Medeni insanın büyüleyici alfabesi
En az iki yüz yıldır, birçok konuda olduğu gibi dillerin kökeni ve yazılı tarih konusuna da yalanlar hâkim. Fasih Arapçası, Syryani, (Suriyece, Süryanice) Aramice, Sümerce, Asurca, Babilce, Akadca, Finikece, İbranice, Hintçe, Nuh Oğlu Yafes Oğlu Turk’un lisanı (Türkçe), Yunanca, Latince ve kadim medeniyet diyarı tüm coğrafyaların günümüzde devam eden alfabesidir. Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin-İsrail, Mısır, Sudan, Etiyopya, Somali, Yemen, Umman, Arabistan, Hint, İran, Afganistan, Pakistan, Irak, Anadolu, Yunan, Karadeniz Havzası, Ege Denizi Havzası, Akdeniz Havzası, İtalya, Malta, Kıbrıs, Girit, Sicilya, Korsika, İspanya, Fransa, Portekiz, Britanya, İskandinavya, Kuzey Afrika, Sahra Altı Afrika, Rusya, Kafkasya, Balkanlar, Adriyatik Denizi Havzası, Amerika Kıtası ve daha nice mekânda keşfedilen ve keşfedilmeyi bekleyen eserlerin isimleri, tarihi, kurucuları ve hangi nedenlerle inşa edildiklerini doğru anlamamızı sağlayacak olan kerametli alfabe Fasih Arapça ve onun temelini oluşturan Syryani (Suriyece, Süryanice)’dir.
Aramice, Finikece, Sümerce, Akadca ve aynı kökenden gelen kadim diller aynı gövdenin Suriyecenin akraba dilleri veya lehçeleridir. Şüphesiz ki dil sürekli genişler ve zenginleşir. Buna katkı yapan yeni kavimler olur. Doğduğu yerden başka bölgelere taşındığında farklılıklar arz edebilir. Harfler farklı telaffuz edilebilir. Telaffuz edilemeyen harflerin yerine mahalli sesler eklenebilir. Telaffuz edilemeyen sesli veya sessiz harfler yerine aynı alfabeden farklı harfler kullanabilir. Bu durumda, kelimenin veya ismin kökenine inmek gerekir. Bunu yapabilmemiz için anahtarlarımız ve şifrelerimiz Fasih Arapçada mevcuttur. Yardımcı kaynaklar olarak kadim Süryanice ve lehçelerini içeren sözlükler yeterlidir. Tarihi yalanları tedavüle sokanlar ve her şeyin kaynağı olarak ya Yunanca, ya İtalyanca ya da İbraniceyi işaret edenler hakikati iblis gibi biliyor. İblis tekelcilik, kibir, vefasızlık, sinsilik, aldatma, nankörlük ve tamahkârlık sembolüdür.
ÇIKARLARI İÇİN HAKİKATİ FEDA EDENLER
Dünyanın ve özel olarak Batı'nın habis bilim adamları var: Gerçeği bilir saklar ve çıkarına uygun suistimal eder. Hakikate yakındır, etrafında dolaşmaktadır daha çok emek harcayıp hakikati yakalayacağına korkak davranır, sürüden ayrılmadan ne sabuna ne suya dokunmadan bencil çıkarları için hakikati feda eder. Ne hakikati bilir ne hakikati arar, hazır olanı telakki (alır) eder ve ukalaca telkin (aktarır) eder. Bunlar birinci sıfattaki efendi iblisten çok daha zararlı mahlûklardır. İblisten daha iblisidir. Üçüncü kesimden bizde bolca var. Bilmeyenin bilene karşı bir savı olmaz. Bu kibir abidesi mahlûkların ancak fitnesi, iftirası ve nefreti olur. Şüphesiz ki tüm âlemde ve özellikle Batı'da haysiyetli ve bilim ahlakı için canlarını, mallarını, makamlarını ve sevdiklerini kurban etmiş ve eden bilim adamları var. Onları selamlıyoruz.
Tüm bunları örnekler sunarak, tedavülde olan yalan tarih anlatımını gözler önüne sereceğiz. Geçmiş nesillere, bize ve gelecek nesillere zerk (enjekte) edilen yalan zehri deşifre edeceğiz. İlk akıllı medeni insanın alfabesi 22 harften oluşur. Öğretilmesi ve kavranması kolay olsun diye her sese (harfe) bir resim veya rumuz verdiler. Buna da isim dediler.
RESİMLİ (YAZILI) SESLERİN İLK ŞEKLİ VE OKUNUŞU
ABCED: A. B. G. (C) D., C harfi halen Suriye ve Irak’ın bedevi topluklarında, Yemen, Mısır, Arabistan ve birçok Arap ülkesinde G olarak telaffuz edilir. Cemil, Cemel (deve) yerine Gemil ve Gemel derler. Birçok dilde C, S ve K olarak telaffuz edildi. Mesela Celtic kelimesi Seltik, California için Kaliforniya denildi. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ama bunun için özel bir yazımız olacak.
