Montella gidene kadar

‘Koyun deyince kızan koçum deyince sevinen tuhaf bir milletiz. Sanki koç, koyunun erkeği değil de bilim adamı' demişti, Aziz Nesin. Ne kadar da güzel söylemiş. Bugünler de milli takıma teknik direktör arayışları sürerken birden bire aklıma değerli yazarımız Aziz Nesin'in söylediği geldi. Gerçekten tuhaf bir bir milletiz. Fatih Terim milli takımın başındayken Avrupa Şampiyonası'nda sıfır puan çekip, 'prim söylemiyle' suç futbolculara atıldığında Fatih Terim değerli basınımız tarafından istifaya davet ediliyordu. Şimdi aynı basın tarafından Fatih Terim milli takımın başına tekrar aday gösterildi. Olamaz mı, yanlış mı? derseniz neden olmasın istatistiklere göre ülkemizin en başarılı olan teknik direktörü olan Fatih Terim tabiki milli takımın başına geçebilir ama o zaman neden takımın başındayken istifaya davet ettiniz? diye adama sorarlar.

Kazanılan kupalar bakımından istatistik değerleri en başarılı teknik adam Fatih Terim'dir bu doğru ama kupaları kazandığı takım da sıradan bir takım değil ülkemizin güzide takımlarından Galatasaray. Gönül isterdi ki elde ettiği kupaları bir Anadolu takımında da kazansaydı. İşte o zaman hiç düşünmeden, 'tamam ülkenin en değerli teknik direktörü Fatih Terim' derdim ama bu başarılar ülkemizin sportif anlamda maddi, manevi en donanımlı takımlarından birinde olunca ben de Aziz Nesin'i anarak bu kupaları başarı olarak görüp koyun gibi sürüye katılıp kabul etmeyelim koçlarım derim.

FORMANIN AĞIRLIĞINI KALDIRACAK OYUNCU GRUBU SEÇİLMELİDİR

Milli takımda teknik direktör olarak çalışmak her antrenörün rüyasıdır. Elinde geniş bir futbolcu havuzu vardır. Bir kulüpte çalışan hocanın çektiği sıkıntıyı milli takımda çekmezsin. Ahmet olmazsa kadroya Mehmet'i davet edersin. Futbolcular kulüplerinden hazır gelirler. Sadece birkaç gün süren tatil gibi geçecek olan kampta maça hazırlanırsın. O yüzden milli takımda teknik direktör seçiminden çok daha önemli olan milli formanın ağırlığını kaldırabilecek oyuncu grubunu seçmektir. Milli takıma seni bile hoca yapsak üç aşağı beş yukarı aynı kadroyu maça davet edersin. O halde futbolcuların üzerinden sorumluluğu alıp teknik direktöre yüklemek yerine yapmamız gereken oyuncu grubunu milli maça hazırlamak olmalıdır. Bu yüzden Kuntz gitsin, Ahmet gelsin, Mehmet gelsin söyleminden ziyade Stefan Kuntz'un, 'maç röportajlarla değil sahada kazanılır' dediği gibi sahada milli takım formasının ağırlığını hissedecek oyuncular yaratmak başarının formülüdür. Yoksa Kuntz'u yollamak sadece bir süreliğine mutlu olmaktır. Antrenör öğütme mekanizması faal olduğu sürece beklenen son kaçınılmazdır.

ORKESTRAYI YÖNETEN ŞEFLER GİBİDİR

TFF, Stefan Kuntz'un görevine son verip Adana Demirspor'un geçen sezonki İtalyan teknik direktörü Vincenzo Montella'yı milli takımın başına getirdi. Acaba bunun sebebi Avrupa Şampiyonu olan Voleybol Kadın Milli Takımının başında bir İtalyan teknik adam olması olabilir mi? Yoksa dünya kadar yerli antrenör varken neden Vincenzo Montella olsun ki? Oysa başarının en büyük sebebi oyunculardır. Teknik direktörler, özellikle milli takım söz konusu olduğunda sadece orkestrayı uyumla yöneten şefler gibidir. Kadın Voleybol Milli Takımının oyuncuları her bakımdan üst düzey oyuncularken maalesef futbolcularımız beklentilerin çok altında olduğundan daha birçok teknik direktör gelip gider. Biz bu filmi çok izledik artık cazibesine kanacak yaşlar çoktan geçti.