Masal masal matitas
Gazetelerin yazdığına göre, Necip Fazıl Kısakürek’in Başyüce’si R.T. Erdoğan, 17 ve 25 Aralık sürecine yönelik olarak AKP milletvekilleriyle gruplar halinde görüşmeye başlamış. İlk iki toplantı AKP Genel Merkezi’nde yapılmış.
Alınan bilgiye göre, Başyüce Erdoğan 17 Aralık süreciyle dış destekli bir darbe girişiminde bulunulduğunu açıklamış. Bu darbe girişimini durdurduklarını belirten Erdoğan, Fethullah Gülen cemaatinin bu süreçte çok yanlış yaptığını vurgulamış. Bölgelerde Gülen cemaatinin yanlışlarının vatandaşa kapı kapı dolaşarak anlatılmasını isteyen Erdoğan, 30 Mart seçiminin tarihi önem taşıdığını söylemiş.
***
Bu yazıda Mikhail Bahtin’in diyalojik yöntemini uygulayıp, Başyüce Hazretlerinin düşüncelerini eleştirmek gibi çok tehlikeli bir denemeye girişeceğim:
1- Efendim, bendeniz, tevellüd itibarıyla 27 Mayıs’ın devrimci darbesine Ankara’da tanık oldum. Bir “Yüksek Tahsil Talebesi” olarak bizzat yaşadım.
2- Albay Talat Aydemir’in darbe girişiminde bulunduğu 22 Şubat 1962 günü Polatlı Yedeksubay Topçu Okulu’nda öğrenciydim. 21 Şubat gecesi Okul Komutanlığı kapısında nöbet tutuyordum. Ertesi gün elde silah saatlerce “Ta’dât Alanı”nda bekledik. Darbeye mi katılacaktık, yoksa bastırmaya mı gidecektik bilmiyorduk. Darbe girişimini Başbakan İnönü durdurdu.
3- Aynı albayın 20 Mayıs 1963 darbe girişiminde Bornova’daki tugayda görevli (teğmen) idim. İki gün tugayda teyakkuzda kaldık. Darbe girişimini Başbakan İnönü durdurdu.
4- 12 Mart 1971 darbesinde Yıldırım Beyazıt’ta gözaltına alındım. TRT’deydim.
5- 12 Eylül 1980 darbesinin marifeti olarak TRT’den 44 yaşımda emekli edildim.
***
Yani, Başyüce Erdoğan’ın, 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde darbeye muhatap olduğunu bana kimse yutturamaz. Darbeye teşebbüs olduğuna ve bastırıldığına göre (!), suçlular kim ve nerede? Neden yakalanıp haklarında gereken yapılmıyor?
***
Başyüce Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili soruşturmanın olduğu 7 Şubat 2012 süreciyle ilgili de konuşmuş. Cemaatle 7 Şubat’tan sonra yaptıkları görüşmede, bunların kendilerine bu adımlarla hiçbir ilgilerinin olmadığını ifade ettiklerini belirten Erdoğan, “Biz o görüşmede bu ne rezillik dedik. Bunlar yemin billah ettiler, bu işin bizimle bir ilgisi yok diye. Beyan esastır, biz de bunlara inandık. Ama mesele oymuş. Bunlar bu işe 7 Şubat’ta başladılar. Arkamızdan vurdular, hançerlediler” demiş.
Erdoğan, tüm yapılan saldırılara rağmen vatandaşa konuyu anlatmaları halinde yerel seçimlerde oylarının artacağını da belirterek, “Bunlar beddua ediyor ama milletin duası bizimle. Millet bunlara itibar etmiyor. Çok daha fazla oy alacağımıza inanıyoruz. Yeter ki siz kapı kapı dolaşın ve bize yapılanları anlatın. Vatandaşın duası bizimle” demiş.
***
7 Şubat 2013’teki MİT kriziyle ilgili değerlendirme yapan Erdoğan, o tarihte paralel yapıdan şüphelenmeye başladığını söylemiş. Bak hele! 7 Şubat’ta sorguya çektiği kişilerin darbeci olduklarını 17 Aralık’ta şıp diye anlamış ama adamlar elini kolunu sallayarak hâlâ ortalıkta gezinip duruyor. Acaba Başyüce Hazretleri darbecileri içeri attırmaktan korkuyor mu? O Başyüce ki hayalî darbe iddialarına sarılarak yüzlerce suçsuzun Silivri zindanlarına kapatılmalarını keyifle seyretmişti.
