19 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mahşerin dört atlısı

Hüseyin Vodinalı

Hüseyin Vodinalı

Eski Yazar

A+ A-

Mahşerin dört atlısı - Resim : 1
ABD’de de kötülük üçgeni John Bolton ile tamamlandı.

Eski CIA Başkanı, yeni Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Yeni CIA Başkanı Gina Haspel ve yeni ulusal güvenlik danışmanı John Bolton.

Tump’ı da bunlara eklersek mahşerin dört atlısı tarih sahnesine çıktı.

ABD’de artık Türkiye’yi düşman olarak gören bir ekip var.

Trump, Bush yönetiminin en şahin, en neo-con isimlerinden John Bolton'u Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak geri döndürdü.

Mahşerin dört atlısı - Resim : 2

Adeta bir Adams Family…

Bu ekip savaş ve terör yanlısı olmakla kalmıyor, Türkiye’nin de özel olarak düşmanları.

Mesela Pompeo ve Bolton, 15 Temmuz FETÖ darbesinin açık destekçilerinden.

Gina Haspel’in de eylemli olarak destekçisi olduğundan şüphemiz yok.

Artık tescillendi ki, Trump, koltuğu korumak için Neo Con, Neo Faşist derin devlete teslim oldu.

Daha yeni Fox News kanalında konuşan Bolton, artık Türkiye'ye karşı daha baskıcı olmaları gerektiğini, zira Erdoğan'ın 'çok tehlikeli bir oyun oynadığını' iddia etti.

Bolton, Türkiye'de 15 Temmuz 2016 darbe girişimi yaşanırken de Fox News kanalına çıkıp 'Erdoğan'ın ardından yas tutmayacağını' söylemişti.

Mahşerin dört atlısı - Resim : 3

Pompeo da, 15 Temmuz’da, Türkiye'den 'totaliter İslamcı diktatörlük' diye söz etmişti.

Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi (ECCHR), terör zanlılarına işkence davasıyla ilgili Haspel’in gözaltına alınması için izin talep etmişti.

Haspel, 'profesyonel işkenceci' şöhretiyle insan hakları örgütlerinin en çok tepki gösterdiği isimlerden biri.

Mahşerin dört atlısı - Resim : 4

CIA'ya 1985 yılında katılan, geçen yıl CIA Direktör Yardımcılığına atanan Haspel, CIA'nın ABD dışındaki ilk kez 2002'de Tayland'da kurduğu 'hapishanenin' başına getirilmişti.

Haspel, sorgu sırasında suda boğulma hissi yaratan 'waterboarding' gibi ağır işkenceler yapmasıyla ünlenmişti.

Pompeo da 2013’te CIA başkanıyken kendi hapishanesinde açlık grevi yapan mahkumlar için “bana kilo almışlar gibi geldi” diye dalga geçmişti.

Bolton da Bush ekibinin en şahin üyesi olarak “Irak’taki işkencelere, oraya özgürlük getiriyoruz” kılıfıyla sahip çıkmıştı.

Ancak Pompeo, Bolton ve Haspel’i buluşturan tek şey işkence severlikleri değil.

Her üçü de azılı birer İran düşmanı.

Şu ara Türkiye’yi de (Erdoğan’ı dinci bir diktatör olarak gösterme bahanesiyle) aynı kefeye koyuyorlar.

Yani İlnur Çevik gibi eski ABD dostlarının yapmak istediği gibi, Türkiye’yi İran’a karşı ABD müttefikliğine döndürüp kurtarma hayali de artık suya düştü.

Adamlar net…

“Rusya, Çin, Türkiye, İran, Suriye, Lübnan, Venezuela, Kuzey Kore düşmandır” diyor.

Bu listede bence en önemli ülke Türkiye.

Çünkü NATO üyesi ve ABD ile zoraki müttefikiz kağıt üstünde de olsa.

Ancak ABD çoktan seçimini yapmış.

Türkiye değil PKK.

Türkiye değil Yunanistan ve Rum Kesimi.

Türkiye değil İsrail.

Türkiye değil Bulgaristan.

Türkiye değil Mısır.

Türkiye değil BAE ve Suudi Arabistan.

Türkiye’nin çıkarları ne yöndeyse, hep tam tersi.

Türkiye değil ÖSO, IŞID, Nusra, Asala terör adına kim ve ne varsa…

ABD’YE YARANMA GAYRETİ BOŞUNA

Mevlüt Çavuşoğlu Sabah Gazetesinden Okan Müderrisoğlu’nu 3 saat 15 dakikalık (sabık ABD Dışişleri Bakanı) Tillerson görüşmesine ilişkin bazı ayrıntılar vermiş.

Burada çok dikkatimi çeken bir yer var.

O görüşmeyi anlatan haberden alıntılıyorum:

“ABD: Biz, bölgeden (Suriye’nin kuzeyi) çekilmeyi düşünmüyoruz. Türk yetkililer, ABD'nin bölgeden çıkacağını mı düşünüyor?

Türkiye: Konumuz, ABD'nin çekilmesi değil. Bizim için önemli olan ABD'nin, YPG ile ilişkisini kesmesi. Örgütün Menbiç'ten çıkması. Bu çekilmeye iki ülke yetkililerinin nezaret etmesi. Son aşamada yönetime geleceklerin birlikte belirlenmesi”

Buradan da anlaşılıyor ki, yönetim, ABD’ye oradan çekil diyebilecek cesarette değil.

Halbuki artık net bir şekilde ortada, ABD, Suriye’de PKK ile birlikte çalışıyor.

Ama Ankara, sanki böyle bir durum yokmuş gibi, ABD’den olmayacak ricalarda bulunuyor.

Bolton’un son Fox News röportajında dikkatimi çeken bir bölüm vardı.

Sunucunun, gülerek “Türkiye Suriye iç savaşının hangi tarafını tutuyor'' sorusu üzerine Bolton da gülerek şunları söyledi:

''Türkiye kendi tarafını tutuyor. Hala Esad rejiminin gitmesini istiyorlar. Obama stratejisinin yan ürünü olarak artık Suriye'de Rusya ve İran var, Irak hükümetinin Esad'la bağlantısı var, Lübnanlı terörist örgüt Hizbullah var, çok çok tehlikeli ve istikrarsız bir durum. Bununla uğraşmak zor ve tartışma

yaratacak türden olacak. Ama Ortadoğu'daki hedeflerimizi ve askeri güçlerimizi düşünmek zorundayız.''

İşte Bolton’u ve tüm ABD yönetimini güldüren hassas g noktası burada yatıyor.

“Türkiye, hala Esad rejiminin gitmesini istiyor” cümlesi, ABD’yi rahatlatan en önemli koz olarak yan cebinde duruyor.

Bundan sonra artık ABD ile dost olup onu rahatlatmak değil, Suriye ile dost olup elimizi sağlamlaştırmak zorundayız.