğunuz sorun çözme yöntemlerini sizden öğrenir. Bir sorunla karşılaştığınızda soruna mı odaklanıyorsunuz, çözüme mi? Eğer ele aldığınız tek şey sorun ise, çözüm üretme kabiliyetinizi de yitirirsiniz. Oysa sorunu doğru tanımlamak, sonrasında ise çözüme odaklanmak, sorunu çözmenize yardım edecektir.
Bugün 10 Kasım. Ulu Önder Atatürk milletine güvendi, devrimci doğası ile toplumu dönüştürmenin mümkün olduğuna inandı. Bugün yas günü değil, mücadele günü olmalı. Biz de gençlerimize güveniyor ve inanıyoruz. Onların hiçlik, umutsuzluk, karamsarlık, inançsızlık duyguları içinde kaybolmalarına değil, dönüşüme, gelişime, üretime, çalışmaya inanan bireyler olmaları için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu inancın ailede başladığını hiç aklımızdan çıkarmadan...