29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Medrese yalanları üzerine (6) -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Dünya işlerine karıştırıldığı zaman, başta din adamları olmak üzere insanlar dini yalana bulaştırırlar, ona yalan söyletirler. İslam dini ve onun büyüklü küçüklü bütün din adamları bu yalandan muaf değildir. Şeyhülislamlardan müftülere kadar verilen fetvalar arşivlerde tanıklık yapmak, kanıt olmak üzere durup duruyor.

Devrim yasaları falan

Yeni Şafak gazetesinin söyleşi yaptığı melelerin tamamı cumhuriyetten ve devrim yasalarından şikayetçi: Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun’dan (3 Mart 1924), Tevhid-i Tedrisat Kanunu’ndan (3 Mart 1924) şikayetçiler. Şikayetçi ne demek, tamamen karşısındalar.

Medreselerin yıllar boyunca büyük baskılar yaşadığını vurgulayan “Şeyh oğlu şeyh” Norşin Medresesi Şeyhi Nurettin Mutlu (babası da kendisinden önce şeyhmiş) konuşuyor (Yeni Şafak, 06.03.13):

“Özellikle 12 Eylül ve 28 Şubat süreçleri medreseler için çok sakıncalı geçti. Çok büyük baskılar gördü. Ancak ona rağmen irşat faaliyetlerinden vazgeçmedi. Birinci Dünya Savaşı’nda şeyhlerle beraber savaşan askerler tek parti rejiminde medreselerin karşısına dikildi. Şeyhler sürgün edildi. Sonraki dönemlerde kravatlı adam görünce kaçar hale geldik.”

Molla ayrıcalığı isteyen tipik bir gerici mantık. Osmanlı döneminde mollalar, medrese öğrencileri (suhte) askere alınmazlardı. Alınmaya başlayınca isyan çıkardılar.

Birinci Dünya Savaşı’nda şeyhler askerlerle birlikte savaşmışlar. Askerin hatırına mı savaştılar, vatan savunması angarya mı? İyi de Kurtuluş Savaşı sırasında neden onlarca isyan çıkartıp işgalcilerle işbirliği yaptılar?

Tek parti döneminde asker medreselerin karşısına dikilmiş. Neden dikildiği, yukarıda adını verdiğim iki yasanın gerekçesinde yazıyor. Medreseler, tekke ve zaviyeler 3 Mart 1924 tarihinden itibaren gayri meşru olup yasa dışına düşmüşlerdir. Cumhuriyet neden kuruluşundan 4 ay 4 gün sonra bu yasaları çıkardı? Tabakhaneye bir şey mi yetiştirecekti?

Cumhuriyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun geri kalmasının en önemli nedeni olarak medreseleri, tekke ve zaviyeleri, tarikatları görmüş ve bu nedenle kapatmış.

Şeyh Nurettin Mutlu’nun görünce kaçtıklarını söyledikleri “Kravatlı Adam” bizzat Cumhuriyettir. Yeni Şafak gazetesi Cumhuriyet’ten kaçan mürtecilere övgüler düzüyor.

Haksız mı? Dizinin ilk yazılarındaki gülünç rezalet örneklerini anımsayalım. Müslüman halkı çağının düzeyinin çooook gerilerinde bırakan bir eğitim düzeni ve düzeyi. Osmanlı toplumu sadece dıştaki Hıristiyan dünyasının gerisinde değildi, aynı zamanda Osmanlı uyruğu Hıristiyan cemaatlerin de gerisindeydi.

***

Norşin Medresesi Şeyhi Nurettin Mutlu, AKP’nin devr-i saadetinde mutluluktan uçuyor ve “Şimdi öyle mi? Devletin her kadamesinde büyük bir iyileşme mevcut. Allah’a şükür şimdi tüm kolaylıklar önümüzde” diye övgü düzüyor.

Anayasal ve yasal demokratik dönemde AKP iktidarını mahkûm ettirecek bir itiraf. Şeyh, AKP iktidarının anayasaya ve yasalara aykırı hareket ettiğini itiraf ediyor ki, sözleri cumhuriyet savcıları nezninde ihbar olmaları gerekir.

Tahsil ve terbiye durumu

Mele Ahmet Akkurt medresenin odun sobasıyla ısınan (ayıp değil mi yani?) odasında, 5 medresede İslami eğitim gören 250 öğrencinin okuduğu dersleri sayıyor: Kuran, Hadis, Siyer, Fıkıh, Kelam, Sarf, Nahif ve Mantık.

Artık çağdaş bilimler okutulmuyormuş. Peki ağalar ne zaman okutuyordu ki? İstanbul’daki en büyük medreselerde kısa bir süre matematik, fizik, biyoloji, astronomi falan okutuldu. Sonra tavsadı. İkinci Meşrutiyet’te bu bilgiler tekrar müfredat programına alındılar ama yürümedi.

Şimdi bulunabilir ama kapatılmadan önce Norşin medreselerinde kimya, fizik, geometri, yabancı dil, tarih ve coğrafya okutacak öğretmen mi vardı? Atacaksanız küçük atın bari!

Medrese mezunlarının, şeyhlerin âlimliği İslam diniyle sınırlıdır. O kadar! Kendi kendilerine “âlim” sıfatı veriyorlarsa versinler. Bu ünvanların İslami piyasada bile geçerliği yoktur.

Bu şeyhler aslında dünya cahilidir!

Bu işi meleler ve imamlar halledermişmiş

PKK’ya silah bıraktırmak için başlatılan barış sürecine değinen Şeyh Mutlu şaşırtıcı şeyler söylüyor. Yüksek sesle okuyalım:

“Allah yardımcıları olsun. Allah muvaffak etsin. Başbakan konuşunca bakıyorum, hem İslamiyet’ten, hem insaniyetten anlıyor. İnsanın insana vurması yasaklanmış. Başbakan bunu anlamış olmalı ki şimdi sorunun bitmesi için çabalıyor. Mele ve imamlar toplumsal konularda görüş belirtmekten kaçınıyor. Sorunların bu kadar büyümesinin nedenlerinden biri de budur.Toplumla ilgili, yaşayışla ilgili görüşlerimiz bilinmeli. Kürt sorunu da bunlardan biri. Örgüte silah bıraktırmak için başlatılan sürece medreseler de destek veriyor.”

***

Dünya cahillerine özgü naif bir konuşma. Her cümlesi dökülüyor. Mele ve imamlar PKK militanlarına ne diyecekler? Bir iki tane Kuran ayeti okuyacaklar, kutsal kitabın insan öldürmeyi yasakladığını söyleyecekler. Bunu duyan PKK militanları da “Yahu babo Kuran’a ayıp etmişiz!” diyecekler, silahları oldukları yere bırakıp Irak’taki kamplarına kaçacaklar.

İnsan öldürmeyi sadece Kuran değil, ondan önce inen Tevrat ve İncil de yasaklıyor. “Öldürmeyeceksin!” 10 Emir’den 6’ncısı oluyor. Hz.Musa ve Hz.İsa’yı bilemem ama eli kılıçlı Hz.Muhammed’in inancını paylaşanların bu konuda pek fazla söz hakkının olmaması gerekir.

İnsan biraz alçak gönüllü olur: Dinden başka bir şey bilmiyorsun, tarih, coğrafya, ekonomi, strateji, uluslararası ilişkiler, sanayi ve teknoloji konusunda bir çakıl taşı kadar bilgin var; ama sen PKK’ya silah bıraktırmak için nasihatçi olmak istiyorsun. Pes doğrusu! (Devam edecek)