Merkez Bankası'nın bağımsızlığı
Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusu sürekli gündeme geliyor. İktidar ve muhalefet Merkez Bankası'nın bağımsızlığını ilke olarak kabul ediyorlar. Merkez Bankası'nın bağımsızlığına açıktan karşı olan siyasi parti ise sadece Vatan Partisi. Geçen akşam TV100’de yapılan tartışma programında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile sosyal demokrat çevreleri temsil eden 2 konuşmacı arasında yine Merkez Bankası'nın bağımsız olup olmaması konusu tartışıldı.
Öncelikle bağımsızlık konusunu, kim Merkez Bankası'nın bağımsız olup olmaması konusunda neyi kastediyor onu açıklığa kavuşturmak gerek.
1- Merkez Bankası'nın bağımsız olması gerektiğini savunanlar; Tüm dünya merkez bankalarının siyasi iktidarların müdahalesinden uzak şekilde karar vermeleri gerektiğini söylüyorlar. Nedenini de, siyasi iktidarların esas olarak partilerinin siyasi hedefleri doğrultusunda karar verme eğiliminde oldukları, dolayısı ile bilimsel olarak alınması gereken kararlara müdahale ederek merkez bankalarının asli görevi olan fiyat istikrarına zarar verebileceklerini öne sürmektedirler. Ayrıca neoliberalizmin genel kabul gören kuralları gereği piyasalara, özellikle devlet tarafından müdahale edilmemelidir. Piyasa fiyatları kendi dengeleri içinde oluşmalıdır.
2- Merkez Bankası'nın bağımsızlığına karşı çıkanlar ise; merkez bankalarının siyasi iktidarın ve devletin ekonomik hedeflerine ulaşmak için devlette bulunan diğer ekonomi kurumları ile uyumlu çalışması gerektiğini öne sürmektedirler. Bu uyumlu çalışma, siyasi iktidarın diğer tüm devlet kurumlarında olduğu gibi merkez bankasının da karar verme sürecinde siyasi iktidarında müdahale ve inisiyatif kullanmasını gerektirmektedir. Doğaldır ki verilen kararların uygulanma biçimi, teknikleri merkez bankası ekonomistlerinin aldıkları kararlar çerçevesinde yapılacaktır. Uygulamada bağımsızlık, o konuda uzman olan kişilerin karar vermesi kapsamındadır. Ancak ana politikalar; diğer kamu ekonomi kurumları ve siyasi iktidarın müdahalelerine açık olmak zorundadır. Sonuçta siyasi iktidar, iktidara gelirken topluma sözünü verdiği ekonomik hedeflere ulaşmada ekonomi bürokrasisini ve kurumlarını kullanarak ulaşacaktır.
***
Merkez bankaları hangi gereksinimlere cevap vermek için kuruldular. Asli görevleri nedir? Merkez Bankamız görevini “temel olarak para ve kur politikalarını düzenlemek ve banknot dolaşımını sağlamaktan sorumludur” şeklinde tanımlamıştır. Bence de bu tanım doğrudur. Dünyada tüm merkez bankaları da temelde devletin para politikalarını yürütmek için kurulurlar. Bazı ülkelerde merkez bankaları bankacılık sistemini denetleme konusunda da görev alır.
Tarihimizde ilk merkez bankası hükmünde banka 1863 yılında İngiliz-Fransız ortaklığı olarak kurulmuş, merkezi Londra’da olan Osmanlı Bankası olmuştur. Bu bankanın amacı, Osmanlı’nın 1854 yılı Kırım Savaşından itibaren yurt dışından aldığı borçları geri ödeme konusunda bir muhataba, aracıya ihtiyaç duyması nedeni ile olmuştur.
***
Özellikle II. Meşrutiyet döneminde merkez bankası hükmündeki Osmanlı Bankası'nın yabancı sermayenin elinde olması eleştirilmiştir. Daha sonra kurulacak İş Bankası'nın da temelini oluşturacak bir banka 1917 yılında, Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası kurulmuştur.
Osmanlı parasını basma yetkisi olan Osmanlı Bankası 1. Dünya Savaşı sırasında nakde ihtiyacı olan devletin, Osmanlı Bankası'ndan nakit para talep etmesine karşılık, Osmanlı Bankası sahiplerinin 1. Dünya Savaşında düşman kampta olması nedeni ile Osmanlı’nın ihtiyacı olan nakdi devlete teslim etmeye ret cevabı vermiştir. Osmanlı Bankası'nın bu kararı üzerine maliye nezaretine o dönem bakmakta olan Talat Paşa Osmanlı Bankası'nın yabancı yöneticilerine görevden el çektirerek, banka yönetimine Osmanlı vatandaşlarının gelmesini sağlamıştır. Sadece bu olay dahi merkez bankasının bağımsızlığı konusunda nasıl karar verilmesinin gerçekçi olduğunu göstermesi bakımından öğreticidir.
