Milli Demokratik Devrim deyince akla o gelir!
1968 yılı Kasım’ında Şefik Hüsnü’nün tarihsel dergisi Aydınlık, aylık dergi olarak, Doğu Perinçek ve Vahap Erdoğdu önderliğinde yeniden yayımlandı. Derginin Mihri Belli ve Hikmet Kıvılcımlı’nın da aralarında bulunduğu geniş bir yazar kadrosu vardı. Aydınlık, Türkiye sosyalist hareketinin teorisinin oluşturulmasında ve Milli Demokratik Devrim stratejisinin belirlenmesinde önemli rol oynadı.
NEDİR MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM?
Milli Demokratik Devrim-Sosyalist Devrim tartışması yalnızca 1960’lı yılların değil fakat son yarım yüzyılın en önemli ideolojik saflaşmasıdır. Türkiye’nin Meşrutiyetlerle başlayıp Milli Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimi ile büyük bir atılım yapan, yüzyıllık demokratik devrimini işçi sınıfı önderliğinde kesin başarıya ulaştırmak ve demokratik halk iktidarını gerçekleştirmek ve durmaksızın sosyalizmin kuruluşuna geçmek. Milli Demokratik Devrim tezi özetle böyleydi.
Bu teze göre, bugünkü aşamada üretici güçlerin özgürce gelişmesini engelleyen, emekçilerin refah ve mutluluğunun karşısına dikilen güç emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileriydi. Temel slogan, “Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye” idi.
DEVRİMCİ AKIMLAR MDD’DEN ÇIKTI
Türkiye İşçi Partisi (TİP) içinde Mihri Belli’nin önderlik ettiği muhalefet Milli Demokratik Devrim tezini savunuyordu.
Sonraki dönemde, devrimci sosyalizmi savunan ve aralarında önemli ayrılıklar da olsa, sosyalizmi emekçiler içinde bir güç yapmaya çalışan bütün sol akımların milli demokratik devrimi savunan kesimden çıkması, tarihi tartışmada kimin haklı olduğunu gösteren çok önemli bir kanıttır. Sonradan Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP)’ni kuran Doğu Perinçek, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C)’ni kuran Mahir Çayan, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu (THKO) kuran Deniz Gezmiş... hepsi Mihri Belli ve MDD çevresindeydiler.
Milli Demokratik Devrim tezinin en önemli teorisyeni olan, Bilimsel Sosyalist önderlerden Mihri Belli, Türkiye’nin yaşayan en eski sosyalist liderlerinden biriydi. Bir Osmanlı yurttaşı olarak 1915’te Silivri’de dünyaya geldi ve 16 Ağustos 2011 günü 96 yaşında İstanbul’da öldü.
BİR GERİLLA KOMUTANI
Mihri Belli dendiğinde ilk akla gelen, Milli Demokratik Devrim tezidir. Mihri Belli’yi ilk kez 1969 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu (şimdiki adıyla İletişim Fakültesi) öğrencisi iken SBF’nin büyük anfisinde verdiği bir konferans sırasında görmüştüm. 51 Tevkifatı’nda, TKP Merkez Komitesi üyesi olarak Sansaryan Han’daki hücresinde aylarca her gün işkence gördüğü halde konuşmadığını, aynı tevkifatta dönek olan Aclan Sayılgan’ın kitabından okuyacaktık. Yunanistan iç savaşına bir gerilla komutanı olarak katılması ise (Kapetan Kemal) efsane gibi dilden dile dolaşacaktı.
YARATICI OLMALISIN
“Arkadaşlar, Marksizm yaratıcılıktır. Leninizm yaratıcılıktır. Ne yapmış, Marks? Bir teori yaratmış. Kapitalizmi tahlil etmiş. Ve kaçınılmaz olarak toplumun ne yöne gittiğini ve oluşan proletaryanın tarihsel işlevini ayrıntılı olarak koymuştur. Bu yaratıcılıktır. Lenin ne yapmış? Emperyalizm çağında Marksizmi tahlil etmiş, teorik çözümler ortaya koymuş ve bunların doğru olduğunu da Büyük Ekim Devrimi’nde ispat etmiştir. Marksizm yaratıcılık ise, sen de yaratıcı olmakla yükümlüsün” diyordu, Mihri Belli.
DÜZENİN ADAMLARINA TEPEDEN BAKMAK
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Mihri Belli’yi şöyle anlatıyor: “Mihri Belli, yüzyıllık ömrü boyunca dik durdu; eğilmedi; bükülmedi. Onurlu bir devrimciydi. Milletine, vatanına ve emekçi halkın davasına bağlıydı. Uğruna hayatını adadığı değerlerin üstünlüğünü çok iyi biliyordu. Düzenin adamlarına bu nedenle üstten ve gururla bakardı. Var olan sistem içinde bir yerlerde olmayı hep küçümsedi. Yıkılmaz bir dava adamı olarak aramızdan ayrıldı.
“Mihri Belli, Hikmet Kıvılcımlı ağabeyimizle birlikte bizi Reşat Fuat Baranerlere, Şefik Hüsnülere bağlayan halkaydı. Devrimci geleneği bizim kuşaklara taşıdılar. En başta ayakları Türkiye toprağına basan programı getirdiler. 1960’lı yıllarda Türkiye’nin Millî Demokratik Devrim aşamasında olduğunu kararlı olarak savundular. 1970 yılına geldiğimiz zaman Sosyalist Solun hemen hemen hepsi bu programda birleşmişti. Gelenekten kopanlar, halkla birleşemedi, kendi aralarında da birleşemediler. Çünkü birleştiren zemin, her zaman Türkiye gerçeğidir. Vatan toprağı üzerindeki devrimciliktir.”
SADIK PERİNÇEK’İN ASKERLİK ARKADAŞI
Perinçek aynı yazısında babası Sadık Perinçek ile Belli’nin askerlik arkadaşlığını da anlatıyor. Mihri Belli ile Sadık Perinçek, İkinci Dünya Savaşı koşullarında süvari yedek subay eğitimini aynı bölükte, aynı mangada yapmışlar.
Toplam 11 sene hapis, 18 sene zorunlu sürgün... Şimdi Feriköy Mezarlığı’nda, Şefik Hüsnü Değmer, Reşat Fuat Baraner ve Şevki Akşit’in yanlarında... Mihri Belli’yi özlemle, saygıyla anıyoruz.