Milliyetçilik küreselleşmeye karşı yükselen bir değer (1)
Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yüzde 31,5 oy alarak Fransa’nın birinci partisi durumuna gelmesi üzerine Cumhurbaşkanı Macron Meclisi fes ederek erken seçim kararı aldı. 30 Haziran’da birinci turu, 7 Temmuz’da da ikinci turu yapılacak milletvekili seçimlerinin favori partisi durumuna gelen Ulusal Birlik Partisi, Avrupa’da tüm dikkatleri üzerine çekmiş durumda.
Genel olarak “aşırı sağ” olarak nitelendirilen Marine Le Pen’in partisini “faşist” olarak da değerlendirenler var. Aynı tartışma bizim televizyonlarda da yapılıyor; “Avrupa faşizme mi gidiyor?”, “Hitler, Franco” dönemi mi geliyor? “Yabancı düşmanlığı mı yükseliyor? Daha iyimser konuşanlar “aşırı sağ değil popülist demek gerekir”, “ırkçı değil göçmenlerden rahatsızlar” diyorlar.
Sadece Fransa’da değil tüm Avrupa’da yükselen “aşırı sağ” denen gerçekte milliyetçi partilerin ortaya çıkış nedenleri nedir? Programları nedir? Hangi sınıfsal kesimlerden oy alıyorlar? Gerçek aşırı sağcılar ve ırkçılar kimlerdir? Avrupa’da iktidarları yöneten ve küresel efendilerin neoliberal programlarını uygulayan, yoksulluğun ve ekonomik krizlerin sorumlusu olan, Avrupa’yı savaşın eşiğine getiren partileri nasıl değerlendireceğiz? Demokrasinin beşiği olduğu söylenen Avrupa’yı baskıcı bir polis devletine dönüştüren bu partileri nasıl tanımlayacağız? Dünyada göçlere neden olan milyonlarca masum insanın ölümüne neden olan savaşların sorumlusu bu iktidarlar çok mu masum? Avrupa’yı ABD emperyalizminin peşine takarak bugün yaşanan tüm sorunlara yol açan Brüksel baronlarını, Macron’ları, Scholz’ları hangi siyasal ve sınıfsal kategoriye koyacağız?
Bu soruları cevabını yer yer diğer Avrupa ülkelerine de değinerek Fransa özelinde cevap vermeye çalışacağız.
KRİZLER UYANIŞI GETİRDİ
Marine Le Pen’in partisinin yükselişi bugün olmadı. 2007 mali kriziyle başlayan ve 2010’lardan bu yana giderek artan ekonomik krizin tüm Avrupa’yı sarmasıyla yaşanan yoksullaşma; kendi deyimleriyle ABD ile uyumlu oluşan “Brüksel diktatörlüğüne” üye ülkelerin içişlerine yapılan müdahale ile aşınan ulusal egemenlik; 2014 yılında Kırım sorunu ile birlikte Rusya’ya uygulanan yaptırımların iki ülke arasındaki ticari ilişkileri felç etmesi ve Fransız çiftçisinin büyük mağduriyet yaşaması bir milliyetçi uyanışa yol açtı. Sarı Yelekliler Hareketi bunun somut bir ifadesiydi. 2014 ve 2019 AP seçimlerinde Marine Le Pen’in partisinin yine birinci parti olarak çıkması bu gelişmenin diğer bir kanıtı.
LE PEN NEYİ SAVUNUYOR?
“Önce Fransa” diyen bir parti Ulusal Birlik. Avrupa Birliği’nin dayatmalarına karşı Fransa’nın ulusal çıkarlarını savunuyor. Ekonomik krizin ezdiği işçinin, çiftçinin, memurun alım gücünü yükseltmeyi, başta elektrik, gaz ve akaryakıt olmak üzere temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin KDV oranlarını azaltarak fiyatları düşürmeyi taahhüt ediyor. Ücretleri en az yüzde 10 artırmayı, esnaf ve zanaatkârların vergi yükünü azaltmayı, maaş bordrosu üzerinden patronların sosyal prim oranlarını artırma gibi sosyal bir program sunuyor. Enerjide bağımsızlığı savunuyor ve nükleer enerjinin geliştirilmesine vurgu yapıyor. Bu konuları açacağız ve uluslararası saflaşmada nerede durduklarını ve Rusya, ABD ile NATO’ya karşı tutumlarını bir sonraki yazımızda ele alacağız.
Marine Le Pen babası ırkçı Jean Marie Le Pen’in mirasını devir aldı. Ondan ve kadrolarından kurtulma çabası gösterdi. Fransa’da bulunduğum 80’li 90’lı yıllarda ırkçı baba le Pen’e karşı mücadele edenlerden biriyim. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak partide yaşanan değişimleri yakından izledim. Bu değişimle birlikte Fransa’da küreselciler milliyetçiler arasındaki mücadeleyi, durumu, farkı anlatacağım.
Devam edecek…