Murat Özer çizgi ötesinde
Tutkulu ve çalışkan sinema yazarı, Sinema Yazarları Derneği’nin bir numaralı üyesi ve bir dönem başkanı, 32 yıllık dostum Murat Özer’i geçen hafta, 56 yaşındayken kaybettik. Doktorlar çok daha az süre tanımasına rağmen, beynindeki tümörle iki yıldır mücadele ediyordu ve son iki aya kadar dimdik ayaktaydı.
Sinemayla bağlantılı fantastik öyküleri dâhil, çalışma yaşamında hep yedinci sanatla ilgili işler yaptı Murat Özer. Mesleğe 1990’da 2000’e Doğru dergisinde başlamış, 1993’te günlük olarak yayımlanan Aydınlık gazetesinde yazılarını sürdürmüş, ardından pek çok gazete ve dergide kalem oynatmış, televizyon programlarında yer almıştı.
1990’lı yılların eleştirmen kuşağının en üretken isimlerinden biriydi. Müthiş bir mesleki disipline ve organizasyon yeteneğine sahipti. Belleği çok güçlüydü, bilmediği film, tanımadığı yönetmen ve oyuncu yok gibiydi. Ardından kaleme alınan her yazıda belirtildiği gibi neşeli mi neşeli, duygusal mı duygusal bir insandı. Kahkahası ortalığı çınlatırdı ve bazı filmlerde gözyaşlarına hâkim olamadığını itiraf ettiği de olurdu.
Bir sinema yazarı nasıl anılır, ölümünden sonra ne söylenir, ne yazılır… Büyük tutkusunu ifade edebilme olanağına kavuştuğu, sinema yazarlığına yeni başladığı dönemde Murat’ın en sevdiği filmlerden biri Joel Schumacher’in yönettiği 1990 yapımı Çizgi Ötesi-Flatliners idi. Film, beş tıp öğrencisinin ölümün sınırlarını zorlamasını, çizginin ötesine geçme, ölümü “tatma” deneyimlerini anlatıyordu.
Murat Özer de şimdi çizginin ötesine geçti ve geri dönmeyecek, kabullenmekte zorlandığımız gerçek bu. Ölüm olgusu, dostluğunu, kahkahasını, esprilerini unutturamayacak ve onu sevdiği filmlerle de hep anımsayacağız.
Murat Özer’in 10 yıl boyunca lokomotifliğini yaptığı haftalık internet sinema dergisi Arka Pencere, her sayısında “aşktan da üstün” duygular uyandıran bir filme yer veriyordu. Sonradan her biri 50 film içeren üç ciltlik bir kitap çalışması ortaya çıktı o sayfalardan. Sevgili dostum Murat Özer’i “aşktan da üstün” duygularla sevdiği ve her biri için mükemmel yazılar yazdığı filmlerle, onun filmleriyle anıyorum:
- Arka Pencere-Rear Window (Alfred Hitchcock, 1954)
- Caniler Avcısı-The Night Of The Hunter (Charles Laughton, 1955)
- Leopar-Il Gattopardo (Luchino Visconti, 1963)
- Çıplak-Naked (Mike Leigh, 1993)
- Unutulmayan Sevgili-Jules et Jim (François Truffaut, 1962)
- Gilda (Charles Vidor, 1946)
- İhtiyar Delikanlı-Oldboy (Park Chan-wook, 2003)
- Köpeklerin Günü-Dog Day Afternoon (Sidney Lumet, 1975)
- Altın Hazineleri-The Treasure Of The Sierra Madre (John Huston, 1948)
- Stalker (Andrei Tarkovsky, 1979)
- Yaban Çilekleri-Smultronstallet (Ingmar Bergman, 1957)
- Yaşamak-İkuru (Akira Kurosawa, 1952)
- Krala Karşı-Becket (Peter Glenville, 1964)
- Babam ve Ustam-Padre Padrone (Paolo ve Vittorio Taviani, 1977)
- Uçan Dairenin Esrarı-The Day the Earth Stood Still (Robert Wise, 1951)
- Burjuvazinin Gizli Çekiciliği-Le Charme Discret de la Bourgeoisie (Luis Bunuel, 1972)
- Yurttaş Kane-Citizen Kane (Orson Welles, 1941)
- Aşçı, Hırsız, Karısı ve Âşığı-The Cook, The Thief, His Wife and Her Lover (Peter Greenaway, 1989)
- Benim Güzel Idaho’m-My Own Private Idaho (Gus Van Sant, 1991)
- Manolya-Magnolia (Paul Thomas Anderson, 1999)
- Malta Şahini-The Maltese Falcon (John Huston, 1941)
- Öldürme Üzerine Bir Film-Krotki Film O Zabijaniu (Krzysztof Kieslowski, 1988)
- İçerdekiler-Down By Law (Jim Jarmusch, 1986)
- Orada Olmayan Adam-The Man Who Wasn’t There (Joel Coen, 2001)
- General-The General (Buster Keaton, 1926)
- Kayıp Otoban-Lost Highway (David Lynch, 1997)
- Yeraltı Peygamberi-Un Prophete (Jacques Audiard, 2009)
- Sonsuz Ölüm-Butch Cassidy and the Sundance Kid (George Roy Hill, 1969)
- Kazablanka-Casablanca (Michael Curtiz, 1942)
- Paris, Texas (Wim Wenders, 1984)
- Güneşte Bir Leke-A Raisin in the Sun (Daniel Petrie, 1961)
- Ox-Bow olayı-The Ox-Bow Incident (William Wellman, 1943)
- Susuz Yaz (Metin Erksan, 1963)