Mesleklerin imamlaştığı bir toplumda yaşanmaz!
“İmam hatiplerin genel bilgi açısından Osmanlı dönemindeki denklerinden daha iyi olduğu kabul edilebilir. Ama ‘RTE’izm’in ‘dindar ve kindar nesil’ yetiştirme fabrikası olarak kullanılan bu okullardan matematik, fizik, kimya, biyoloji, tıp alanlarında bilimsel buluş yapmış bir bilim adamı çıktığını duydunuz mu? Filozof, ressam, besteci, müzisyen, edebiyatçı, sporcu? Ben hatırlamıyorum! Bu okullar siyasetçi, müteahhit ve bürokrasinin yönetici sınıfını ve mülkiye-adliye-zaptiye için sadık eleman yetiştirir.
Yoksuldan, ezilmişten, mazlumdan yana olan bir ulema, hoca, imam ve kadı geleneği olmuş mu, var mı, duydunuz mu?
Benim bilgim yok!
Bu, hiçbir şey üretmeyen, asalak, Masa ve Kasa’nın sadık kulu bir sınıftır.
Osmanlı zamanında ulema, bir zümre olarak muhafazakardı ve reforma mani idi, münferit istisnalar olmakla birlikte yerleşik geleneği savunmak dışında başka hiçbir yol bilmiyorlardı ve bu yüzden yeniliğe karşıydılar.
Günümüzün ulema üreticisi İmam Hatip fabrikaları da aynı geleneği devam ettirmektedir. Mezunları, İslamcı ideolojiye nefer olmakta, İslamcı partilere ‘biat ve itaat’ gereği otomatik oy vermekte ve hizmet etmektedir.
Mesleklerin askerileştiği bir toplumda yaşamak nasıl mümkün değilse, mesleklerin imamlaştığı bir toplumda yaşamak daha da olanaksızdır.
O toplum kendi kendini zehirleyerek yok olur.
Buna engel olmak için Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun özgün haline dönmekten başka çare yok:
‘Milli Eğitim Bakanlığı, dini bilgiler konusunda yüksek uzmanlar yetiştirmek üzere üniversitede bir ilahiyat fakültesi kuracak ve ayrıca imamlık ve hatiplik gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesiyle görevli memurların yetişmesi için de ayrı okullar açılacaktır.’
Bu okullar imam hatip okullarıydı. İmam hatip okulları sadece Diyanet İşleri Başkanlığı hizmetinde imamlık ve hatiplik gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesiyle görevli eleman yetiştirecek. Mesleklerin dinselleşmesi birkaç on yıl daha sürerse Türkiye’yi kaostan hiçbir mucize kurtaramaz, ülke ‘Başyüce’nin ve AKP’nin kölesi olur.
Bu gerçeği anlamadan Türkiye için kurtuluş yok.
Okuyacağınız bu kitapta okuyacağınız yazılar imam hatip derneklerini, İslamcı basını ve AKP hükümetini çok rahatsız etmiş, hedef gösterilmeme, mahkemeye verilmeme ve ölüm tehditleri almama yol açmıştır.”
***
Yukarıdaki alıntıyı Aydınlık’ın eski yazarı Özdemir İnce’nin yeni kitabı “İmam Hatip Saltanatı ve İMAMOKRASİ” isimli kitabın önsözünden aldım.
Özdemir İnce kendi deyişle İMAMOKRASİ’nin ülkemizi esir almasını, 2000-2014’te yazdığı yazılardan yaptığı “seçme”yle gözler önüne seriyor.
Çekinmeden “Kral Çıplak” diyen bir yazarın kitabı “İMAMOKRASİ...”
Özdemir İnce’yi, günümüze ışık tutan bu yazıları için yürekten kutluyorum.
İMAM HATİP SALTANATI VE İMAMOKRASİ!
Türü: Güncel
Yazan: Özdemir İnce
Yayınlayan: Tekin Yayınevi
Baskı tarihi: 2016, Ocak
Sayfa sayısı: 204
Etiket fiyatı: 15 lira
Tahsin Yücel klasiği!
Geçen Cuma günü kaybettiğimiz Tahsin Yücel, Türk dilinin ve edebiyatının en usta kalemlerinden biriydi. Özellikle Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazandığı Peygamberin Son Beş Günü isimli romanı bana göre edebiyatımızın klasikleri arasına girmeye aday yapıtların başında geliyor.
Tahsin Yücel’in öyküleri de romanları kadar iddialı... Bunların başında da ilk baskısı 1999 yılında yapılan “Komşular” isimli kitap geliyor... Beş ayrı öyküden oluşan bu öykü kitabında, Tahsin Yücel’in “dil işçiliği”nin doruğa çıktığı dikkatlerden kaçmıyor.
Yücel’in diğer kitapları Aykırı Öyküler, Haney Yaşamalı, Bıyık Söylencesi, Vatandaş, Ben ve Öteki, Yalan, Kumru ile Kumru, Mutfak Çıkmazı, Yapısalcılık, Yazın Geni Yazın, Göstergeler, Dil Devrimi ve Sonuçları, Golyan Devrimi, Yazın ve Yaşam, Sonuncu ve Gün Ne Günü?
Büyük ustaya bir kez daha kabir huzuru, ailesine, yakınlarına ve edebiyat dünyamıza sabırlar diliyorum.
KOMŞULAR
Türü: Öykü
Yazan: Tahsin Yücel
Yayınlayan: Can Yayınları
Baskı tarihi: 2011, Nisan (7. Baskı)
Sayfa sayısı: 129
Etiket fiyatı: 10 lira