29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mahmut Esat Bey neden Bozkurt? (9) -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Mahmut Esat Bozkurt’un 17 Eylül 1930 günü Ödemiş’te yaptığı konuşma, o günden bu yana, kendisine, CHP’ye, Türkiye devrimcilerine karşı düşmanlık vesilesi olmuştur. Kimdir bu düşmanlar? Bugün onu ırkçı olmakla suçlayanların 1930 yılındaki ataları! İktisat Bakanı’yken, Adalet Bakanı’yken çıkardığı yasalar ve uygulamaları dolayısıyla ona düşman olan karşı devrimciler, saltanatçılar, hilafetçiler; kompadorlar, yabancı sermaye temsilcileri, liberaller, hırsızlar, vurguncular, rüşvetçiler, işçi ve köylü düşmanları; Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1924) artıkları Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930) mensupları; Cumhuriyet ve laiklik karşıtı softalar, mürteciler... Bu kadarı yeter. Şimdi Ödemiş Söylevi’nden diş söken cümleleri birlikte okuyalım:

Ödemiş Söylevi

[“Cumhuriyet Halk Fırkası üyelerindenim, çünkü bu fırka bu vatanın maddi, manevi varlıklarını yabancıların elinden alarak Türk milletine verdi.”

“Düne kadar vapurlarda, trenlerde, memleketimizin bugün ticari ve mali müesseselerinde kimler çalışıyordu ve bunlar kimlerin elinde bulunuyordu? Türk olmayanların değil mi? Bugün kimin elinde? Türklerin.”

“Bütün bunlar Cumhuriyet Halk Fırkası’nın mahsulüdür. Bağlar, bahçeler hatta dağlar, ovalar, mal mülk, memleketin iktisadiyatı baştan başa Türk olmayanların elinde değil miydi? Bugün bütün bunlar Türklerin eline geçti, bu da Cumhuriyet Halk Fırkası’nın siyasetinin semeresidir.”

“Düne kadar yabancıların yanında amelelik yapan binlerce Türk’ün bağ bahçe, mülk sahibi olduğunu az mı görüyoruz?”

“Cumhuriyet Halk Fırkası’ndanım; çünkü bu fırka bugüne kadar yaptıklarıyla esasen efendi olan Türk milletine mevkiini iade etti. Benim fikrim, kanaatim şudur ki, dost da düşman da bilsin ki, bu memleketin efendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır; o da hizmetçi olmaktır!”

“Ben Cumhuriyet Halk Fırka’sındanım. Bunun sebeplerinden biri de demiryolu siyasetidir.”

“Geçen idareler milleti gırtlağına kadar borca soktukları halde, Cumhuriyet Halk Fırkası, dışarıdan para almaksızın, eski idarelerin yedi asırda yaptıkları işin fazlasını Türk parasıyla, Türk işçisiyle, yedi senede yaptı.”

“Rus çarlarının vaktiyle bu memlekette demiryolu yaptırmamak için Osmanlı hükümetini silahla tehdit ettiklerini söylersem, bunun ne kadar lazım olduğunu kolaylıkla anlayacağız.”] (Mahmut Esat Bozkurt, Liberalizm Masalı, “Niçin Cumhuriyet Halk Fırkası’ndanım”, Kaynak Yayınları, s.35-41)

Mahmut Esat Bey’in düşmanları kimdir?

M. E. Bozkurt, yaşadığı dönemin dünya çapında en önemli entelektüellerinden, hukukçularından biridir. Marksizmi, komünizmi, sosyalizmi, faşizmi, nazizmi, kapitalizmi, liberalizmi dönemin en önemli ekonomistleri, filozofları kadar bilir. Hegel’i, Marx’ı, Engels’i, Lenin’i neredeyse ezbere. Sözcük olarak 1930’da çıkmış olan ırkçılığın (racisme) ne anlama geldiğini dönemin ve günümüzün hödüklerinden çok daha iyi bilir.

Kemalizm’in en önemli kuramcısıdır. Ödemiş’te yaptığı konuşmayla, kendini değil, Laik Cumhuriyeti, devrimleri savunmakta.

Sorun ırkçılık falan değil. Onun kafasındaki, idealindeki “Halk Devleti”dir. Halk Devleti’nin eğitim, adalet ve maliye politikasını uygulamak istediği; yasaları din vesayetinden kurtarıp laikleştirdiği ; Köy Bankaları, Üretim (İstihsal) ve Alım ve Satım Kooperatifleri, Türkiye Milli İthalat ve İhracat Anonim Şirketi, Türkiye Devlet Ticaret Bankaları kurmak istediği için binlerce gözü kara, yeminli düşman kazanmıştır.

“Türk haklarından istifade edebilmek için Türklüğü benimsemek, Türk harsını kabul etmek, Türklüğü duymak, Türk menfaatlerini kendi menfaati yapmak, ona hürmet etmek, Türküm demek, Türklüğü harsiyle, hissiyle kabul etmek lazımdır. Bunları samimiyetle benimseyenleri Türk sayarız. Kim olurlarsa olsun...” demenin neresi ırkçılık?

Daha açık olarak

“Farmasonlar; bana Yahudiler, Rumlar, Ermeniler, özetle öz Türk olmayanlar kanun huzurunda eşit oldukları halde sen onları ne hakla eşit görmüyorsun, bunlara ne hakla itimat etmiyorsun, diyorlar. Farmasonluğun öz Türklerle eşit gördüğü yalnız bunlar olsa ne ise, fakat o bu memleketle alakası olmayanları da arasına alıyorlar. Hatta ‘İngiliz Papazı Frew’, ‘Casus Lawrence’leri bile... Yahudiler, Rumlar, Ermeniler şüphe yok ki kanun huzurunda bizimle eşittirler. Olabilirler. Bununla her şey olmuş bitmiş değildir. Ben açıkca söylemeyi severim: Yahudi, Yahudilik takip ettikçe, Yahudice konuştukça, Rum Rumluğu takip ettikçe, Rumca konuştukça, hatta Arnavut bile bu sevdadan vazgeçmedikçe, Yahudiler, Ermeniler, Rumlar mekteplerinde harıl harıl milli kültürleriyle yetiştikçe, onları öz Türk kardeş saymazsam, umarım ki kendileri de beni mazur görürler. Çünkü ayrılık isteyen kendileridir.” (Mahmut Esat Bozkurt, Masonlar Dinleyiniz!, Kaynak Yayınları, “Farmasonluğa: Son ve Kısa Cevaplarım XV” s.53)

***

Düşmanları arasına artık, localarının kapatılmasına sebep olduğu için masonları da katabilirsiniz! Yukarıda okuduğunuz bölümün yer aldığı yazıları Anadolu Gazetesi’nde 25-28 Ekim 1931 tarihlerinde yayınlamış. Aynı zamanda, 1927’den beri ayaklanmalarla sarsılan ülkede o günlerde Ağrı İsyanı var.

Ödemiş Söylevi’ni 1930 yılında, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın dini duyguları siyasete alet eden gerici yönteminin yükselişe geçtiği bir dönemde yapmış.

Bu yıllarında Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde onun durumunda olan her sorumlu insan aynısını yapardı. Menemen vahşetinden sonra “Bu hareketin arkasında, halifecileri, bazı yabancı tahriklerini, Türklükleri nüfus tezkerelerinden ileri geçmeyenleri, bütün bir kara taassubu aramak hiç de yersiz olmaz” Liberalizm Masalı, S.42) demiş.

Çok mu?