21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mazlumun ahı ABD’yi de indirir

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Batı Katolik ve Protestan devletler ile Siyonist Yahudi İsrail sömürge tarihi ve işgal ettikleri Afrika, Asya, Amerika, Avustralya’da telkin ettikleri eğitim incelendiğinde Anglosaksonların 1636 Boston Deklarasyonu tümüne emsal teşkil etmiştir. Âlemin en bereketli, en zengin ve milyonlarca insanın yaşadığı Asya, Afrika ve Amerika kıtaları için “geldiğimiz bu vahşi coğrafyalara tanrımızın iradesiyle geldik. Buraları insansız topraklar ve biz topraksız insanlarız. Bu topraklara, Batı medeniyetini inşa edeceğiz. Bu topraklarda yaşayanlar henüz medeni olamamış barbar ve hayvanlardır. Buraları üslerimiz haline getireceğiz. Bu üslerimizden tüm Dünyaya demokrasiyi, medeniyeti, hukuku götüreceğiz. Kabul edenler bizi ve tanrıyı hoşnut etmiş olurlar. Kabul etmeyenler, itiraz ve isyan edenler hem kılıçlarımızın darbelerini hem de tanrının gazabını üzerlerinde görürler.” dediler.

Özellikle İngiltere, ABD ve İsrail arasındaki derin ilişkilerin sırrı benzer bir sömürge tarihine sahip olmalarındandır. Britanya adalarını işgal eden Anglosaksonlar, Amerika’yı işgal eden Haçlılar ve Suriye’nin güney vilayeti Filistin’i işgal eden Siyonistler üçüz kardeştir. Bugün Batının Siyonist İsrail barbarizmine neden dilsiz şeytan kaldığının temelinde bu suç kardeşliği yatar. Batının tekelci hegemonyasına en önemli katkıları Siyonist Yahudi burjuvazisi ve memurları katkıda bulunmuştur. Siyonist Yahudilerin temel itikadı olanı “biz tanrının seçkin topluğuyuz” ifadesi, diğer tüm Batı devletlerinin sömürge politikalarına meşruiyet kazandırması için kullanılmıştır.

ŞAŞALI ÜNİVERSİTELERDE BAŞKANLIK YAPAN ZİHNİYET

Batının Emperyalist-Siyonist sistemin pazarlayıcılarından olan Samuel Huntington (1927-2008), ABD Savunma Bakanlığında baş danışmandı. Polonya asıllı ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı üstat Siyonist Zbigniew Brzezinski (1928-2017) rehberi olunca tekelci kapitalizm ve Siyonizm’i medeniyet inşa eden, bunların dışında kalanları ise medeniyetten nasibini almamış zararlı hayvanlar olarak telakki etmesi de gayet normal. Bu zihniyetin Harvard, Columbia, John Hopkins, Yale gibi ABD’nin en şaşalı üniversitelerinde en hassas bölümlerin başkanlığını yapmış olmalarına da şaşırmamalı. En önemli özellikleri Anglosakson beyaz ırk ve Batı “Yahudi-Hristiyan medeniyetinin” üstünlüğünü propaganda etmesidir.

Bunların dışında kalanlar gereksizdir. Üstün ırk Samuel Efendi ve iplerini elinde tutan efendilerinin izni kadar yaşama hakkına sahiptir. Samuel Huntington efendi 2004’te yayınladığı “Biz Kimiz? Amerika’nın Ulusal Kimliğinin Maruz Kaldığı Zorluklar” kitabında ABD sistemini tehdit eden en önemli tehlikeyi keşfetmiş; Başta Meksika olmak üzere Latin Amerika'dan gelen göç dalgaları. Latin Amerika kökenli göçmenlerin bazı eyaletlerde hâkim unsur haline gelecek, Anglosakson kökenliler belli eyaletlerden kaçacak, ABD giderek çift dilli, çift kültürlü bir topluma dönüşecekmiş. Bunu engellemek için, ABD gerçek milli kimliği olarak kabul ettiği, Avrupalı ilk göçmenlerin Anglosakson-Protestan değerlerine dönmeliymiş. Üstadı Kissinger da “Avrupa’ya yabancıları almayın” demişti. Bugün Avrupa’da yükselen ırkçı-faşist söylemlerin, partilerin ve hükümetlerin finansörleri tekelci kapitalist sistemin efendileridir.

ALLAH’IN TEMSİLCİLERİYİZ DİYEREK YAPTILAR

Allah'ın seçkin topluluğuyuz dediler milyonlarca Amerikalı yerliyi katlettiler. Allah'ın yeryüzündeki temsilcileriyiz dediler Amerika kıtasını talan ettiler. Geniş topraklar üzerinde bedava çalışacak kölelere gereksinim var dediler Afrika kıtasından milyonlarca insanı sardin istifleyerek Amerika’ya taşıdılar. Zenci dediler, negro dediler; faşizmin, ırkçılığın alasını icra ettiler. Allah'ın mesajlarını yaymaya geldik dediler Meksika'dan Teksas’ı ve milyonlarca kilometre karelik toprakları çaldılar. Kaliforniya’da altın bulduk dediler binlerce Avrupalı haydut ve eşkıyayı Pasifik okyanusuna yığdılar. Bu kadar talan bize yetmez dediler, biz Allahın risaletini, Anglosakson “demokratik değerleri” bütün dünyaya yaymak istiyoruz dediler, Pasifik Okyanusuna çullandılar.

