Millet olmadan devlet olur mu? -(TAMAMI)
Türkiye’deki akıl almaz olayları izlerken aklıma Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ikinci adamı İsmet İnönü’nün söylediği sözler takılır. Bir CHP kurultayındaydık. Ecevit ve İsmet Paşa noktayı koymuşlardı: “Tarihi CHP bölünecekti.”
Paşa’nın güvendiği adam olarak bilinen Kamil Kırıklıoğlu kürsüye çıktı ve şöyle dedi: “Paşa, Paşa! Sen padişah mısın? Bu partide hep senin istediğin mi olacak?”
Belki de İsmet Paşa bunun kendisi için son kurultay olacağını biliyordu. Çok sert bir konuşma hazırlamıştı. O konuşmayı kürsüye taşımadı. Biliyordu ki; CHP’ye indirilecek son darbe hazırlıkları tamamlanmış ve İnönü’nün görüşleri partide artık itibar görmüyordu. Şöyle diyordu: “Bu yaptıklarınızla sadece CHP’yi değil, memleketi de bir maceraya sürüklüyorsunuz.” Sonra kendisini gözden çıkarmış eski dava arkadaşlarına döndü ve devam etti: “Bu macera başarılı olursa, macera vasfını kaybetmez. O zaman başarılı bir macera olur. Korkarım ki: Yakın bir gelecekte Ankara’nın Türkiye’nin başkenti olması da tehlikeye düşecektir.” Paşa sert adımlarla kurultayı terk etti...
Sonra torunu Gülsün Toker -şimdi Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan- Pembe Köşk’ün kapısında İnönü’nün CHP Genel Başkanlığı’ndan istifasını gazetecilere açıklıyordu. Bir süre sonra İsmet Paşa’nın kendi eliyle kurduğu partisinden de istifa ettiğini öğrendik. Bu siyasi bir hezimet miydi yoksa tarihi bir öngörü mü?
Metin Toker -damadı- bana şöyle diyordu:
“İsmet Paşa 10 yıl daha genç olsa ve 67 ili dolaşabilse bu manzara ortaya çıkmazdı.” Bu bir beklenti miydi, yoksa gerçeğin kabulü mü?
Şu sıralarda İsmet Paşa’nın kehaneti doğru çıkmak üzere. Partisi inanılmaz biçimde değişime uğramışken ve AKP’nin başı “Türk milliyetçiliğini, Kürt milliyetçiliğini ve bütün milliyetçilikleri ayaklarının altına almış bir partinin” varlığından söz ederek CHP’nin altı okundan birini kırarken, Kılıçdaroğlu bakın ne diyor:
“Yüreğin yeterse bu sözleri memleketin Rize’de de söyle bakalım ne cevap alacaksın?”
Demirel’in bir sözü vardır “Değirmen gitmiş sen şakşağını arıyorsun!”
İçinde millet olmayan devlet olur mu?
Kılıçdaroğlu bunları söylerken düşünmüyor ki; söylenen söylenmiş uluslararası arenada kendisinin de katkısıyla karar kesilmiş, Atatürk’ün kurduğu devletin bölünmesine verilen kararla yetinilmemiş, tüm milliyetçilik akımları da ayaklar altına alınmıştır. Ha Kızıltepe’de söylenmiş, ha Rize’de ne fark eder be Kılıçdaroğlu?
Hâlâ AKP Anayasası’nın değirmenine su taşımakta ve elbette Ankara’nın başkent olması bile tehlikede. CHP’nin bir bölümü bu bölücü Anayasa’nın en azından sessiz ortağı olarak Cumhuriyet ve onun ürünü parlamenter sistemin musalla taşında oluşunu seyretmekte.
Millet olmayınca Türk milliyetçiliği ayaklar altında çiğnenirken devlet olur mu? Ya aydınları Atatürk milliyetçiliğine inanmış ömür vermiş Silivri’dekiler... Hasdal’daki kahraman subaylarımız, gazetecilerimiz doğru bildikleri ilkeleri savunanlar... Onları hiç düşünen yok onların hakkını, hukuku koruyacak vatanseverler neredeler? Atatürk de demişti: “Söz konusu vatansa, gerisi ayrıntıdır.” O sözleri de unuttuk.
Peki; eğer yakında rejim değiştiğinde o devleti koruyacak ve kollayacak ordunuz da yoksa ya da operasyonlarla zindanlardaysa... İşte o zaman İsmet Paşa’nın yıllar önce söylediği sözlerin gerçekleştiğini göreceğiz.
Milletsiz ordu; ordusuz, milliyetsiz çok uluslu devlet...
Düşünebiliyor musunuz? O zaman millet kendi hukukunu korumak için tepkisini ne zaman ve nasıl koyacak? Ya da ilelebet susacak. Kendisini Sevr’in sınırları içine sıkıştıranlara demokrasi için, millet ana için haddini nasıl bildirmeyecek, bu felaketi içine nasıl sindirecek?
Buna hangi Türk yurttaşının içi sızlamaz ki!
Dikkat ediniz kum saati hızla boşalmakta.