29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Medrese yalanları üzerine (1) -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Biraz sonra okuyacağınız iletiyi yarım yüzyıldır Belçika’da oturan bir dostum gönderdi. Okuyacaksınız! Sonra, “Yazı dizisinin adı ile bu iletinin ne ilişkisi var?” diye düşüneceksiniz. Doğrusunu isterseniz, bunu henüz ben de bilmiyorum. Biraz da biz postmoderncilik yapalım. Bakarsınız, bir yerden girer yazılardan birine. İsterse girmesin! Biz iletiyi okuyalım:

***

“Geçenlerde, koyu Katolik Belçika’nın büyük TV kanallarından B2, “Eğer olsaydı’’ şeklinde tercüme edilebilecek yeni bir TV serisinin tanıtımını yaptı. Tanıtım jeneriğinin ismi: ‘Eğer Yeni Papa Köpek Olsaydı...’ İyi mi?

27 saniye süren bu tanıtım videosunu ekte gönderiyorum.

Bu tanıtımdan sonra Flaman Katolik papaz, birlikte hayli şarap tükettiğimiz bir dost bana,

“Gülme!’’ dedi... “Papa gerçekten köpek olsaydı, Roma’daki kardinaller yine onu böyle selamlarlardı. Bizler de onu iki milyar Katoliğe Papa diye satardık...’’

Siz ‘hoşgörü’ deyimini sevmiyorsunuz. Gelin de bu davranışa bir ad bulun bakalım.

Hele, videodaki köpeğin yerine bizim ‘baş’larımızdan birini koyun...

Bunu yayımlayacak TV kanalının başına neler gelir acaba?

Oysaki Belçika’da eleştiri konusu bile olmadı!!!”

***

Videodaki görüntü şöyle: Bir uçak. Merdiveni indirilmiş. Merdivenin önünde bir kırmızı halı. Halının iki yanında kardinaller. Bol tüylü bir köpek, dini bir müzik eşliğinde merdiven basamaklarından iniyor. Kardinaller alkışlıyorlar. Birkaç adım atan köpek halının üzerine oturuyor ve bacak arasını yalamaya başlıyor. Görüntü bu kadar ama hem arkadaşımın gönderdiği metnin, hem de görüntünün öyküsü çok uzun. Belki uygun bir zamanda konuya geri döneriz.

Biz şimdi işimize bakalım!

Kıyamet alametleri

Kıyamet alâmetleri iyice belli oldu: Zina ve bina çoğaldı ki alâmettir!

Öteki alâmetlere gelince. Yüzlerce alâmet var ama biz bazılarını analım:

• Mehdi gelmedi ama Deccal geldi. Yalan ve dolanlarıyla halkı ifsat ediyor. İyiyi kötü, kötüyü iyi gösteriyor.

• Dâbbet-ül-arz çıkalı on yıl oldu. Hempânın , yandaşın yaptıklarını görmezden geldiği için adamlar âbât oluyor, kendilerine özel Dâbbet-ül-arz ayarlıyor. Yandaş olmayanın alnını damgalıyor ki sütü bozuk ölmeden cehennem ateşinde yanıyor.

• Yecüc ve Mecüc geldi. Görmek isteyenler sokağa çıkıp baksın. Bunu yapamayan yanına birini alıp aynaya baksın.

• Ulema, halkın istediği yönde fetvâ verip, helâla haram, harama helâl derler, Kur’ânı ticârete âlet ederler.) [Deylemî] Ben Deylemî’nin yalancısıyım.

• Ehil olmayanlara iş verilir (Buhâri). Buhâri haklıdır. Devr-i AKP’de kabzımallar hastane müdürü, imam-hatip mezunları meteoroloji müdürü olarak atanıyor. İsviçre büyükelçiliğine, “Nasılsınız?” diyeceğine “Is this a book?” diyen bir yandaş basın ataşe olarak atanmış.

• Çalgı her yere yayılır. Zaptiye, gammaz ve gıybet çoğalır. (Beyhekî) Yoruma gerek var mı efendi ağalar? Türbanlılar bile göbek atar oldu. Gammazlar “gizli tanık” deyu kıymete bindi.

• Sadece tanıdıklara selam verilir. Yazarlar çoğalır. (Hâkim) İktidar sadece yandaşları görüyor ve sadece onlara selam veriyor. Hem yazar, hem de yazar kasa çoğaldı.

İlle de dondurma isterim!

Adem’in biri çıkmış, sokakta anasının yanında “dondurma isterim” misillu “Şeriat isterim de isterim!” deyu yerlerde tepinmekte.

Bir başkası çıkmış Cumhuriyet’in tapusunu Tahtakale’de hisse senedi gibi satmakta.

Biri çıkmış, 18 Mart günü, Çanakkale’de “Türk-Mürk, Kürt-Mürt, Laz-Maz, Arap-Marap, Boşnak-Moşnak, Taşnak-Maşnak” diye sayım yapıp şehit mezarlarını göstererek (güya) millet sandığı kavramı paramparça etmekte.

Birisi gelmiş, “Bu evi emmi oğluyla biz yaptırdık!” diyerek öteki varislere kazık atmaya çalışmakta.

Kara kaplı kitaba göre ne kadar suçlu varsa, tamamı zaptiye, subaşı, ases ve kadı olmuş.

***

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 3. Maddesi’nde “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” diye yazıyor ama siz kulak asmayın. Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmüş bir durumda: Türkler ve Kürtler; İslamcılar ve Laik Cumhuriyetçiler; Sünniler ve Aleviler... Türkler ve Kürtler de, öteki unsurlar gibi, İslamcı ve Laik Cumhuriyetçi olarak ikiye bölünmüş durumda.

Bu yedi yazılık dizide bölünmenin çürümüş eklem yerlerinden birini ele alacağız.

Medreseler

Matbuat aleminin en yandaş ceridelerinden biri olan Yeni Şafak 6, 7 ve 8 Mart 2013 günlerinde ve Konuşma Sırası Onlar’da sahifesinde, yasadışı medreseler üzerine, namlı zamane meleleriyle söyleşi yayınladı. Söyleşinin anafikri şu idi:

“Osmanlı Devleti’nde eğitim-öğretimin bel kemiği olan medreseler İslami ilimlerin yanı sıra matematik, fizik, biyoloji, astromoni gibi çağdaş bilimlerde de eğitim verirken. Cumhuriyet’in ilanın ardından Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabul edilmesiyle yer altına çekilmek zorunda kaldı.”

Medreselerin yer altına inmek zorunda kalması dışında söylenenlerin küllisi yalan!

Bu türden yalanlar Cumhuriyet düşmanlarının ağzında dolaşır da dolaşır: Harf devriminin yapılmasıyla, içinde milyonlarca kitap bulunan binlerce kütüphane (!) birkaç saat içinde yok olmuş. Oysa bütün memleketteki kitapları toplasan birkaç bini geçmez, onun da yüzde 99’u dini kitap. Memlekette okur-yazarın sayısı yüzde on bile değil. Çok aşağılarda!

Adamlar medreseleri sanki Oxford imiş, Harvard imiş, Sorbonne imiş gibi tevatür anlatmakta. Oysa düzeyleri günümüz ilkokullarının düzeyinin bile altında.

Öte yandan, “Kemalizm çöplüğe!” diye sabuklayan Zırtullah-u Kirmaniler de çıktı ki bu da kıyamet alâmetidir!

Yarın bu konuda birkaç eğlenceli örnek sunduktan sonra, medrese denen masalın tozunu silkeceğiz! (Devam edecek)