25 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mesele LGBTİ meselesi değil...

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel, interseksüel...
Yan yana getirin; ilk harflerini:
LGBTİ...
Bu hareketin üyesi abiler veya ablalar ya da ablalar veya abiler önceki gün bizim gazetenin de olduğu İstiklal Caddesi’nde 13’üncü kez gösteri yürüyüşü yapmak istedi.
Ellerine gökkuşağı rengindeki bayraklarını aldılar, “onur yürüyüşü” yapmak için caddeyi doldurdular.
Ancak polis, ilk kez bu yürüyüşe izin vermedi.
Plastik mermiyle, tazyikli suyla, biber gazıyla müdahale etti.
***
Oysa iktidar partisi AKP, daha bir ay önce dağıttığı seçim broşürlerinde ne kadar özgürlükçü (!) olduğunu anlatmak için, “Ramazan’da gay yürüyüşü bile yapılıyor. Biz kimsenin yaşam tarzına karışmayız” diyordu.
Seçim bitti; özgürlük gösterisi sona erdi...
İyi de neden?
12 yıl boyunca “serbest” olan, neden birdenbire yasaklandı?
Bunun bir nedeni yok...
AKP Valisi’nin canı öyle istedi!
***
LGBTİ’den yapılan açıklamada İstanbul Valiliği’nin yürüyüşe “Ramazan” gerekçesiyle izin vermediği belirtildi...
İşte; buna, gerçekten inanmak istemiyorum!
Çünkü laik bir devlette kurallar, yasalar, yasaklar, dini emirle belirlenmez.
Örneğin valiler, “Ramazana girdik, herkes oruç tutacak. Tutmayanı gaz manyağı yaparım” diyemez.
Derse, anayasal bir suç işlemiş olurlar!
Sadece kendi başlarını yakmakla kalmazlar; bağlı oldukları hükümetteki partiyi de “Anayasanın değiştirilemez maddeleri arasında yer alan laiklik ilkesini değiştirmeye kalkışmak” suçundan yakarlar!
***
Sözüm İstanbul Valisi’ne:
Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin hangi yasasında ya da anayasanın hangi maddesinde, “Ramazanda LGBTİ yürüyüşü yapılmaz. Yapılırsa, buna yeltenen gaz manyağına çevrilir” diye bir hüküm var? Eğer LGBTİ yürüyüşünü engellerken gerçekten “ramazan”ı gerekçe gösterdiyseniz; hemen pılınızı pırtınızı toplayıp gidin!
Çünkü en büyük kentini yönetme onuruna eriştiğiniz devlet (en azından şimdilik) halifenizin şeriat devleti değil; bayramlarda anıtına bile gitme nezaketi göstermediğiniz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik, sosyal, demokratik bir hukuk devletidir.
***
Kısacası dostlar; mesele LGBTİ meselesi değil...
Mesele laiklik ve hukuk meselesi!
Bunu elbette günü geldiğinde bugünkü İstanbul Valisi de öğrenecek ama... O gün, şimdiki yetkilerinin hiçbirine sahip olmayacak!

156+59!
Abdullah Bey’in Başdanışmanı Ahmet Sever, “Abdullah Gül ile 12 Yıl” diye bir kitap yazdı; patronunu öve öve bitiremedi.
Ben de birkaç gün önce kendisine çağrıda bulundum ve “Madem Abdullah Bey hakkında her şeyi biliyorsun; o zaman onun yanıtlamadığı soruları sen yanıtla” dedim...
Huber’de yapılan masraflar için kaç lira ödendiğini...
Kanlıca ‘daki 20 milyon liralık villa irisinin nereden kazanılan parayla alındığını...
Suudi Kralı ‘nın hediyelerinin akıbetini sordum.
Her konuda malumatfüruş olan Ahmet nedense bu sorular karşısında Gül yemiş Abdullah Bey’e döndü! (Bu söz tam olarak böyle değildi galiba... :) )
***
Hadi; Ahmet...
Bu sorulara süslü yanıtlar bulmanı ve 215 günlük bu maratonu sonlandırmanı bekliyorum!

GÜNÜN SORUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteğiyle Saray’a, savaş uçağı bile taşıyabilecek büyüklükteki Chinook helikopter alınacağı öne sürüldü. 60 milyon dolarlık çift pervaneli helikopterin “VIP hizmeti” verecek hale getirileceği iddia ediliyor. Sorum; bu iddiayı dün bu yazının yazıldığı saate kadar yalanlamayan Cumhurbaşkanı’na:
Bu helikopterden bir tane de Diyanet İşleri Başkanı’na aldıracak mısınız?

SAĞLIKTAKİ BÜYÜK BAŞARI...
AKP’lilere “13 yılda ne yaptınız?” diye sorsanız; başlarlar anlatmaya:
“Duble yol yaptık, sağlık hizmetlerini iyileştirdik. Hastaların hastane kapılarında beklemelerini önledik...”
Adamlar haklı:
Duble yol yaptılar! Gerçi, yarısından fazlası iki yılda kullanılamaz hale geldi ama bu kadar kusur kadı kızında da olur...
Hastalar da artık hastane kapısında bekleşmiyorlar gerçekten...
Çünkü acil servisler bile doktor yokluğundan kapalı!
İnanmayan; başkentin göbeğindeki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Acil Servisi’ne gitsin... Kendilerini kapalı bir kapı ve kapıdaki “Tadilat nedeniyle kapalıyız” yazısı karşılayacak!
Tabii; “tadilat” mazereti, koca bir yalan!
***
Düşünün... Başkent Ankara’da, devasa bir hastanenin acil servisi bile doktor yokluğundan kapalı ama birileri bize hâlâ “sağlıktaki başarılı reform”dan söz ediyor...
***
Hadi canım siz de...

GÜNÜN İSYANI
Cumhuriyet ideolojisinin içini boşaltan zihniyet; dünkü Aydınlık’ta yayınlanan bir habere göre şimdi de “Ulus Semtini Yenileme Projesi” adı altında Ankara’daki bazı cumhuriyet dönemi binalarını yıkma kararı almış... Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Anafartalar İş Merkezi, Ulus Çarşısı ve Gümrük Müsteşarlığı binaları yıkılacakmış... İsyanım bu yıkımı kendisine iş edinen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e:
O arazileri kime vereceksin?