Bu nasıl iş Allahaşkına?
***
CNNTürk’te yayınlanan Dört Bir Taraf Programı’na R.T. Erdoğan’ın dava vekili olarak katılan, hem gazeteci hemi de dava vekili Abdülkadir Selvi, Erdoğan’ın AKP milletvekilleriyle bir araya geldiği toplantıda böcek ile ilgili açıklamalar yaptığını söyledi. Selvi, Erdoğan’ın böceği kimlerin koyduğunun tespit edildiğini, yurtdışına kaçtıklarını ve onların paralel yapıyla bağlantılarının da ortaya çıktığını söylediğini aktardı.
Başyüce Hazretleri, Hürriyet gazetesinin (21.02.14) Nuray Babacan imzalı haberiyle gayri resmi vekili Selvi’nin sözlerini doğrulamakta gecikmedi:
“Başbakan Tayyip Erdoğan, milletvekilleriyle yaptığı kahvaltılı toplantıların ikincisinde, ofisine yerleştirilen dinleme cihazı ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. ‘Ofisime böcek yerleştirenler yurtdışına kaçmış’ diyen Erdoğan, kaç kişi oldukları konusunda ayrıntı vermedi. AK Parti genel merkezinde basına kapalı yapılan kahvaltılı toplantıda, Erdoğan, miletvekilerinin seçimler ve paralel yapı ile ilgili sorularını yanıtladı. Erdoğan, şunları söyledi: ‘Ofisimdeki böcekle ilgili soruşturma tamamlandı. Paralel yapı ile birlikte hareket eden o güvenlik görevlilerinin yurtdışına kaçtığı tespit edildi. Madem suçsuzlar niye kaçıyorlar? Kayıt altında olmayan dinleme cihazları tespit ettik. Emniyetin çatısındaki cihazlar onlar değil. Onların çürüğe çıkan cihazlar olduğu ortaya çıktı. Kayıp olanlar hâlâ ortada yok. İzlerini sürüyoruz. Bu cihazlarla halen dinleme yapıldığını düşünüyoruz. Şimdi fişleme yapıyorlar diye bağıranlar var. Asıl fişleme onlar tarafından yapılmış’.”
Ama, meğer adamlardan biri emekli olmuş, ikincisi yurtdışına görevli olarak gönderilmiş. Bu Başyüce valla bir Doğrucu Davut!
***
Bu haberin altında M.H. Benli imzalı bir haber var:
“Başbakan Tayyip Erdoğan, Memur-Sen’in düzenlediği “Büyük Türkiye Buluşması”nda Gülen Cemaati’ne sert sözlerle yüklendi: ‘Bürokrasi içinde yuvalanan çete mensupları bu kayıt ve şantaj operasyonları içinde yer almışlar. Biz kirli tezgâhı, ihanet çarkını bozduğumuz için bize saldırıyorlar. İnanın 28 Şubat’ta bile bu kadar ahlaksız olmamışlardı. Biz bu paralel örgütü 12 Eylül’de darbeci paşalara yaptığı yalakalıktan, 28 Şubat’ta sırtımıza sapladığı hançerden biliyoruz. Bu kadar büyük bir düşkünlüğün bir ihanetin içinde olmamışlardı. Aldanmışız. Gerçekten safmışız’.”
***
Bizim Çukurova’da R.T. Erdoğan gibilere yalancı dememek için “kasafancı” denir. Sözcüğün aslı “Kıssahan”dır. İran ve Hint saraylarında öykü (kıssa) anlatanlara verilen ad. Kahvehanelerde masal anlatan kimse, meddah.
Bizim memlekette “Kasafancı”ya dönüşmüş, sözüne güvenilmez, laf değirmeni kişiler için kullanılır olmuş. Aslına bakarsanız ben kasafancıları severim, ağızlarından bal damlar, insanın ağzından girip kulağından çıkarlar. Sevimli insanlardır.
R.T. Erdoğan ise tam tersi. Çünkü Başyüce! “Aldanmışız. Gerçekten safmışız” diyor. Öyledir zaar... Tuttuğu, söylediği altın olan bir saf!