26 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Meydan okuyan 3 Manifesto!

Hüseyin Haydar

Hüseyin Haydar

Gazete Yazarı

A+ A-

Atlantik’in “üçlü çete”si ABD, Fransa, İngiltere’nin füzeleri, mazlum Suriye’yi vururken tepki Rusya’dan, Çin’den, Venezüella’dan geldi... İnsanlık düşmanı emperyalizm ile insanlığın umudu diş dişe, göğüs göğse çarpışıyor. Elbette, bu devrim denkleminde şairler, sanatçılar gelişmekte olan ülkelerin ve mazlumların tarafında toplanacak, toplanıyor. Bunun için çalışıyoruz.

21. Yüzyılın bu mücadele sürecinde 3 ayrı Manifestoyla, dünyanın vicdanına seslendik. Eylemli olarak emperyalist saldırılara meydan okuduk: 1. Rusya ile şiir bağı kurarken şairi göreve çağırdık: “Yükselen Asya’da Şairin Görevi.”, 2. Çin’den seslendik: “İpek Yolu Şiir Kuşağını Kuruyoruz!”, 3. Latin Amerika’ya kanat açtık: “Sınırsız Sanat Birliğini Kuruyoruz !”

12 Nisan günü TSB ile Venezüella Büyükelçiliği’nin düzenlediği sanat buluşmasında kamuoyuna duyurulan 3. Manifestomuzun tam metnini sunuyorum:

SINIRSIZ SANAT BİRLİĞİNİ KURUYORUZ!

Türkiye’den Venezüella’ya, Latin Amerika’ya kalbimizden taşan duygularla haykırıyoruz: Heey! Kardeşler bizi duyabiliyor musunuz? Biz sizi kuş uçuşu 10 bin kilometreden can kulağıyla duyuyoruz. Hatta sizi dünyanın öbür ucundan gönül gözüyle çok net görebiliyoruz.

Venezüella’nın şarkısını söyleyen, Latin Amerika’nın şair oğlu Otto D’Sola diyor ki, “Yeryüzünün en eski öyküsünü ördük, karıncadan en yüksekteki yıldıza kadar. / İşitmiyor musunuz? Duymuyor musunuz?” Elbette duyuyoruz Otto; duyup işittiğimiz için ve o kutsal öykünün devamını yazmak için kucaklaşma çağrısı yapıyoruz.

Biz Türk şairleri, sanatçıları, Latin Amerika’nın, Venezüella’nın zaferlerle dolu tarihini iyi biliyor ve kahraman ve kardeş milletlerimizin mücadelesine hayranlık besliyoruz. Bakın, Nazım Hikmet, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı destanlaştırdığı büyük yapıtında bize nasıl sesleniyor:

“Ateşi ve ihaneti gördük

ve yanan gözlerimizle durduk

bu dünyanın üzerinde. (...)

Ateşi ve ihaneti gördük.

Ve kanlı bankerler pazarında

Memleketi Alaman’a satanlar,

Yan gelip ölülerin üzerine yatanlar

Düştüler can kaygusuna.”

Bugün bir kez daha “Ateşle ve ihanetle” karşı karşıyayız. Ülkelerimizin yeniden içine girdiği Vatan Savaşları sürecinde yeni zaferler kazanmak için tarih hepimizi bir kez daha göreve çağırıyor. Sıra bizde, şimdi biz öncülük edeceğiz acı içinde düş gören yoksul halklarımıza.

Aramızda coğrafi sınır bulunmayan Venezüella ile sınırsız bir kardeşlikle bütünleşiyoruz. Ey Simon Bolivar’ın, Mustafa Kemal’in güneş kızları, yıldız oğulları gelin, başımız dik yan yana duralım, kavuşup omuz omuza olalım: Sanat ateşimizle yakalım gerici kötülüğü, işbirlikçi bencilliği ve emperyalist alçaklığı.

Ülkelerimizi ve yer yüzünü savaşsız sömürüsüz birer Cennet’e dönüştürelim... “Kavga çağırıyor, bir bayrak gibi,” diyor ustamız Jose Marti ve ardından geliyor sözcüklerin kanat sesleri:

“Açık gözle düş görüyorum,

Gece ve gündüz düş görüyorum,

Kâh bir okyanus var karşımda

Sonsuz ve isyancı,

Kâh sonsuz kumlar.”

Düşlerimizin ayak altına alınmasına izin vermeyeceğiz. Bunun için ülkelerimizin yakınlaşmaya, birbirini anlamaya ve birbirinin yardımına koşmaya ihtiyacı var. Gelin birlikte siyasetin başaramadığı, uluslararası devasa kurumların üstesinden gelemediği sorunları şiirimizle, resmimizle, müziğimizle çözelim.

Emperyalist dünya yerin dibine gömülüyor bugün ve gömüldüğü yerden yeni bir dünya doğuyor. Bu yeni dünyayı yükseltmek için dil, din, renk, bölge ayrımı yapmadan bütün mazlumlar ve gelişmekte olan ülkeler güç birliği yapıyoruz.

Bizim için bu birleşme özgürleşmiş Venezüella ve özgürleşmiş Türkiye demektir. Düşünü kurduğumuz büyük özgürlüğün ateşiyle Venezüella’nın soylu şairlerine, sanatçılarına sesleniyoruz: Gelin, bu yolda Venezüella-Türkiye Sınırsız Sanat Birliğini kuralım. Bu devrimci bir çağrıdır.

Bugün Suriye’de, Türkiye’de, Venezüella’da yaşanan emperyalist terördür. Bu zulmü bize, vatanımıza sahip çıktığımız için yapıyorlar. Petrolümüze, madenlerimize, ekmeğimize ve hatta onurumuza sahip çıktığımız için yapıyorlar. Bunun için dört bir yandan ekonomimize, siyasetimize, kültürümüze ve milli birliğimize saldırıyorlar.

Can çekişen “büyük şeytan ABD” dünyaya kriz, kaos, gerilim yayıyor. Gelin biz bu canavarı yere çalacak büyük insanlığın yüreğini cesaretle, umutla dolduralım. Gelin şarkılarımızı, notalarımızı, fırçalarımızı, kameralarımızı birleştirelim ve Chavez’in sözleriyle haykıralım: “Ülkemizden defolup gidin, pislik Yankeeler!” Atatürk de 1918’de İstanbul’da demir atmış İngiliz işgal kuvvetlerinin gemilerine bakıp “Geldikleri gibi giderler!” demişti. Ne oldu? Denizin dibine gönderildiler.

Peki biz ne duruyoruz! Haydi o zaman, Sınırsız Sanat Birliği’ni kuralım. ‘’Küba’ya, Venezuela’ya kadar yayılan mutluluk denizi’’ni mazlum ülkelerin kıyılarına kadar ulaştıralım... Biz kazanacağız! Zafere olan inancımızı, Otto’nun dizelerini haykırarak dünyaya duyuralım:

“Buğday kokan çocukları unutma sakın!

Tarih kokan duvarları unutma sakın!

Yaralı flüt kokan seheri unutma sakın!”