27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MHP muhalefeti siyasete yeni ivme kazandırabilir

Hakkı Keskin

Hakkı Keskin

Eski Yazar

A+ A-

Anayasanın, yasaların, tüzüklerin ve mahkeme kararlarının tanınmadığı, yani yasalara karşı suç işlenen bir süreci yaşıyor Türkiye. Bu durumun baş sorumlusu Cumhurbaşkanı ve yine yasaları çiğneyerek güdümünde bulundurduğu AKP’dir. Türkiye’yi 14 yıldır yöneten bu partide herkesin susturulması veya susmayı yeğlemesi, bir siyasi parti anlayışı ve etiğinden çok, karşılıklı çıkarların korunduğu bir örgütlenme anlayışını anımsatıyor.
Bu görünüme zaman, zaman mırıldanan Arınç, 7 Haziran 2015 seçim öncesi Ankara Büyükşehir Belediye başkanı hakkında, Ankara’yı parselleyerek sattığı gibi ağır suçlamada bulunarak, seçim sonrası bu durumu kamuoyuyla paylaşacağını açıklamıştı. Tam bir çete mantalitesiyle susturuldu. Neden, niçin, kim tarafından, hangi baskılarla ve hatta hangi çıkar hesaplarıyla sustuğunu bilemiyoruz.
Özetleyelim: Erdoğan gelecekte sorgulanmaması için, yasal dayanak sağlayacak kendine özgü bir başkanlık sisteminde ısrar etmektedir. Bağımsız yargı ve özgür medya kontrolü olmayan ve parlamento içi muhalefetinin hiç bir yaptırım gücü kalmamış böyle bir sistem, parlamenter demokrasiyi bir kenara iterek, otoriter ve hatta açık dikta rejiminin, anayasal temellerde oluşturulmasıdır. Ne var ki bunun için şu anda MHP oylarına gereksinim vardır. Eğer bu olamıyorsa MHP ve HDP’nin baraj altında kalabileceği yeni bir erken seçim hesabı yapılmaktadır. MHP kurultayına hükümet tarafından herkesin gözü önünde yargı üzerinden yapılan baskı, bağımsız olması gereken yargının nedenli siyasileştiğinin yeni ve açık kanıtıdır. Ankara valisi ve emniyet yetkililerinin, binlerce çevik kuvveti, yasal bir hakkın kullanılmasının, kolluk güçleriyle nasıl engellendiğinin de çok açık bir örneği, bir kez daha gözler önüne serilmektedir.

BAHÇELİ MEŞRUİYETİ YİTİRDİ
Örnekleriyle bilindiği gibi, seçim meydanlarında Erdoğan ve AKP`ye kükreyen Bahçeli, böylece de ciddi bir muhalefet partisi olduğu görüntüsünü vererek seçmeni aldatmayı başarmıştır. Ancak en kritik durumlarda ise, Erdoğan ve AKP`ye istenen desteği vermekte olduğunu görmekteyiz. Bahçeli’nin AKP’nin bir tutsağı konumuna geldiği izlenimi yaygın bir kanıdır. Bu politikayı yakından izleyen parti içi muhalefet, MHP’nin baraj altında kalma riskiyle kaşı karşıya geldiğini görerek, ivedi olarak olağanüstü kurultaya gidilmesini ve bu tehlikeli durumun önüne geçilmesini istemektedir.
Olağanüstü kurultay için gerekli delege sayısını ikiye katlayan muhalefetin, Siyasi partiler kanunu ve parti tüzüğünün gereği olan olağanüstü kurultaya gidilmesi için hiç bir yasal engel kalmadığı halde, Bahçeli ve ekibi, hükümetin de yoğun ve yasa dışı desteğiyle, bunu engellenmeye çalışmaktadır.
15 mayıs 2016 günü yapılacağı açıklanan kurultay için son sözü Yargıtay’ın bu tarih öncesinde vermesi beklenirken, hükümet tarafından yapıldığı söylenen müdahale sonucu, Yargıtay kararı, mayıs ayı içerisinde herhangi bir tarihe ertelendi.

MERKEZ SAĞ GEREKSİNİMİ
Tüm engellemelere karşın, MHP’deki muhalif dört genel başkan adayı, Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ve Koray Aydın son derece kararlı ve ilkeli bir tavır sergileyerek, Bahçeli yönetiminin ve hükümetin hukuksuzluğuna karşı, saygın bir duruş gösterdiler. Türkiye`de demokrasi ve hukuk bakımından utanç duyulacak bu durum, 20 bin kadar partilinin desteğiyle bir şölen havasına dönüştü.
MHP muhalefeti tarafından yürütülen bu hareketle, Türkiye`de bir merkez sağ partinin oluşum sinyalleri veriliyor. AKP iktidarının son bulabilmesi için, oyunu yüzde 25’lere çıkaracağı söylenen böyle bir siyasi parti oluşumu ve CHP’nin de benzer düzeyde alacağı seçmen desteğiyle, yeni bir hükümet kurma alternatifi doğabilecektir. Şahsen tanıdığım Sinan Oğan, Ümit Özdağ ve son aylardaki çıkışlarıyla kendini kanıtlayan Meral Akşener`in, gelecek seçimlerde gerekli oy sağlanması durumunda, Bahçeli’nin aksine, AKP`siz bir hükümet alternatifine samimi davranmaları, büyük bir olasılıktır.
Siyasette 24 saatte bile çok şeyin değişebileceği söylemi yabana atılmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine, ülke bütünlüğüne, çağdaş Demokrasiye ve Hukuk devletine bağlı, ekonomide liberal ilkleri savunan bir MHP, CHP ile birlikte, AKP çoğunluğunu sonlandırabilecek bir alternatif olabilir. Erdoğan ve AKP bunu çok iyi bildikleri için, Bahçeli`ye can simidi olarak sarılmaktadırlar. Bahçeli`de ülke ve partisinin çıkarları yerine, artık siyasi meşruiyeti kalmamış olan sandalyesine sarılmaktadır.

ZORBA YÖNETİM KALICI OLMADI
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine, demokratik laik ve sosyal hukuk devletine bağlı olanlar arasında da zaman, zaman umutsuzluk belirtilerini görmekteyiz. AKP yönetiminin ve kurucu başkanı Erdoğan’ın, özellikle son on yıldır kendilerine muhalif olanlara karşı uyguladığı çok yönlü baskılar, tedirginliğe ve bazen de umutsuzluğa yol açmaktadır. AKP’nin Gülen Cemaatiyle birlikte organize ettiği kumpaslarla, yüzlerce yurtsever gazeteci, yazar, bilim insanı, sendikacı, yüksek rütbeli subayı ve gençleri hapse attırdı. Hapis cezaları ve baskılar yurtseverleri yıldıramadı. Mücadele kararlılıkla ve inançla sürüyor. AKP elindeki büyük medya gücüyle, gerçekleri çarpıtarak halkı ve seçmeni bir süre daha aldatabilir. Ancak zafer her zaman ve er ya da geç doğruyu ve gerçekleri savunanların olmuştur ve olacaktır. Buna inanarak yurtsever uğraşımızı kararlılıkla sürdürmeliyiz!
Not: Büyük insanımız Türkan Saylan`ı minnet ve şükranla anıyorum!