29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Menderes nasıl acımasız bir lidere dönüştü? -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Adnan Menderes’in nasıl Başbakan olduğunu yakından izledim. Adnan Bey içine kapanık bir adam izlenimi verirdi. Zamanla onun özel ayrıntı gibi kabul edilecek yanlarını öğrenmiştik. CHP’den seçilmiş, yüzünde genellikle bir tebessüm gezinen, içi iktidar olma tutkusuyla

yanıyordu. Dörtlü takrirde O’nun imzasının bulunması İttihat ve Terakki’den gelmeydi. Mustafa Kemal O’nun yeteneklerini biliyor ancak biraz daha pişmesini bekliyordu. İsmet Paşa 1945’de “Tek eksiğimiz kaldı: O da Meclis’te muhalefetin olmaması” diyerek demokratikleşme adımı attığında bu işin başına Celal Bayar’ın geçmesini yürekten

istediğini anlatırdı. İnönü’nün bir köşeden Çankaya’ya çıkmasında en büyük rakibi Celal Bey’in olduğunu biliyordu. İttihat ve Terakki’nin güçlü adamı Cavit Bey’in öğrencisi yanına Menderes - Koraltan-Köprülü gibi sivri adamları yanına alarak DP hareketini başlatmıştı.

Maliye eski Bakanı olan Cavit Bey’in öğrencisi Bayar da liberal görüşe sahipti. 1950 yılının 14 Mayısı günü zafer kazanıldı.

Gazetecilerle çok yakındı

Bundan sonrasını rahmetli Bayar 103 yaşındayken şöyle anlatmıştı:

“- Bir gün oturuyorum. Özel kalem geldi ve bana Menderes’in geldiğini söyledi. “Buyursunlar” dedim. Başbakan tayin edeceğim ciddi çalışma içindeyim. İçeri girdi. Mahçup bir ifadeyle karşımda durmakta. Kendisine oturmasını söyledim. Oturmadı ve şöyle dedi:

“- Efendim sizi bu sıralarda rahatsız etmek istemezdim. Geç kalmaktan korktum. Maruzatım şudur. Başbakan atayacaksınız. Bizim Köprülü Hoca’yı tensip etmenizi rica edecektim... Güldüm, “Adnan Bey ben Başbakanı tespit ettim bile” dedim. Şaşırmıştı. “O Başbakan siz olacaksınız Adnan Bey o zaman Hocayı siz Bakan yaparsınız” dedim. Kızarmıştı aynı o ince ve zarif tavrıyla arkasını dönmeden teşekkür etti ve gitti. “Kim derdi ki o halim selim hem bir çiftlik ağası hem de hukukçu olan bu insan sonra sert acımasız bir lider olacak. Ama oldu.

(C. Bayar-Başbakanım Menderes- KA. Bir numaralı tanık) İnönü’nün 1950-54 seçimlerine yenilgiye uğraması o Celal Bayar’a göre halim selim adamı pek güçlendirdi. İsmet Paşa’yı yenmek ne demek? Menderes’in 1946’dan 50’ye kadar en yakın dostları gazetecilerdi. Onları toplar sık, sık bir demokrat lider edasında:” Çocuklar bu memleketi sizinle beraber mamur ve mürefeh yapacağız” derdi.

Şiddet vatandaşa ulaşmaya görsün

Kore’de savaş başladı. Menderes muhalefete danışmadan NATO’ya alınmak uğruna Kore’ye Türk askeri göndermeye karar verdi. İsmet Paşa Meclis’te konuştu ve dedi ki:

“- Anlıyorum: ABD ile iyi ilişkiler kurmak istiyorsun. Ortada bir BM kararı olmadan buna izin verilemez. Amerika’yla ilk ilişkileri kuran benim. O ilişkiler hükümetten hükümete değil, halklardan halklara ilişkilerdir. Kalkıyorsun Meclis’e, muhalefet meseleyi anlatmadan Türk askerini ateşin ortasına atıyorsun.

İsmet Paşa’nın bu kadar az bir grupla kendisinin verdiği karara karışması, Menderes’i fena halde kızdırmıştı. Grubunda konuştu; “- Paşa! Paşa yaşını başını almışsın. Köşene çekil ve bu işlere karışma...”

Ön sıralardan alkışlar arasında bir hoca milletvekili bağırıyordu: “Bu Bunak adamın derisini yüzmeli içine saman doldurmalı” Meclis yakışmayan bir üslup. İşte o üslup 1957 seçimlerde halkın kararlarında değişiklik yarattı. Paşa o 178 milletvekiliyle öyle bir muhalefet yaptı ki, o sakin adam gitti yerine ceberut, eleştiriye tahammülsüz bir siyasetçi geldi. Sertlik DP grubuna yayıldı. Menderes kendisine çevrenin yolsuzluklara bulaştığını dosyalarla anlatan gazeteci Bedii Faik’ e şöyle demek zorunda kaldı:

“- Biliyorum Bedii Bey çalıyorlar, çalıyorlar.. Ama her birinin başına bir polis koyamam ki?”

Gene bir gün gazetecilerin piri Cihat Baban Başbakan’a istifa ederek iman tazelemesini önermiş. Menderes içinde bulunduğu durumu Baban’a şöyle özetlemiş: “- İstifa edeceğim. Edeceğim ama bana öyle teşvikler verdirdiler ki bu ihtiyar beni ipe gönderir!”

Yıllar sonra Menderes’i tanıyamaz hale gelmiştik. Şiddete doğru kaydı. Tahkikat Komisyonları kurdu gazetecileri tutukladı. Patronlarıyla yemekler yiyerek, “Şunu at, buna yazı yazdırma” talimatları verdi. İnsafla söyleyelim; Menderes bu hataları yaparken bile hukuktan adaletin mülkün temeli olduğu ilkesini hiç ihmal etmedi. Ne yargısız infazlar, ne kendi adamlarını korumak için yeni ve torba yasalar çıkarmayı hiç düşünmedi. Şiddet vatandaşa ulaşmaya görsün! Şiddet şimdiki Başbakan’ın söylediği gibi şiddetin en koyusunu yoğurdu .

İşe bakın!

“- Bu ihtiyar adam beni ipe götürür” diye kendisini şiddetle korumaya alan o zarif adamı ipten korumak için- ben tanığıyım- kapı kapı dolaştı ve gene O ihtiyar denilen adamın dediği gibi:

“O bile talihsiz Menderes’i kurtaramadı...

Bir ibret öyküsü işte böyle...