***
Merkez Bankası, merkez bankalarının bağımsızlığı konusunda yazdığı kitapçıkta amaç ve araç bağımsızlığından söz etmiştir. Merkez Bankası'nın amaç bakımından bağımsız olmadığını belirterek, Merkez Bankası'nın amacının yasa ile belirlendiğini açıklamıştır. Yasa ile belirlenen amaç ise “fiyat istikrarının sağlanması” şeklinde açıklanmış. Amaç bakımından bağımsız olmayan Merkez Bankası'nın, amaca ulaşmada araç bağımsızlığına sahip olduğu belirtilmiştir.
Bizde, Merkez Bankası'nın bağımsızlık söyleminin başlamasının tarihçesi 2000’li yılların başına denk gelmektedir. Rahmetli Ecevit’in istemediği halde hükümete almak zorunda kaldığı, ekonomiden sorumlu bakan iken, yaklaşık bir hafta 10 gün kadar başbakanın bile ulaşamadığı “sır” bakan Kemal Derviş, Dünya Bankası'ndan IMF tarafından görevlendirilip geldiğinde, çantasından Kemal Derviş yasaları olarak da bilinen 15 adet yasa çıkarmıştır. Bu yasalardan bir tanesi, Merkez Bankası'nın tekrar düzenlenmesi yasası idi. İşte bu yasa çerçevesinde artık Merkez Bankası siyasi iktidarların kontrolünde olmadan, yasal hedefi olan fiyat istikrarını koruyacaktı. Bu istikrar korunurken aldığı tedbirlere hiç kimse müdahale edemeyecekti.
***
2000’li yılların başında tüm batı Asya’da ABD silahlı olarak Irak’ta Saddam iktidarını devirmek için zemin hazırlamakta idi. Bu çerçevede Türkiye’de de BOP eşbaşkanlığı olarak tanımlanan bir iktidar ABD tarafından hazırlanıyordu. 2001 ve 2002 yılı başlarında yaşanan ekonomik kriz sonrası Başbakan rahmetli Ecevit hükümetine “kurtarıcı” olarak Kemal Derviş gönderilmişti. Kemal Derviş’in görevi, siyasi olarak tam teslim alınacak Türkiye’nin ekonomik olarak da elini kolunu bağlayacak yasaların, düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktı. 2002 yılı Kasım ayında yapılan erken seçim sonucunda Ecevit hükümeti yıkılmış. O hükümet yerine AK Parti iktidarı getirilmişti. Kemal Derviş politikalarını uygulayan Ali Babacan, Kemal Derviş’ten övgü dolu sözler alıyordu. Dönemin gazetelerinde, “Ekonomiden sorumlu eski devlet bakanı Kemal Derviş, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yönetimindeki ekonomi kadrosunun para politikasında kurumların özerkliğini koruyan tavrı sayesinde 2002-2007 arasının Türkiye'nin altın çağı olduğunu söyledi” bu tür haberler yer alıyordu.
FİYAT İSTİKRARI İLE KASTEDİLEN NEDİR?
Merkez Bankası'nın ana görevi olan fiyat istikrarı nedir? Merkez Bankası'na olağanüstü dokunulmazlık koşulları neden sağlanması gerekir. Kastedilen fiyat istikrarı, acaba halkın temel gıda gereksinimi arasında olan ekmek, peynir, sebze, meyve midir? Yoksa sanayi üretiminin temel hammadde girdileri olan demir-çelik, bakır, doğalgaz, petrol vs. midir? Hayır, tabi ki fiyat istikrarından kastedilen dolar fiyatının, yani dolar kurunun istikrarıdır. Elbet sorsanız “zaten kur değil mi bu, saydıklarınızın fiyatlarını belirleyen şey, enflasyon ile birlikte tüm mal ve hizmet türlerinin fiyatları belirlenmiyor mu?” diye yanıt alırsınız. Bir anlamda doğrudur. Ancak temelde kastedilen fiyat istikrarı başka bir şeydir.
