08 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Milletsiz devlet ve kaos -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Tek evladımın yakalandığı amansız hastalık nedeniyle bir süredir sizlerle buluşamadım. Kızım Ayşegül doktorlarımızın mahir ellerinde tedavisine devam ederken, ben de bulduğum her fırsatta sizlere duyduklarımı bildiklerimi anlatmaya devam edeceğim. Hem vatanım hem de evladım büyük bir savaşım içindeyken bir kez daha anladım ki; Evlat sevgisi vatan sevgisinden ayrılamıyor. İçim hem vatanım hem biricik kızım için öylesine acıyor ki...

Ne hale geldik!

89 yıllık Cumhuriyetimizin hiçbir evresinde Türkiye’nin bu denli bir karmaşa içinde yaşadığını sanmıyorum. Eşkiya ile kahramanın, cani ile suçsuzun bir tutulduğu bir dönem yaşamadık. Peki, nasıl oldu da 10 yıllık süreç içinde hem Cumhuriyet rejimi, hem demokrasi hem devlet halkın yaşamında yapması gereken önemli görevlerden uzaklaştırılabildi. Oyunun adı belli aktörleri, işbirlikçileri belli.

Cumhuriyet 1923 yılında ilan edildi ve bir Kurucu Meclis anayasası olan 1. Meclis’in 1921 Anayasası Cumhuriyetin ilanıyla daha güçlü ve daha tutarlı bir anayasaya sahip oldu.(1924) Bugüne kadar değişe değişe zamana uydurulan 1924 Anayasası’nın en önemli kuralı “Milli egemenliğe dayanan bağımsız güçlü devlet ve güçlü orduyu” yaratmasıydı. O günden başlayarak yeniden inşa edilen Türk milletinin yarattığı devlet ve onun kuralları yeni bir süreç geçiren dünyanın saygın devletleri arasında yer almıştı.

Cumhuriyet 89. yılında; “bu hantal devlet” diyenlerin yasa tanımazlıklarının karşısında duramamış, hukuk paspas yapılarak çiğnenmiş, yargısız infazlarla insanlar tutuklanmış ve o koca devlet baba kendi evlatlarına kollarını açamamıştır. Koruyamamıştır. Şimdi bulunduğumuz nokta bir İzmihlaldir. (Çöküştür)

Devlet, “yolsuzluklara damardan gireceğiz” diyerek gelen ve gerisinde 500 milyar doları aşkın iç ve dış borç bırakan bir iktidarın elinde. Artık sokaklarda hatta mahkemelerde insanların birbirlerini vurdukları ve bir “ihkak-ı hak“ (kendi hakkını kendisi elde etme) zorunda bırakılmış bir toplum. Büyük bir kaos ortamı ve devlet buna el koyamıyor! Bu nasıl olur demeyin sakın.

Cehalet sarıp sarmaladı

Siz, “sivil anayasa yapıyoruz” diyerek Kurucu Meclis değil liderlerin atadığı bir meclise görev vererek Anayasa Hukuku’nu açıktan çiğniyor, hukuk devletinin yerine özel mahkemeler devleti kuruyorsanız ve “millet” kelimesini yüz yıllar boyu ‘Türk’ sözüyle yan yana kullanmış ön Asya’nın en çağdaş ülkesini bu hale getirmişseniz ya oturup ağlamanız ya da utançtan sokaklara çıkmamanız gerekir. Milletsiz devlet olur mu?

Ya bu devleti koruyacak, asayişi sağlayacak silahlı kuvvetlerin hangi devleti koruyacağını söyleyebiliyor musunuz?

Bir devlet adamı “cehaletin rütbesi yoktur” demişti. İşte o cehalet devleti sarıp sarmalamakla görevlendirildi ve sonunda bakın; Dışişleri Bakanı; Cumhuriyet’yerine İslami bir devlet kurmak hayali peşinde koşan Davutoğlu ne dedi:

“Ya BOP’u gerçekleştireceğiz ya bizi lime lime edecekler!” Bunları söyleyen bu milletin devletin dışişlerini düzenlesin diye seçip Meclis’e gönderdiği Bakan!

Herkes susuyor, herkes bekliyor. Neyi, niçin bekliyor, belli olmadan bekliyor! Tarihi Türk devletini zaten lime, lime etmeyi karar altına almışlar. Dünyanın global tiranları, elimize tutuşturdukları BOP fermanıyla bize ölümü gösterip hastalıklara razı edenler artık maske takmaya bile gerek duymuyorlar.

TSK, bu Cumhuriyet’in devletinin asayiş gücü olarak görevini yapmıyorsa, Anayasadan Türk ve millet kelimelerinin kaldırılması hezeyanı içinde olan iktidar ve muhalefet milletvekillerinin söylediklerine kulak vermiyorlarsa bunun bir adı olmalı. Halk arasına buna “ihanet” diyorlar.

Tarih; Hiç kuşkunuz olmasın ki; bu iktidarın elebaşlarını ve bu ordunun Atatürk’ün askeri olduğunu bellediğimiz Genelkurmayı bir padişahlık sistemine rıza gösteriyor. Siyaset bilimine göre iktidar üzerinde bir baskı grubu olarak görevini yapmıyorsa, o zaman yakın gelecekte Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi hangi yolu seçsek de bu ülkenin lime, lime edileceğini kabul ediyoruz demektir.

O zaman hodri meydan diyelim ve demokratik bir direnişi daha da hızlandıralım. Tıpkı Atatürk’ün Bursa Nutku’nda söylediği ve emrettiği gibi.