Merkez Bankası devalüasyona izin veriyor
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu son toplantısında faizlere dokunmadı. Bu durum aslında piyasalarca bekleniyordu. Hele Fed’in faiz artırımını ertelemesinden sonra MB’nın faiz artırmasının söz konusu olmayacağı tahmin edilen bir gerçekti.MB’nın faizlere dokunmamasının birçok sebebi var.
MB FED’İ BEKLİYORPPK kararında “küresel para politikalarının normalleşme sürecinde yol haritası” çerçevesinde alınan ve alınması öngörülen önlemleri değerlendirdiğini duyurarak, Fed kararlarını takip ettiği mesajını verdi. MB’nın bir gözü Fed’de,bir kulağı küresel gelişmelerde.
SİYASİ DURUMHer vesile ile Nihat Zeybekçi MB’nın araç bağımsızlığına vurgu yaparak siyaseten işimize karışma ve faizleri indir, mesajları veriyor. Bakan, dolardaki bu yükselişi hiç de sorun görmüyor.Cumhurbaşkanı da en son konuşmasında heyecan duyduğu büyük yatırımlara başlandığını ve 1 Kasım’dan sonra yatırımlarda hızlanma olacağını belirterek düşük faiz olması gerektiğine yine dikkat çekti.MB’nın bu baskı altında ve seçim atmosferi ve siyasi belirsizlik içinde ciddi bir adım atması söz konusu olamaz.MB kesinlikle 1 Kasım’ı bekleyecektir.
FAİZ ARTIRMAMA GEREKÇELERİMB faizleri artırmama gerekçeleri olarak şu hususları duyurmuştur:1-Kredi büyüme hızları makul seyretmektedir.Makroihtiyati tedbirler alınmıştır.Sıkı para politikası duruşu devam etmektedir.2-Cari dengede iyileşmeler devam etmektedir.Dış ticaret hadlerinde olumlu gelişme vardır.Tüketici kredileri ılımlı seyretmektedir.Dış talep seyri zayıf durumunu korumaktadır.İç talep büyümeye olumlu katkı vermektedir.Bu gerekçeler ile dolardaki artış hızına baktığınızda MB aslında bazı olumlu seyir izleyen şeylerden kendini kurtaracak gerekçe yaratmıştır. Bu gerekçelerin matematiğini yaptığınızda faiz artırmamayı sağlayacak esaslı sebepler olmadığı anlaşılacaktır.
İNŞAAT SEKTÖRÜ DESTEKLENİYORAğustos ayında konut satışların artışına aldanmayın. İnşaat sektörü ciddi krizde. Konut satışlarının artmasını ve bu nedenle de devalüasyonun olması gerektiği konusunda Hükümetin bilinen yaklaşımı var.Çünkü AKP zihniyetinin hakim olduğu seçim hükümeti lüks konut satışlarının ancak devalüasyonla artacağını sanıyor. Âmâ bu gerçekleşmiyor. Yani paramızın değeri düştükçe konut satışları buna bağlı olarak artmıyor.Hükümet dolar artışı olduğundan beri devalüasyonun Türkiye’nin ihracatını artıracağını düşünüyor. İhracatçıların bayram edeceğini sanıyor. Ama ortada yanlış bir hesap var. Devalüasyonun üretim maliyetlerini artırması ve dolayısıyla inşaat maliyetlerini de yükseltmesi nedeniyle konut fiyatlarında artış sürüyor, en azından azalma olmuyor.Beklenen konut satışları da olmayınca kullanılmayan faiz silahı nedeniyle ekonomimiz başka yerlerden açık vererek kriz halini derinleştiriyor.
DEVALÜASYONDAN BEKLENEN GERÇEKLEŞMEDİYukarıda belirttiğimiz gibi ihracatın artacağı sanılıyordu. İhracatımız ilk sekiz ayda 147 milyar dolarda kaldı. Oysa hedef 173 milyar dolardı.Tüm üretilen mallarda olduğu gibi ihraç edilen mallarının üretim maliyetleri arttı. Bu nedenle ihracatçılar ya fiyat tutturamıyorlar ya da kâr sağlayamıyorlar. Kur artışı da eridi gitti.GSYH’nın dolar değeri de 822 milyar dolardan 772 milyar dolara geriledi. Hedef 850 milyar dolardı.MB’nın atmadığı her adım ülke riskimizin ve kırılganlığımızın artışına katkı sağlıyor. Tüm finansal kuruluşlar uyarı üzerine uyarı yapıyor. Kısa vadeli borçların ödeme güçlüğü ve likidite sorunu giderek kendini daha etkili biçimde hissettiriyor. Ülke 7 Haziran’dan beri her yönüyle yara bere içinde. Bu durum 1 Kasım’a kadar devam edecek. Bu durumdan nasıl çıkılacak, sorusu da insanda afakanlar yaratıyor.