29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mal bulmuş mağribi gibi -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Allah kimsenin başına vermesin: Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi İsa el-Eyyat’ın cumburlop iktidardan gidişi AKP tarikatı hükümeti ile yandaş medya elemanlarını, Turhan Selçuk’un diliyle, şallak mallak etti. Düşman başına!

Gazeteler fevkalade manşetler attılar:

“Mursi uzlaşı önerdi ama tanklar sokakta”

(Zaman, 04.07.13)

“Tahrir’den cunta çıktı”

(Yeni Şafak, 04.07.13)

“Demokrasiye darbe”

(Akşam, 04.07.13)

“Mısır’ın 28 Şubat’ı”

(Sabah, 04.07.13)

Yandaş televizyonlar, radyolar Mısır’da ordunun darbe yaptığını söylüyor, gazeteleri yazıyor. İlkin terminolojide anlaşalım: Hükümeti kim devirirse devirsin, halkın desteklediği girişime ihtilal ya da devrim denir. Örneğin, 27 Mayıs bir darbeden çok devrimdir, ama 12 Mart ile 12 Eylül tam anlamıyla darbedir.

AKP tarikatı ağızlarının bu konuda ne dediğini okuyalım, sonra saç-sakal tıraşını yaparız:

***

AKP Parti Grup Başkanvekili ve Türkiye Mısır Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Ünal: “Demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş Mursi’nin, Mısır ordusunun müdahalesiyle görevden alınması Mısır devriminin kazanımları ve demokrasi açısından son derece kaygı verici bir durumdur. Türkiye Mısır’da herhangi bir grubu yahut partiyi değil, Mısır halkını ve demokratikleşme sürecini desteklemektedir. Türkiye dün olduğu gibi bugün de Mısır’ın ve Mısır halkının yanında olmaya devam edecektir.” (AA, 04.07.13) demiş.

Bu açıklamadan “Mısır devriminin kazanımları” lafını bir kenara yazalım ve AKP’nin mümtaz âlimlerinden Hüseyin Çelik’in demecini okuyalım:

***

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Mısır’da meydana gelen “askeri müdahale”ye ilişkin olarak, “Mısır halkı bir sivil itaatsizlik örneği göstererek bu darbeyi çevirebilir mi onu hep beraber göreceğiz ama bundan sonra da halkın şunu bilmesi gerekiyor, silahla yönetime gelinir ama silahla yönetimde kalınmaz. Darbe kim tarafından ve hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın kabul edilemez. Halkın iradesine vurulmuş darbedir. Halkın size verdiği ve halkın parasıyla aldığınız silahlarla halkın iradesine kastedemezsiniz. Bu, Mısır’da da olsa böyledir, başka ülkelerde de olsa böyledir. Mursi, bütün hilelere rağmen yüzde 53 oyla Cumhurbaşkanı seçilmiş bir insandır. Mısır tarihinde ilk defa hür, uluslararası gözetimde yapılmış olan bir seçimle Cumhurbaşkanı seçilmiştir” dedi. Mısır’daki darbeyi tasvip etmediklerini dile getirdi. Mısır halkını çok önemsediklerini belirten Çelik, “Mısır bizim kardeş halkımızdır. Mısır, İslam ülkeleri içerisinde büyüklüğüyle son derece önem verdiğimiz bir ülkedir. Biz, Mısır halkıyla daha önce dayanışma içerisindeydik, bundan sonra da dayanışma içerisinde olacağız. Yönetenler kim olursa olsun Mısır halkı bizim için son derece önemlidir. Mursi’nin özellikle darbeye boyun eğmemesi ve dik duruş sergilemesi takdire şayandır” dedi.

Mısır halkının kendi liderine sahip çıkması gerektiğine işaret eden Çelik, Mursi’nin bir direniş çağrısında bulunduğunu ve bu direnişin şiddetsiz olması gerektiğini dile getirdi. (İHA Ankara)

Mısır’da iç savaşı teşvik eden, diplomatik görgüden yoksun, sığ bir konuşma!

***

Sırası gelmişken bir soru soralım: Hüsnü Mübarek iktidardan nasıl gitti ve iktidardayken, bir fetva makamı gibi, “Suriye’ye cihat etmek farzdır!” buyuran El Mursi iktidara nasıl geldi?

Kısaca özetleyelim: Tahrir hareketinin ilk döneminde halk Hüsnü Mübarek’e karşı toplandı. Asker yönetime el koydu. Bu girişimi AKP tarikatı de-mokratik devrim olarak alkışladı. Kurulan Yüksek Askeri Konsey denetiminde yapılan eksik temsilli ve şaibeli seçim sonunda Mursi cumhurbaşkanı seçildi ve Müslüman Kardeşler’in kurduğu parti (Hürriyet ve Adalet) iktidara geldi. Buraya kadar güzel! Ama Mursi, iktidarı döneminde, ülkede bir İslamcı diktatorya kurmak niyetinde olduğunu kanıtladı. Seçim yapmaya niyetli olmadığını da belli etti.

Bunun üzerine Tahrir Meydanı hareketinin ikinci dönemi başladı ve birinci dönemde olanlar tekrarlandı: Ordu, bir iç savaşa engel olmak iddiasıyla müdahale etti.

Sonuç olarak, birinci müdahaleye “Devrim” diyenlerin ikinci hareketi “Darbe” olarak adlandırmaları anlaşılır gibi değil. Ama birinci müdahaleye “Devrim” adını veren AKP tarikatı, şubesi olduğu Müslüman Kardeşler iktidardan uzaklaştığı için, “darbe” diyor. Desin bakalım!

***

Bahadır Selim Dilek kardeşimizin

5 Temmuz 2013 tarihli Aydınlık gazetesindeki haberine “Siyasal İslam’ın Sonu” başlığı atılmış. Keşke! Siyasal İslam’ın sonu yoktur, fırsatını bulduğu zaman hortlar. Bir “Müslüman Kardeşler projesi” çöker ama ikincisi hazırdır. Siyasal İslam laik ülkelerde de sona ermez. Örnek: Türkiye!

Siyasal İslam karşıtları tarafından sona erdirilemez. O kendi kendine sönmelidir. Siyasal İslam, laik anayasaları ve yasaları kabul edip uyum sağladığı zaman dünya değişir. Bu dünyayı laik yönetim düzenine bıraktığı zaman. O zamana kadar huzur yok! Siyasal İslam, iktidarda da muhalefette de dünyanın huzurunu kaçırır, kaçırmıştır. Çağa uyum sağlayamadığı için kendisi de huzursuzdur ve bu nedenle fırsat bulduğu zaman hortlar ve dirilmek için uygun zamanı bekler.

Sonuç olarak: Mısır ordusu halkın devrimini ikinci kez çaldı!

NOTA BENE:

Ümit Zileli diyor ki: “Yüzde 10 seçim barajı kaldırılmadan herhangi bir seçime girmek, halka ve demokrasiye ihanettir!”