MİT’e mektup
21 Kasım 2014 Cuma günü Hürriyet Gazetesi’nde Sayın Kılıçdaroğlu’nun “MİT’in içinde bir grubun sadece CHP için görevlendirildiğini biliyoruz. CHP içinde karışıklık çıkarmak ve daha bir sürü başka şey için yapıldı bu görevlendirme” dediği birinci sayfada üç sütuna manşet olarak yazıldı. Gazetenin sayfa 18’deki devam haberinde Sayın Başkan’ın “Sık sık AKP’nin derin devleti diyorum. MİT’in içindeki bir kanatla beraber CHP içinde operasyon yapmaya çalışıyorlar” dediği yazıldı.
Sn. MİT,
(1) Yukarıdaki sözlere göre MİT’in İçindeki CHP’yi Karıştırma Grubu, “AKP’nin derin devleti ve MİT içindeki bir kanat” ortaklığıdır. Doğru mudur?
(2) Bu Grup “CHP içinde karışıklık çıkarmak ve daha bir sürü başka şey için” görevlendirilmiştir. Doğru mudur? “Daha bir sürü başka şey” nelerdir?
Sayın Başkan şu sözleri de söylüyor: “CHP Alevilerin ve Kürtlerin partisidir algısını yerleştirmek için mücadele edecekler. Önümüzdeki günlerde bu çok yoğun olarak gündeme getirilecek, AKP’nin derin devletinin izlediği bir politika bu.” Sayın Başkan ayrıca şunu söyledi: “Bu tuzağa hiçbir CHP’linin düşmemesi lazım. Başta da kendisini “Ulusalcı” olarak tanımlayan arkadaşların düşmemesi lazım”.
(3) Sayın İlgili, siz gerçek CHP’lilerin yani ulusalcıların Alevi ve Kürt düşmanı oldukları düşüncesinde misiniz? Tuzağınızın işlemesini bu adi fikre mi bağladınız?
(4) Kürt kökenli vatandaşlarımızın oylarını asıl olarak HDP ve AKP’ye yönlendirdikleri bir veri iken, böyle bir algıyı nasıl yerleştireceksiniz? CHP’ye oy verenlerin mezhep dağılımını nereden biliyorsunuz?
(5) Yoksa hedeflediğiniz algı seçmenle değil de, parti yönetimi kademelerindeki görevlilerin mezhebi ve etnik kökeniyle mi ilgili? Partiler dünyası küçük bir dünyadır; herkes birbirini bilir; böyle şeyler algı yaratma amacına uygun araçlar değildir. Bu, devletin parasını ve zamanını israf değil midir?
Sn. MİT,
Sayın Başkan “Saray olayını gizlemek için Dersim’i gündeme getirdiler. Bu tuzağa düşmemek lazım. Çıkıp görüş beyan edersem tuzağa düşmüş olurum. Günlerce tartışılır... Ancak birinin de çıkıp CHP’nin görüşlerini anlatması lazımdı, Sezgin Bey (Tanrıkulu) anlattı” dedi.
(6) Bu gündemi Başbakan Davutoğlu “Dersim Kerbeladır” sözüyle yarattığına göre, CHP’ye kurduğunuz tuzakta Başbakan da yer almaktadır. Başbakanın gerçek konumu hangisidir? AKP Derin Devleti’yle ya da MİT içindeki o kanatla ya da CHP’yi Karıştırma Grubu ile nasıl bir örgütsel ilişki içindedir?
(7) Sayın Başkan’ı, kendisi asla tuzağa düşmeyeceğine göre, “Birinin çıkıp CHP’nin görüşlerini anlatması lazımdı” noktasında bırakarak nereye varmayı amaçladınız?
(8) CHP’nin Dersim olayına ilişkin görüşlerini anlatabilecek kişi olarak Sayın Sezgin Tanrıkulu’nun seçilmesinde etkiniz oldu mu?
(9) CHP’nin “özür dileme politikası” yönünde bir görüşü olmadığı halde, TV ekranlarından özür açıklaması alarak Parti’yi karıştırma hedefinize eriştiğinizi düşünüyor musunuz?
(10) Sayın Başkan’ın, kurduğunuz tuzakla ilgili olarak “ulusalcı vekillerimi uyarıyorum” demesine neden olup dolaylı olarak kendisinin ulusalcı olmadığını söyleterek ne yapmayı amaçladınız?
Sayın İlgililer,
Tilkinin adı çıkmış tavşan dünyayı yıkmış derler. CHP’yi karıştıran tilki midir yoksa tavşan mı zaman içinde açığa çıkar. Karıştırıcı hangisi ise fark etmez, bir ulusalcı vekil olarak tuzaklarınızda şunları dikkate almanızı belirtmek görevimin gereğidir.
(1) Cumhuriyet savunmasıyla Gerçek CHP savunmasının içiçe yürüdüğünü;
(2) CHP’yi, Cumhuriyeti kurmuş olmak nedeniyle feodal - dinci gericilikten özür dileyerek dizleri üzerine çöktürmek için giriştiğiniz tuzakların hiçbir şekilde işe yaramayacağını;
(3) Ortakları çoğaltılarak sürdürülmeye çalışılan Süreç’in, üçüncü taraf olarak ABD atamasına vardığını hepimiz görüyoruz. İşte bu noktada Yeni-Mandacı düzene CHP’yi ortak etme çabanızın farkındayız. Hem biz ulusalcı vekillerin hem de gerçek CHP’li kocaman bünyemizin buna onay vermesinin sağlanamayacağını;
(4) Partisi ne olursa olsun Alevili - Sünnili, Kürtlü - Türkmenli milyonlarca Türk vatandaşının Eşitvatandaşçı - Ortakvatancı - Yenimandacı Anayasa için seferber edilmiş olan Süreç’lere ve Özürdile - Dizçök Politikaları’na razı edilemeyeceğini; saygılarımla demeden bilgilerinize sunarım.