11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Medya rezaletleri -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Yıl: 1960

Yer: Çankaya Köşkü

Konu:27 Mayıs’ta kurulan MBK üyelerinin ilk resepsiyonu.

28 Mayıs sabaha karşı, Tahkikat Komisyonu tarafından Ankara Hilton olarak anılan Ulucanlar- şimdi müze- Merkez Cezaevi’nin 10. koğuşundan 27 Mayıs’ı yapan subaylar tarafından çıkarılmışım. Bütün basın bayram ediyor, sokaklarda insanlar koşuşuyor ve “ordu, millet el ele” sesleri yükseliyor. İlan edilen MBK üyelerinin ve başkan Org. Gürsel’in bir kabul resmindeyiz. Akis adına oradayım, yanımda Atilla Bartınlıoğlu var. Üniformalı subayların arasında sağlı-sollu gazeteciler bulunmakta. O resepsiyondan bir hafta evvel -yani hapisten çıkışımdan 1 hafta sonra- MBK başkanı Org. Gürsel bir basın toplantısında yazılarımdan dolayı beni fena halde haşlamış. “Cemal Aga” ile konuşmak niyetindeyim. Atilla’yla birlikte Cemal Aga’nın yanındayız. “-Paşam, bana haksızlık ettiniz, beni üzdünüz, arkadaşlarımın yanında beni küçük düşürdünüz” diyorum. O sırada garson bir bardak sulu rakıyı Başkan’a veriyor ve Cemal Gürsel bana: “-Haklısın. Sen görevini yaptın, özür dilerim... Gelin sizinle bir resim çektirelim” diyor.

Rahmetli Hüseyin Ezer elinde makine karşısında biz... Paşa’nın sağ kolunda ben varım, sol kolunda Atilla Bartınlı. Ezer deklanşöre basmak üzere, birden kendimi Paşa’nın kolundan çekilmiş hissediyorum. Atilla’da öyle. Paşa’nın yanında biz değil 27 Mayıs’ın devirdiği iktidarın iki muteber gazetecisi var. Hami Tezkan ve Gökhan Evliyaoğlu.

Dünya ahvali budur. O zamanlar ne kadar iktidara muhalif gazeteci varsa hep aynı noktada durduk ve gerektiğinde eleştiriye devam ettik. “Demokrasi, seçim” diyor başka bir şey demiyorduk. Yaşlandık ama aç, ama işsiz kalmak pahasına ilkelerimizi savunduk.

Değişen ne var ki?

Tarih: 29 Şubat 2012

CNN Türk’te -Aydın Doğan’ın Amerikalılarla yarı yarıya ortak kanalı- bir program izliyoruz. Programın sunucusu Ahmet Hakan. Ertuğrul Özkök’ün değişime ve gelişime tabi tuttuğu sağın en hızlı TV programcısı Ahmet Hakan. Aslında Ahmet Hakan bu değişimle asıl yüreğindeki yeri bulmuş bir genç meslektaş. 28 Şubat’ın eleştirildiği programın konuklarından ilkeli gazeteci Can Ataklı’nın Ertuğrul Özkök’le ve onun başında bulunduğu gazeteyle ilgili (Hürriyet) çok konuşulacak bir iddiası var. Ataklı, Genel Yayın Müdürünün talimatı üzerine o sıralarda bakan olan Bahattin Yücel’in evine gittiğini ve ona “hakkında dosyalar vardır, eğer istifa etmezse bu dosyaları o gazete açıklayacak“ mesajını ilettiğini anlatıyor. Yücel konuşmayı kabul ediyor ama istifayı reddediyor! İşin asıl medyatik olanı ve Pierre Lazaref’in “Basın rezaletleri” ne taş çıkartacak bir başka müdahale. Bir zamanlar dostum ve patronum olan Aydın Doğan telefonla katılıyor şöyle diyor: “-Ben tartışmaya girecek değilim ama bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Can Ataklı, Hürriyet Gazetesi Turizm Bakanı istifa etsin diye haber göndermiş dedi. Ertuğrul Özkök de Zafer Mutlu da eğer böyle bir şey söylemişse şerefsizlik, ahlaksızlık yapmıştır. Eğer böyle bir şey yapılmışsa yarın hepimiz Özkök’ü idam edelim.”

Ertesi gün Ertuğrul Özkök bir yazı yazıyor ve şartlı istifasını açıklıyor. Bunlar onların işi. Ancak bir zamanlar AKP Genel Merkezini ziyaret eden ve orada “Ne akıllı çocuklar, harıl, harıl çalışıyorlar” diyen Özkök sonradan 28 Şubat kararlarını savunmuştu. Aydın Doğan da bir zamanlar yüzünü görmek istemediği Nazlı Ilıcak tarafından savunulur hale gelmiş. Ne diyelim? Ancak ben bilirim ki Özkök ve Zafer Mutlu hep kuru tahtaya basmıştır. Hep kuvvetliden yana olmuş ve bu yüzden hiç işsiz kalmamışlardır. Halleri vakitleri iyidir. Demek ki onlar hep doğruları yaparak medya ve basının bu hale gelmesini sağlamışlar! Hiç aklınızdan çıkarmayın ilk değişiklikte yine onlar aynı yerlerde olacaklar ve büyük gazetelerde yazma şansına sahip bulunacaklar.

Aydın Doğan’a gelince: Keşke o konuşmalara müdahil olmasaydı. Hala ona saygı duyanlar şimdi ne düşünürler acaba?

Ne diyelim? Aydın Bey dostum şimdilik geçmiş olsun. Bakalım 28 Şubat’ı soruşturan Başsavcı ne diyecek?