Mahkemeleri mi bağladın?
Geçen hafta Erman Toroğlu nam şahsın beni mahkemeye verip 20 bin lira para istediğini yazdım ya... Bir gün sonra a Spor adlı yandaş kanalda “Bir adam yine bana sataşmış. Yine mahkemeye verdim” diye konuştu. Onun kafa sallamakla görevli sunucusu da “Hocam oradan gelir 2-3 bin lira daha!” diyerek sırıttı.
Sanki Bay Toroğlu bizim mahkemeleri bağlamış... Öyle olmasa, 2-3 bin lira daha alacağını söyleyen adamına itiraz etmez miydi?
Bu durumu Erman Toroğlu’nun açtığı tazminat davalarına bakan mahkemelerimizin dikkatine sunuyorum...
***
Adımı anmaya değmez havalarında konuşan bu hakem eskisine, sadece şunu söyleyeyim: Köşe yazılarımı bırak, kitaplarımı yan yana dizsem boyu senin gibi iki adam eder... Benim geçmişimi arayan kütüphanelerde bulur; senin geçmişini arayan da kabzımal dükkanında... Haddini bilmek, en büyük erdemdir...
FETÖ’NÜN PROPAGANDA MAKAMI
Niye verdi beni mahkemeye bu çok büyük (!) adam Toroğlu?
Onu, 2011’deki şike kumpasında FETÖ’nün propaganda elemanı gibi çalışmakla suçladım da ondan. Ve sonrasında da bu tür kripto elemanlardan hesap sorulmasını istedim. Ve yine istiyorum. FETÖ’yü kovuşturan savcıları, Toroğlu gibi kişilerden hesap sormaya çağırıyorum. Bunu yazdım diye bu Zekeriya Öz sevdalısı kumpas savunucusu beni mahkemeye verip para istiyor. Buyursun yine koşsun o mahkemeye... Madem ki tazminat almayı mahkemeler üstünden garantiye bağlamışlar; ben emekli maaşımı her ay aktarırım kendisine...
Ama kendisine tekrar soruyorum: Sen, FETÖ’cü Akın İpek’in kanalında yıllarca bu kumpasa arka çıkan konuşmalar yapmadın mı? O FETÖ’cüden çuvalla paralar almadın mı?
Hadi koş yine mahkemeye ver.
AYDIN ÜNSAL ANLATTI
Dün FETÖ’nün propaganda elemanı gibi çalışıp şimdilerde tam aksi yönde konuşlanan kripto FETÖ’cüleri AKP Ankara milletvekili Aydın Ünsal, Yenişafak Gazetesi’ndeki köşesinde şöyle eleştirdi:
“Hepsinin ortak bir yanı var: Samimi değiller! Samimi olmadıkları bir bakışta anlaşılıyor. Hepsinin geçmişi karanlık. Her yere girip çıkmışlıkları, hep kazananın yanında durmuşlukları, çok kolay manevra kabiliyetlerine sahip oldukları belgeleriyle sabit.
Dün Fetullah’a övgüler düzüyorlardı, bugün FETÖ ile mücadeleye övgüler düzüyorlar.”
Yaşa sen Aydın Bey! Bana, sanki Toroğlugilleri anlatıyor gibi geldin...
İyi de bunlar halen iktidarın yanındaki medya kuruluşlarından çuvalla para götürüyorlar; buna ne diyeceksin?
SIRA SİZE DE GELECEK
Nagehan Alçı... Akşam Gazetesi’nde köşe yazarı yapılan bir kadın... FETÖ’nün kumpas davalarını gözü kara biçimde savunan... Hırant Dink cinayetini ulusalcıları yıkmak için yırtınan. Hatta bu iş için Türk basınının duayeni Emin Çölaşan’ın yargılanmasını isteyecek kadar kendisinden geçen... Ve kocası Rasim Ozan Kütahyalı; FETÖ’nün en birinci polis müdürleri ile senli benli olup onlarla birlikte medyada kumpaslar kurmaya kalkışan...
Öyle çok ki günahları...
İşte bu Nagehan; FETÖ’cü Nazlı Ilıcak, Ahmet ve Mehmet Altan’a verilen cezalardan sonra yazmış ki: “...hükmün açıklandığını duyduğumda kalbime bir şey saplandı sanki. Dev bir yük geldi, göğsümün üzerine oturdu. İnanamadım, yüreğime anlatamadım. Çok üzgünüm. Vicdanım kabul etmiyor...”
Peki o vicdanın İşçi Partisi Lideri yazar Doğu Perinçek’e senin FETÖ’cü yargıçlar 3 idam kararına eş ceza verdiğinde gezmeye mi çıkmıştı?
Bekleyin sıra er geç size de gelecek...
Sayın Erdoğan’dan koruma elini bu tiplerin üstünden çekmesini istiyoruz. Yoksa bizi FETÖ ile mücadele edildiğine inandıramaz.
KİM YALAN SÖYLÜYOR?
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere devlet yetkilileri ABD’yi açık açık suçluyorlar: “ABD, PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’ye 5 bin TIR silah verdi!”
Gel gör ki Amerikan Savunma Bakanı Mattis, bizim Savunma Bakanı Nurettin Canikli ile yaptığı görüşmede, bu silah işi gündeme gelince, “Biz PYD’ye silah vermedik!” demiş.
AKP’li Bakan Canikli bunun üzerine şöyle buyuruyor: “YPG’nin (...) Kullandıkları silahlar var ama kimin verdiğini bilmiyoruz. Amerika bu silahlar bana ait değil dedi. Tabi aksini ortaya koymadığımız sürece sonuç itibariyle müttefikimizin bu beyanına itibar ediyoruz. Silahların kim tarafından, hangi ülke, ülkeler ya da yapılar tarafından sağlandığının tespitine yönelik çalışmalar devam ediyor.”
Biz bu işte Sayın Erdoğan’ın doğru söylediğine inanıyoruz. Gel gör ki onun bakanı olan Bay Canikli, müttefikimiz dediği Amerikalı bakanın sözüne itibar ediyor ama PYD’ye o silahların ABD tarafından verildiğini söyleyen Erdoğan’a inanmıyor. İnanmış olsa idi, bu silahları kimin verdiğini araştırıyoruz, biz müttefikimizin sözüne inanırız; tarzında konuşmazdı.
Ey Canikli! O yalancı Amerikalının karşısında ezilip büzülerek sadece partini değil Türkiye’yi de küçük düşürdün...