***
Bilindiği gibi Türkiye yıllardan bu yana cari açık vermektedir. Döviz ihtiyacımızın karşılanması için ihracat 1980’li yıllardan bu yana neredeyse sorgusuz bir şekilde ve her türlü vergiden muaf bir şekilde desteklenmekte. Ama ne oluyorsa dövize olan ihtiyaç bir türlü bitmemektedir. Eximbank gibi bir banka kurulmuş, elindeki milyarlarca dolar kaynağı ihracatçıya son derece ucuz şekilde kullandırmaktadır. Ama yine de açık kapanamamaktadır. Tabi bu açığı kapatmak için ya vadeli borç bulacaksınız yada YABANCI SERMAYE olarak adlandırılan, aslında SICAK PARACILAR ya da başka bir adla ULUSLARARASI TEFECİLERİ Türkiye’ye çağırıp onların dövizlerini Türkiye’de yatırım olarak tutmalarını isteyeceksiniz. Tefeciler Türkiye gibi siyasi ve ekonomik riski yüksek bir ülkeye gelmek için sizden yüksek getiri bekleyecekler. Çünkü kendi ülkelerinde faizler “yüzde 0” ya da bir kısım yerlerde “- eksi” faiz şeklindedir. Ama olsun, eğer size geliyorlarsa bir farkı olmak zorundadır. Yani paralarını oralarda çok ufak karlarla tutabilmektedirler. Bizim de döviz açığımız var. 450 milyar dolar dış borcumuz var. Her yıl yaklaşık 160 milyar dolar kısa vadeli borç ödüyoruz. Borçları çeviriyoruz, ama her yıl ilave 30-50 milyar dolar arası cari açık veriyoruz.
Cari açık nedir? (İhracat+turizm geliri+diğer döviz girdileri) – (ithalat+hizmet giderleri+diğer döviz çıkışları) = Cari denge. Bu cari denge de yıllardan bu yana sihirli bir şekilde “+”’ya geçememektedir. Bu aradaki açığı uluslararası tefecilere, sıcak paracılara, onları yurdumuzda memnun ederek kapatmamız gerekmektedir. İşte memnuniyet denince, fiyat istikrarının sinir ucuna dokunuyoruz.
SICAK PARAYA PARA KAZANDIRMA YÖNTEMİ NEDİR? HANGİ FİYAT, İSTİKRARLA KORUNMALIDIR?
Buradan elde edilen kazancın adına “açık pozisyon karı” deniliyor. Önce fiyat istikrarının adını öğrenelim. Diyelim sıcak paracının elinde 1 milyon doları var. Kur 1 USD = 9.40 TL. Bunu bozdurdu. 9 milyon 400 bin TL elinde Türk lirası oluştu. Bu parayı hisse senedi alarak ya da hazine bonosu alarak yatırıyor. Sıcak paracının hedefi nedir? Kur yine 9.40 kalsın. O en yüksek faizi alsın. 9 milyon 400 bin lirasını varsayalım 1 yıl içinde 10 milyon 400 bin liraya çoğaltsın. 1 yıl sonra 10 milyon 400 bin lirayı dolara dönsün 10.400.000 / 9.40 = 1.106.383 USD olarak yine kendi ülkesine dönsün. Burada kazancı yıllık olarak yüzde 10’un biraz üstü oldu. Ama gerçekte beklentileri çok daha yüksek oranlarda kazanmaktır. İşte bunun için de bize şu hikaye yutturulmaktadır. Yabancı sermayeyi ülkede tutabilmek için enflasyonun üstünde faiz vermek gerek, yoksa senin enflasyonunun altında faiz verirsen yabancı senin verdiğin geliri beğenmez ve kaçar. Bu konuda daha fazla detaya girmek istemiyorum.
***
İşte fiyat istikrarından kastedilen budur. Enflasyonun üstünde faiz vereceksin. Eğer vermezsen tefeciler senin verdiğini beğenmez, kaçarlar, senin de kurların ve enflasyonun hiçbir zaman istikrar kazanmaz. Döviz açığını kapatmak için de kaynak bulamazsın. Ekonomik krize girersin.
İşte bu noktada merkez bankasının bağımsız olmasını talep ederler. İsterler ki, kimse merkez bankasına müdahale edip, “ne yapıyorsun, bu kadar yüksek faiz verilir mi?” demesin. Saadet zinciri kopmadan devam etsin. Halkın ekmek, peynir gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyat istikrarı sadece dillerinin ucunda. Bu sıcak para giriş çıkışlarından beslenen, nemalanan birçok insan var. Bunların düzeni bozulmasın.
Merkez bankası sıcak paracıların keyfi için, emperyalizmin merkezleri için kararlar alsın. Eğer siyasi iktidara bağlı olursa milli kararlar alabilir. Bir gün birileri çıkıp, şu cari açığı artık çözmemiz gerek diyebilir. Sıcak paracılar kene gibi yapışmış, Türkiye tüm kazancını bu kan emicilere kaptırıyor, diyebilir. Onun için Merkez Bankası Türkiye’nin milli merkezlerine uzak, ama emperyalizmin merkezlerine olabildiğince yakın olmalıdır.