Malatya’da 'cinsiyetsizlik' krizi
Sinema salonlarının salgın-karantina tedbirleri kapsamında ikinci kez kapanmak zorunda kaldığı, yıl sonuna kadar gösterime girmesi planlanan 21 yerli ve 36 yabancı filmin akıbetinin belirsizlik kazandığı şu koşullarda bir festival krizi yaratmak da Malatya’ya nasip oldu.
Anımsayanlar vardır, 28 Ağustos 2020’de bu köşede Berlin Film Festivali’nin oyuncular arasında cinsiyet ayrımını kaldırmasını, “en iyi kadın oyuncu” ve “en iyi erkek oyuncu” kategorileri yerine “en iyi oyuncu” kavramını yerleştirme kararı almasını eleştirmiş, bu kararın tamamen “üçüncü cins”in gözetilmesinden kaynaklandığını belirtmiştim. Yazının başlığı, “Berlinale’de cinsiyetsizleştirme”ydi.
Bir ay kadar sonra bu kez Oscar ödülleri için 2024’ten itibaren geçerli olacak yeni ölçütler açıklandı bilindiği üzere. Başta LGBTİ olmak üzere “dezavantajlı gruplara” avantaj sağlanmasını, Oscar’a aday olacak filmlerde bu grupların temsiliyetinin zorunlu kılınmasını şart koşan ölçütler ve bir sürü matematiksel ayrıntı yani…
ÖNCE FETÖ İPTALİ, ŞİMDİ 'CİNSİYETSİZLİK'
18 Eylül’deki “Yer Gösterici” şöyle bitiyordu: “Yeni ölçütlere göre diyelim ki Charlie Chaplin’in, Orson Welles’in, Akira Kurosawa’nın, John Huston’ın, Stanley Kubrick’in, Nuri Bilge Ceylan’ın hiçbir filmi Oscar’a uygun bulunmayacak! Yedinci sanat sinemada özgür yaratıcılığı nasıl öldürürüz, filmleri dar sosyolojiye nasıl sığdırırız diye aylar süren tartışmalar yapılsa, bundan iyi çözüm bulunamazdı herhalde. Belki de aynen öyle yapılmıştır.”
Günlerdir bir Netflix dizisini tartışmaktan yorgun düşen sinema camiamız bu tür konulara, sinema sanatının ruhunu yavaş yavaş öldürecek bu tür sorunlara kafa yoracak enerjiye sahip olmadığı için Türkiye’de hemen hiç tartışılmayan “cinsiyetsizleştirme” meselesi, işte geldi sonunda Malatya’da patlak verdi.
Dört yıl önce de bazı FETÖ soruşturmaları gerekçe gösterilerek valilik kararıyla iptal edilen Malatya Film Festivali, onuncu kez düzenlenecekken bu kez Büyükşehir Belediyesi’nin kararıyla iptale uğradı. Gerekçe olarak, festival düzenleme komitesinin oyuncu ödüllerinde “cinsiyetsizlik” uygulamasının başlatılacağını açıklamış olması gösteriliyor.
TÜRKİYE’DE TUTMAZ
Başından beri “AKP’nin film festivali” olarak tanımlana gelen, hatırı sayılır bütçeler ayırmasına rağmen amaçlanan yankıyı yaratamayan, basın toplantılarında “Bu yıl dünyaca ünlü yönetmen Woody Allen festivalimize konuk oluyor” gibisinden yalanlar söylenen, maddi-manevi derinlik yaratamamış, kısacası zaten pek ciddiyet kazanamamış bir festivaldi “Altın Kayısı”. Nihayetinde de ne yazık ki bu yıl “cinsiyetsizlik” nedeniyle yoğun bakıma girmek zorunda kaldı.
Türsak Vakfı’nın 14 Kasım’daki twitter mesajında “10. Malatya Uluslararası Film Festivali’nin içerik yönetimini yapacağımız için mutluyuz. Tüm koşullara rağmen festivali sürdürme kararı alan Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne sektör adına destek vermek amacıyla tüm kadromuzla festival için çalışacağız” denmişti. Çok tuhaf biçimde, bir gün sonra Malatya Büyükşehir Belediye’si, Türsak’la hiçbir bağlarının olmadığını, ödüllerde “cinsiyetsizlik” vurgusu içeren açıklamanın kendilerini bağlamadığını açıkladı ve ardından bu yıl festivalin iptal edildiği duyuruldu.
Ülkemizdeki diğer film festivallerinin yöneticilerinin bu olaydan ders çıkarmasını diliyorum. Oyuncu ödüllerinde, nasıl tanımlarsanız tanımlayın, “cinsiyetsizlik” ya da “cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılması” gibi uygulamalar Türkiye’de tutmaz. Dünyada da tutmayacağı görülecek. Umarım, deneyenlerin sayısı artmaz.
Oyunculuk sanatının ölümü anlamına gelen bu tür ciddiyetsizlikler, siz tartışmadığınız için Abdurrahman Dilipak’larca tartışılıyor ve festivaller gerçekten ölmeye başlıyor.