HAVAZ: H. V. Z., VAV harfi O ve W olarak ta telaffuz edilir.
HITTI: H. T. I-İ harfleri ve isimleri uzak diyar ve kavimlere taşındığında en çok tahrifata uğrayan harflerin başında H harfi gelir. Zira üç çeşit H harfi var. Habil, Hesap ve Harp’deki yumuşak H, Hamit, Hamdi ve Harami’deki boğazdan ve boğazı şişirerek telaffuz edilen Hııı. Ve Halit, Harabe ve Hortum’daki (boğazın derinliklerden gelen Haaa harfidir. Son iki harfin yerine Türkçemizde ve diğer birçok dillerde yumuşak H kullanıldı veya yazılmadan geri kalan harflerle yetinildi: Mesela Boğazdan gelen Hııı ile telaffuz edilen HİRA (Zeus’un kız kardeşi ve karısı) Süryanice ve Arapçada Hür demektir. Hurra özgür, hür manasındadır. Hııı harfini yazmayanlarda bu İra ve İyra oldu. Mesela Hotom kuru, düşmüş, dökülmüş, sararmış manasındadır. Otom oldu ve bugün kullanılan sonbahar manasındaki Autumn kelimesinin kökenidir. İkinci harf I-İ harfidir. Birçok isim ve rumuzda bunun yerine özellikle İ harfinde Y veya EE harfleri kullanıldı. Mesela Bira İngilizce Beer yazılır Bir diye telaffuz edilir.
KALAMAN: K. L. M. N. bu harflerden K farklılıklar arz etti. Türkçemizdeki Kelime, Kesim, Kebap’taki yumuşak K ile Kalem, Karpuz, Kalay ve Balık’taki Ka harfi misalidir. Diğer yabancı dillerde K, C olarak yazıldı ama K olarak telaffuz edildi.
SE’AFAS: SE. AYN. (G, Ğ VE onların familyasından boğazdan gelen AYN harfi) FA. SA (SAAD), en zor ve en karmaşık harflerin başında gelen yumuşak G'nin yumuşağı Ayn harfidir. Ali, Ömer, Osman, Alim ve daha nice kelimenin başında olması gereken AYN telaffuzu çok zor bir harftir. Bu sebeple kelimenin başında geliyorsa onun yerine A harfi kullanıldı. Kelimenin ortası ve sonunda geliyorsa ekseriyetle hiç kullanılmadı. İkinci harf SAD harfidir. Bunun için ya S ya da SA harfi kullanıldı ve harfin kelimedeki yerine göre S, SA veya AS olarak telaffuz edildi. Çok önemli tahrifatlar yaşamış harflerin arasında F önemli bir yer işgal eder. F, P, PH ve birçok kelimede B olarak kullanıldı. Philosopy (Felsefe) kelimesinde P F olarak telaffuz edildi. Faris veya Fares (Süvari demek) Paris olarak söylendi. Fars, Pars veya Pers olarak yazıldı ve P olarak, Babiro Papiro (kağıt), Barka Parka, Gypro (Kıbrıs) Cybro olarak yazıldı ve telaffuz edildi.
QARŞET: Q (KA). R. Ş. T. Türkçemizdeki Kuruş, Karış, Karşı, Karışık gibi. Diğer Yabancı dillerde KA Q veya Q KA olarak kullanıldı.
HİÇBİR SES VEYA RUMUZ TESADÜFİ DEĞİL
Daha önce açıkladığımız gibi her ses (harf) için bir isim ve rumuz verildi. Hiçbir isim veya rumuz keyfi konulmadı. Her isim ve rumuzun derin bir anlamı, tarihi önemi, makamı ve kimliği vardı:
A için ALFA denildi: Boğa, Bereket, Verim, Zevce (Eş), Kayık manasındadır.
B için BETA denildi: Yuva, Ev, Yurt, Vatan demek.
G için GAMLA VE GAMA denildi: Deve manasındadır.
D için DELTA denildi: Çadır Kapısı, Kapı, Üçgen Şekli demektir.
H için HİTA (HEATA) denildi: Duvar, Sur, Çevirme manasındadır.
T için TİTA (TEATA) denildi: Yılan, Sürüngen, Kuyruk demek.
İ-I için İOD veya YED denildi: El manasındadır.
Not: Önümüzdeki yazıda Bereketli Hilal Coğrafyamızın ülkeler, şehirler, tanrıçalar, tanrılar, stadyumlar, arenalar, kalelerin isimleri ve rumuzlarını anlatacağız. İlk konumuz Bereketli Hilal Coğrafyasının yıldızı Kıbrıs olacak. Zira bu yazıyı kaleme alırken televizyonda ünlü bir sanatçımızın Kıbrıs seyahati programı vardı. Yanında tarihi eser uzmanından adanın en kıymetli bir eserini anlatıyor. Duyduklarıma inanamadım. Kıbrıs (Copper) yani bakır kökenliymiş. Anlattığı eseri Yunanlılar ve sonrasında Romalılar inşa etmiş diye hurafeler anlatıyordu. Biraz sabır.