25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mücevher gibidir bir kadının gözyaşları

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

“Mücevher gibidir, bir kadının gözyaşları. Onlar damladıkça, sizin değeriniz düşer” Ne doğru söz değil mi?

Oysa en önemli varlığımız olan kadınlarımızın bizi biz yapan varlıklar olduğunu anlayabildik mi? Hayır. Onları göz yaşına boğup mücevherlerimizi azalttık. Onların çocuk yaşta evlenmelerine razı olduk. Aşklarına bedel ödettirdik. Onları dövdük. Onlara şiddet uyguladık. Fiziksel gücümüzün onların ruhsal güçlerinden daha fazla olduğuna inandık. Gözlerinden akan damlaların aslında onların en güçlü silahı olduğunu anlamadık.

Unuttuk! Onların Fakir Baykurt’un “Irazca’nın Dirliği” romanındaki Irazca anamız olduklarını. Kuvvetli dirençli, sabırlı ve cesaretli olduklarını ve tüm kaleleri dirençleriyle yıktıklarını...

***

Anadolu kadını ırgattır, anadır, kocadır ama her şeyden öte aklı ve sezgisiyle her şeyi yönetendir. Evin dirliğini o sağlar. Sorunları o çözer. Evlatlarının vizyonunu o geliştirir. O bir ahlak ve namus abidesidir. Bu topraklara bağlılığı o kadar güçlüdür ki vicdanı ve vefası ile bu topraklarda yaşayan tüm halkları kadim kılmıştır.

***

Kadınlarımız Tanju Okan’ın ‘Kadınım’ şarkısındaki o yüce sevgilidir.

Eşyalar toplanmış seninle birlikte

Anılar saçılmış odaya her yere

Sevdiğim o koku yok artık bu evde

Sen

Kıyıda köşede gülüşün kaybolmuş

Ne olur terketme yalnızlık çok acı

Bu renksiz dünyayı sevmiştik birlikte

Sen kadınım

Hatırla o günü karşıki sokakta

Seni öptüğümü ilk defa hayatta

Kollarımda benim ilkbahar sabahım

Sen

Sönmüş bak ışıklar ev nasıl karanlık

O ılık aydınlık yuvamız soğumuş

Geceler bitmiyor ağlıyorum artık

Sen kadınım

***

Bütün gece ağlamaktan helak olup ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi güne devam eden canlıdır kadın.

Yaşlanan erkek, değişen kadındır.

Goethe’nin dediği gibi çocuklarına babanın yokluğunda babalık yapan, kadındır.

Tek göz evde beş çocuğunun da okumasını sağlayacak cesareti ve iradeyi sağlayan, kadındır.

Erkeğin sosyal bir varlık olmasını sağlayan ve görgüsünü artıran, kadındır.

Şirkette, yemekte, sokakta, işyerinde, ama her yerde bir kadın varsa oranın havası farklıdır.

Bir kadın, yönetici ise orada düzen ve temizlik vardır.

Genellikle sezgilerinde yanılmazlar. Bu yatırıma girme, bu işi alma, bu kişiyle çalışma, bu hamleyi yapma, dediklerinde hep onlar haklı çıkar.

***

Şimdi çok yalnızım

Ne olur kal benimle o kapıyı kapat

Elini ver bana

Dışarda yalnız, yalnız üşüyorum

Sen kadınım...

Ey kendini güçlü sanan erkekler! Kadınlarımıza acı çektirmeyelim. Birer mücevher olan gözyaşlarını eksiltmeyelim...Unutmayalım; onlar ağladıkça bizim değerimiz düşer...