Milli futbolcularımızla gurur duyuyoruz
SEVGİLİ okurlarım, UEFA Uluslar C Ligi 1'inci Grup maçlarının ilk ikisini rahat ve açık farkla kazandık.
Üçüncü maçımızda Lüksemburg karşısında millilerimizin yorgun olduğunu gözlemlememize rağmen karşılaşmayı 2-0 kazanarak liderlik koltuğunda kalmayı başardık. Mutluyuz ve millilerimizle gurur duyuyoruz...
BAŞARILI GRAFİK 14 HAZİRAN AKŞAMI DA DEVAM ETTİ
Bu kez sahamızda konuk ettiğimiz Litvanya'yı ise kendi seyircimizin de desteği ile rahat bir biçimde 2-0 mağlup ettik. Dört maç, dört galibiyet. Rakip kaleye attığımız 14 gol var, buna karşılık kalemizde hiç gol görmedik. Bu moralle eylül ayında tekrar Lüksemburg ve Faroe Adaları maçlarına hazırlanacağız. Ne mutlu bize.
Başarının hemen ardından gelen coşku, sevinç ve gururu bir arada yaşamak anlatması zor ama bir o kadar da güzel ve keyifli bir duygu sayın okurlarım. “Acaba çok mu erken kutluyorum?” diye düşünüyorum ama içimden gelen bir ses hemen cevap veriyor: “Dörtte dört yaptık ve lideriz. Eylül ayında Faroe Adaları ve Lüksemburg'u da yenip bir üst lige çıkacağız.”
Karşılaşmanın son düdüğünün ardından bu düşüncelerle keyfime keyif kattım.
Benim ve siz sayın futbolseverlerin de uzun seneler sabırla beklediği milli takım başarısıyla yeniden nefeslenebilmek... Ne kadar büyük bir keyif ve coşku... Uzun bir yoldan gelen, senelerce büyük başarılardan uzak kalan milli futbolumuz; “Biz de Türk gençleriyiz!” diyerek yurt dışından A Milli Takımımıza katılan genç kardeşlerimizin de katkıları sayesinde dünya futbolunun dikkatini çekmeye başladı. Uzun bir süreçten sonra başarı susuzluğundan kurtularak önümüzdeki kapalı kapıları aralamaya da başladık sayın okurlarım.
ARTIK ÇANTADA KEKLİK DEĞİLİZ
Uzun seneler Türkiye ile yapılan milli maçlarda, bilhassa Alman takımlarının antrenörleri ve yöneticileri, “Fazla gol atmayalım, rövanş maçına çok seyirci gelsin.” anlayışında idiler. Bu düşünceler geçerli değil artık. Genç futbolcularıyla ümit veren, ilerleyen ve gelişen bir Türk Milli Takımı var artık Avrupa coğrafyasında.
BENİ KARAMSARLIĞA İTEN KONU...
Tüm bunların yanında beni karamsar düşüncelere iten konu yeni spor yasasının yeterince uygulanıp uygulanmayacağı. Kulüp futbolumuzun kadrolarını güçlendirmesi sonucu milli takımımızın önü açılacak mı? Diğer spor branşlarındaki milli takımlarımızda olduğu gibi şampiyonluklar ve madalyalar gelecek mi?
Her şeyden önemlisi, Türkiye Futbol Federasyonunun başına geçecek kişi futbol bilinci olan birisi mi olacak? Yoksa parayı veren düdüğü çalar düşüncesinde biri mi? Dokuz iş insanının yarış eder gibi başkan olma istekleri Türk futbolunun yenilenmesine katkı verecek mi?
Yurt içinde ve yurt dışında futbol oynayan ve başarılı da olan gençlerimizin değerlerini bilip kendilerini kazanmak amacı ile güzel Türkiyemizin kulüplerinde oynaması için yurt dışına gitmelerinin önüne geçilecek mi? Dış ülkelerde oynayan gençlerimiz maddi manevi tatmin edildiğinde kulüp futbolumuzun güçleneceği biliniyor mu? Teknik direktör Stefan Kuntz'un futbolcularımız ile ilgili, “Tatmin olduklarında dış ülkelere gitmezler.” sözünün arkasındayım.
Kulüp futbolundaki yabancı futbolcu karambolü ve aynı sahne, aynı senaryo ile sürüp giden para oyunları devam edemez. Biz aynı oyunlardan sıkıldık, yeter artık. Futbolumuzun başına çorap örenleri kim engelleyecek; yöneticiler, menajerler, aracıların sebep olduğu problemler nasıl çözülecek? Umarım yeni spor yasası bütün bu sorunları görerek kulüp futbolumuza başarı getirecek doğru yolu gösterecektir.
Kulüp futbolundan bahsetmişken aklıma gelen bir hikayeyi eklemezsem olmaz. Kadının biri komşusu ile bir tarla yüzünden davalık olmuş. Ancak kadın, avukatım yok deyince kadı davayı 4 hafta sonrasına ertelemiş. Kadının bulduğu avukat, “Sen mahkemede hiç konuşma, konuşmayı bana bırak. Çok sıkışırsan her seferinde 'lolo' dersin.” diye tembih etmiş.
Dava, 'lolo'larla devam etmiş. Kadın haklı çıkınca davayı kazanmış. Mahkemeden sevinçle çıkan kadın ve avukat birkaç adım gittikten sonra iş avukatın parasına gelince, kadın, avukata gerile gerile 'Lolo' demiş. Avukatın cevabı ise, “Ona lolo buna lolo bize de mi lolo?” olmuş. Bilmem anlatabildim mi? Bizde de birçok kulübümüz “lolo” ile futbolu yürütmeye çalışıyorlar. Deve kuşu gibi...
MİLLİ TAKIMIMIZ BAŞARI RAYINA OTURDU
İyi gidiyoruz. Umarım eylül ayında oynayacağımız Lüksemburg ve Faroe Adaları maçlarından gelecek galibiyetler ile de bir üst lige atlayacağız.
Kalın sağlıcakla sayın Aydınlık Gazetesi okurları...