“ABD kendi ülkesinde savaş yaşamak istemiyorsa her on senede bir dışarıda bir savaş yaratmalı. Zira savaşlar Amerikan halkının yaşam sigortasıdır. Her on senede bir savaş olmalıdır. Ben her türlü savaşı selamlarım” diyen, 1901’de 42 yaşında ABD başkanı seçilen Theodore Roosevelt’e Nobel barış ödülü verdiler.

ABD’nin en “demokrat” başkanı Wilson ne demişti: “Dünyanın bütün pazarları ABD’ye hizmet etmeli, açık olmalıdır. Dünya pazarları, ABD’nin bankaları, sanayisi ve kültürüne tabi olmalıdır.” ABD tarihi karanlık eylemler ve politikalar tarihidir. İşgal, ölüm mangaları, mafyavari suikastlar, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, kendi gemilerini batırma, uçaklarını düşürme, ikiz kulelere saldırı, tehdit, şantaj ve askerlerini dahi öldürme çirkefliğinden bile çekinmeyen ABD’nin bu tür eylemlerine onlarca örnek vermek mümkün. Muhatap kaldığım en önemli sorudur: Peki bu ABD’de hiç iyi bir şey yok mudur? Şüphesiz ki var. En güzel çiçekler bataklıkta açar. Ama alımlı ve narin çiçeklerin varlığı bataklık gerçeğini örtmez. ABD tarihi karanlık ve zalim bir bataklıktır.

MADİSON’UN SAVAŞ TANIMI

1795 tarihinde Political Observations gazetesi, ABD’nin 4.cü Devlet Başkanı olan James Madison’a, “savaşı neden doğa ve insanı kemiren bir virüs olarak tanımladınız?” diye sorar. Madison’un yanıtı tarihi önemdedir: “Kamu özgürlüğünün en ölümcül düşmanı savaştır. Savaş özgürlüklerin düşmanı olan bütün mikropları birleştirir ve yayar. Savaş orduların üst öğesidir. Borçlar ve vergiler bunun ürünüdür. Çoğunluğu bir zümrenin istibdadı ve kontrolü altına sokar. Hiçbir ulus, özgürlüğünü sürekli bir savaş ortamında muhafaza edemez.” demişti. ABD halkı ya bu zihniyeti ve ilkesel program haline getirecek, müreffeh, hür ve onurlu dünya milletlerin parçası olacak yahut mazlumların ahı altında kalacak.

Tüm hastalıkların, savaşların ve alemi tehdit eden virüslerin kaynağı olan Tekelci kapitalist sistemi saklamak için “yabancı göçmenler” kurban seçilmektedir. Ne yazık ki, Almanya ve Batıda Nazi ve faşist partilerin iktidarını sağlayan tekelci kapitalistler çöken sistemlerinin suçlusu olarak Yahudileri, azınlıkları, aykırı düşünenleri işaret etmiş ve zombi toplum esas düşman yerine kendisini kurtarmak için kalemini, bileğini feda edenleri düşman olarak görmüştür. Bu oyun Avrupa ve ABD’de yeniden sahneye sürülmüştür. ABD Tekelci Kapitalist sistemi ve onun yaşam kaynağı olan, silahlanma, enerji, gıda, su ve stratejik deniz güzergâhlarını kontrol etme, işgal, talan ve sömürge politikaları sebebiyle dünya tüketilmekte ve çürütülmektedir. İnsan başka bir mahlûkata ve sıfata dönüştürülmektedir.

İSTEDİĞİNİZ KADAR DİKENLİ TEL ÇEKİN

Milyonlara zenginlik getirmeseniz, huzur ve istikrar sağlayamazsanız o vakit milyonlar zenginliğin peşinden gider. Ve istediğiniz güvenlik önlemlerini alın, dikenli telleri inşa edin bu akını durduramazsınız. Dünyanın ezici çoğunluğunu fakir, hüsran ve umutsuz bırakırsanız bir azınlığın saadetini hiçbir gücünüz, oyununuz, tiyatronuz, yalanınız koruyamaz. Ayrıca, haysiyetleri, bağımsızlıkları, toprakları ve canları için milyonların size karşı direnmesi, sizi kovması ve sizi cezalandırması hak olur.

Derslerle dolu olanı Allah söyler, “Bir zerre şer işlersen şer, bir zerre hayır işlersen hayır hasat edersin. Yaptığın sana geri dönecektir.” Yunus söyler; “Zulüm ile âbad (mâmur) olanın akıbeti (neticesi, sonu) berbat olur." Anadolu söyler: “Alma mazlumun ahını çıkar aheste, aheste. Mazlumların ahı dağları devirir, Şahları indirir.”

Göçmen ABD