Meral Akşener Gülen’in yanında mı?
MHP’de bir türlü sular durulmuyor... Devlet Bahçeli’nin siyasi hayatı aslında sona erdi! Belki de karar kendine ait olsa çekip gidecek! Ama Bahçeli, aynı zamanda kurulu düzenin sigortası! Giderse, bina çökecek ve bir çıkar grubu da altında ezilecek... Son şansları Bahçeli’nin direnmesi! Onu cepheye sürüyorlar...
HANGİNİZ DEĞİL Kİ!Genel Başkan adaylarından birisi de Meral Akşener! Devlet Bahçeli, hiç zaman kaybetmeden namluya cephaneyi sürdü ve topu Akşener’in üzerine doğrulttu: “Sen Gülen’in müridisin!” Güzel bir sözümüz vardır: “Dinime küfreden Müslüman olsa!” Mademki Gülen’e yakın olmak siyaseten kabul görmüyor, o zaman bir iki soru sorma hakkımız doğuyor... Nasıl bir milliyetçilik (!) anlayışı ki zaman ve mekâna göre değişiyor?Türk Silahlı Kuvvetleri’ne AKP himayesinde CIA-Cemaat müşterek operasyonu yapıldığında, ayaklarınızı uzatıp viskinizi yudumluyordunuz! Hatta “Yargıtay suçlu ile suçsuzu ayırmada titiz davranmadı!” veciz sözünüz hafızalara kazındı! Vardiya Bizde’nin içi yanan kadınlarına randevu bile vermediniz!Sürecin mimarlarından birisi, “kandırıldım!” demesine rağmen, Celal Adan, zatıâliniz ve görkemli yardımcınız tarihi (!) bir açıklama yaparak “askerleri darbe yapmakla suçlamaya” devam etti! Bu davranış Cemaat’in değirmenine su taşımak değil miydi? Acaba, efsane komutan Engin Alan niçin milletvekili adayı olmadı? Sizin tarihi (!) söylemlerinizden etkilenmiş olmasın!FETÖ sizi bu kadar üzdüyse, yeni CHP ile birlikte niçin onlara göğsünüzü siper ettiniz? AKP yağmurda Cemaat ile birlikte ıslanırken, birdenbire yoldaşını denize itti! Can yeleğini önce atmak için CHP ile 4 çarpı 100 bayrak yarışına giren kimdi? Bu kara sevda size ve partinize ne kazandırdı?
AKŞENER TİPİ MİLLİYETÇİLİKAkşener, biliyorsunuz, 28 Şubat davasında yargılanan 60-70 yaşın üzerindeki Komutanları cezaevine göndermek için çırpınıp durdu... Yani, askere Batı’nın gözü ile bakıyor. Balyoz, Ergenekon davalarındaki tutumu da belli! TSK’ya düşman operasyonu yapılırken sessiz! Bu ülkeyi kim savunacak diye bir kaygısı herhâlde yok! Demek ki ülkücü gençlere güveniyor! Diyor ki, “Gülen ile bir iki defa görüştümse ne olmuş yani!” Bence de! İsteyen istediği ile görüşür! “Peki, bu ne biçim milliyetçilik!” diyorsanız, ben de “İşte MHP milliyetçiliği tam da budur!” derim... Batı merkezlerine göz kırpan Akşener’in seçildiği takdirde Kılıçdaroğlu ile kıyasıya bir rekabete gireceğini söylemek, herhalde kehanet olmaz!Koray Aydın bilinen bir isim! Garp cephesinde değişen bir şey yok! Mucize beklemeyelim... Sinan Ogan, delegeler teveccüh gösterdiği takdirde Parti’nin makûs talihini değiştirebilir mi? MHP’yi sistemin kıskacından kurtarıp, gerçek anlamda milliyetçi bir yörüngeye oturtabilir mi? MHP’deki çıkar çevrelerinin oyununu bozabilir mi? Liderlik vasıfları ve fikri derinliği bu engelleri aşmaya yeterli midir? Bunu bugünden kestiremiyoruz...Ama kabul etmeliyiz ki Sinan Ogan MHP için görünürdeki son ümittir. Köprüden önceki son çıkıştır... Ogan, ülkücü camiada çok sevilen ve sayılan Engin Alan Paşa’nın desteğini alabilirse, hem parti içinde hem de Türkiye genelinde saygınlığını artırır. Seçimi kazanamasa bile geleceğin lideri olarak, ağır fakat emin adımlarla yoluna devam eder... Ogan dışındaki adaylarda MHP’yi düzlüğe çıkarabilecek bir ışık görmüyoruz! Sinan Ogan dümene geçmediği takdirde MHP’deki iniş, ama hızlı ama yavaş devam eder!
MHP TÜRKİYE’NİN KADERİNE ORTAK OLMALIDIREmperyalizmin ülkemizi bölmek için bütün askerlerini sahaya sürdüğü bir dönemde MHP daha cesur ve kararlı adımlar atmalıdır... Türk’ün adını Anayasa’dan kazımak isteyenlerin pusuda beklediği bir dönemde ülkenin MHP’ye ihtiyacı vardır. MHP sorumluluk almaktan kaçtıkça, seçmenleri de kendisinden uzaklaşmaktadır!Ülkemize yönelik tehlike, risk ve tehditler konusunda bu partide kafaların oldukça karışık olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Bahçeli’nin demeçlerini alt alta koyduğunuzda, kesif bir sis bulutu görüşü engellemektedir...Bahçeli bir demecinde emperyalist merkezleri hedef tahtasına koymakta, başka bir söyleminde Çin’e çatmakta, sonra Rusya’yı hedefe oturtmakta, AKP’yi bir gün severken, ertesi gün dövmektedir. AB’ye bir gün bodoslamadan girmekte, diğer bir gün topluluğun erdeminden dem vurmaktadır. MHP, öncelikle soyut söylemleri bir kenara bırakarak, somut, tutarlı ve Türkiye’yi merkeze koyan bir rota çizmelidir...Çok daha olumsuz koşullarda Fransa’da Marine Le Pen’in Milliyetçi (Ulusal) Cephesi yükselişe geçmişken, ülkede bölücülüğün kol gezdiği bir ortamda, köklü bir parti olan MHP’nin kan kaybetmesi açıklanamaz...MHP, emperyalist merkezlerin kuyruğuna takılmayı ve süslü lafları bir kenara bırakarak, gerçek anlamda, sözde değil özde milliyetçi politikalar izlediğinde, bugünkü konjonktürde kısa zamanda yaralarını sarar... Bunun ilk adımı, tekneyi iskeleye bağlayan yıpranmış ve güven vermeyen halatları önce fora edip sonra denize atarak, sadece partiye değil, Türkiye’ye güven veren yepyeni bir lider ile yelkenleri şişirmektir. Gerisi kendiliğinden gelecektir...