Milliyetçi seçmenin sosyolojik ve sınıfsal yapısı (3)
Avrupa Parlamentosu (AP) seçim sonuçları çerçevesinde, Avrupa’da yükselen milliyetçi dalganın nedenlerini yazmaya devam ediyoruz. Konuyu Fransa’da yüzde 31,5 oyla birinci olan ve Avrupa ülkeleri içinde en yüksek oyu alan Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik (RN) partisi üzerinden ele alıyoruz. Bu üçüncü yazımız. İlk yazıda milliyetçiliğin, küreselleşmenin Fransa’da yarattığı ekonomik ve sosyal yıkama karşı ulusal çıkarların ve değerlerin savunulması temelinde yükseldiğini ele aldık.
İkinci yazıda RN’in ABD ve NATO’ya, aynı zamanda AB dayatmalarına karşı Fransa’nın bağımsızlığını savunan, Ukrayna savaşında Rusya dostu bir çizgi izleyen ve NATO’nun askeri kanadından ayrılmayı gündeme getiren politikalarını ele aldık. “Aşırı sağcı ve Faşist” olarak nitelenen bu partinin gerçekte milliyetçi olduğunu, esas aşırı sağcıların neoliberalizmi savunanlar ve savaş kışkırtıcılığı yapanlar olduğunu anlatmaya çalıştık.
Bu yazımızda Ulusal Birlik partisinin seçmenlerinin sosyolojik ve sınıfsal yapısını inceleyeceğiz.
Avrupa seçimlerinin 9 Haziran 2024 Pazar günü sonuçlanmasının ardından kimin hangi partiye oy verdiği konusunda, Ipsos anket enstitüsü, France Télévision, Radio France, France 24/RFI ve Public Sénat ile birlikte, 6-7 Haziran tarihleri arasında, 18 yaş ve üzeri Fransız nüfusunu temsil eden, seçmen kütüklerinde yer alan 8 bin 923 kişilik bir örneklemle anket yaptı ve sonuçlarını pazar akşamı açıkladı.
TÜM SOSYAL VE SINIFSAL KATEGORİLERDE BİRİNCİ PARTİ
Coğrafi olarak, Ulusal Birlik partisinin adayı Jordan Bardella Paris hariç tüm seçim bölgelerinde birinci olduğu gibi burjuva sınıfı hariç tüm sosyal ve sınıfsal kesimlerde en çok oy alan aday oldu. Bardella listesi 25 yaş altı seçmenler arasında da çok daha iyi bir performans sergileyerek 2019’daki yüzde 15'lik oy oranını yüzde 26'ya, aynı şekilde 2019’da yüzde 20 olan kadın oylarını yüzde 30’a yükseltti. Hemen hemen her partinin seçmeninden oy aldı.
Marine Le Pen’in partisi çalışan kesimde mavi yakalıların yüzde 54'ünün, beyaz yakalıların yüzde 40'ının ve emeklilerin yüzde 36'sının, işsizlerin yüzde 33’ünün oylarını almış. İşçi sınıfı kökenli olduğunu söyleyenlerin yüzde 38'i de Bardella’yı tercih ederken yüzde 14’ü Sosyalist Parti adayına ve yüzde 11’i de Melanchon’un adayı Manon Aubry’ye oy vermiş. En büyük artış, RN'nin açıkça öne geçtiği orta sınıfta yaşandı: Puanlar orta düzey meslekler arasında 10 puan artarak yüzde 19'dan yüzde 29'a yükseldi.
Ipsos'un anketine katılanlar ve kendilerini “öfkeli, protestocu ve memnuniyetsiz” olarak ifade edenlerin yüzde 47’si Ulusal Birlik adayına oy verirken yüzde 14’ü de Melanchon’un adayını tercih etmiş. Öte yandan, Ipsos’un anketinde test edilen tüm sosyo-demografik kategorilerde yüzde 10'un altına düşen ekolojistler en çok kaybeden taraf oldu.
Seçmen tabanını her kesimden önemli oranda genişleten ve güçlendiren RN sadece burjuva kesiminden, yani kendilerini "varlıklı ya da ayrıcalıklı bir geçmişten" geldiğini söyleyenlerden yüzde 19 oy alarak zirveye çıkamadı. Macron’un adayı Valérie Hayer ise bu kesimden yüzde 26 oy aldı.
Geçmişte geleneksel sol partilerin potansiyel seçmenleri işçiler ve memurlardı. Yani içinde işsizler ve düşük gelirli emeklilerin de bulunduğu yoksul kesimler. Bugün toplumun bu katmanlarının çoğunluğu seçimlerde oyunu Marine Le Pen’in milliyetçi partisine veriyor. İflas eden Sosyal Demokrat partinin seçmenleri artık milliyetçileri tercih ediyor. Bir zamanlar Fransız Komünist Partisi’nin kalesi olan seçim bölgelerinde Ulusal Birlik birinci parti durumunda.
MİLLİYETÇİ SEÇMENİN ÖNCELİĞİ İŞSİZLİK VE GEÇİM SORUNU
Sanıldığı gibi RN’ye oy veren seçmenlerin birinci önceliği göçmen karşıtlığı değil. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan bir ankette bu partiye oy verme önceliği şöyle sıralanıyordu: 1) İşsizlik ve geçim sorunu, 2) Güvenlik, 3) Göçmenler. Yabancı düşmanlığı ile öne çıkarılan bu partinin seçmenin de işsizlik ve güvenlik korkusu, göçmen sorununun önünde. Peki bu partinin seçmeninde yabancı düşmanı ve ırkçı kesimler yok mudur? Vardır.
Bir partiyi elbette ki savunduğu program ve pratiği belirlediği gibi ona destek veren kitlenin sosyolojik yapısı da bu belirlemede önemli bir yere sahiptir. Marine Le Pen, baba Le Pen’in geçmişte yaptığı ırkçı/faşist söylemden partiyi kurtarmak ve merkeze çekmek için önemli bir çaba harcamasına rağmen partisinin yabancılar söyleminde eski kalıntılar ne kadar törpülense de devam etmektedir.
Önümüzdeki yazımızda partinin yabancılar politikasını ele alacağız.
Devam edecek…