23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Müslümanlar öldürülürken

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Dünyanın her karış toprağında siyasi İslam sanıldığı gibi emperyalizmin karşıtı değil onun doğal ve sadık hizmetkârıdır. Zaman zaman koşullar nedeniyle doğru adımlar atılsa bile ilk ciddi krizde aslına rücu eder. Çünkü siyasi İslam’ı besleyen damarlar içinde dolaşan kanı emperyalizm pompalar. Siyasi İslam zaten emperyalizmin yan ürünüdür. Emperyalizmin bir ülkeyi siyasi ve ekonomik olarak sömürmesi için siyasi İslam bulunmaz bir kaftandır. Suudi Arabistan’ın CIA ve MOSSAD denetimindeki Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, zaten bilinen bir konuyu basına verdiği demeçte açık olarak ilan etti: “Vehhabiliğin yayılmasını biz değil, ABD istedi!” Şimdi ise Vehhabi düşüncesi bayatladığı için kendisine verilen yeni görev ılımlı İslam’ı pazarlamak oldu. Bakalım, aldığı emri uygulama konusunda ne kadar başarılı olacak?

EMPERYALİZMİN ÖNÜNÜ AÇANLAR

Stratejik bütün meselelerde siyasi İslam emperyalizmin önünü açacak manevralar yapar. Ülkelerin gerçek çıkar alanlarını kamuoyundan gizler. Ayrıca bu eğilimin en büyük tutkusu yeşile uzanmaktır. Yeşilden kastım doğa ya da dini motifler değil Amerikan dolarıdır. Aralarındakiler de dâhil en büyük kavga bu alanda verilir. Dünyanın her yerinde siyasal İslamcı temel oyuncuların cüzdanı şişkindir. Cüzdana giden yolu bulma konusunda çok mahirdirler. Temel politika, kutsal değerlerle yoksul kitleleri uyuşturarak emperyalizmin önündeki engelleri bir bir ortadan kaldırmaktır.

Aldıkları bütün temel ekonomik kararlarda yoksul kitleleri ateşe atar; çok uluslu şirketlerin önünü açarlar. Özelleştirmeden, kamu varlıklarının satılmasından ilahi bir zevk alırlar. Tarım, çiftçilik ve hayvancılık ile geçinenlere, genel olarak üretim yapanlara karşı bir önyargıları vardır. Onların önüne doğrudan ve dolaylı öylesine engeller koyarlar ki üretim yapanlar sonunda havlu atar. Çünkü ülkedeki üretimin baltalanması emperyalist ülkelerin ürünlerini değerli hale getirir. Katma değer sağlamayan, istihdam yaratmayan ama odağında rant olan projelerle aralarında güçlü bir bağ vardır. DNA’nın çift sarmalı gibi siyasi İslam ve rant birbirinden asla ayrılmaz! Emperyalizm bu hizmetleri nedeniyle onları özel mükâfatlarla yanı başında tutar.

HAÇLI ORDUSU İÇİN DUA İSLAM’IN NERESİNDE?

Siyasi İslam’ın özünde ve doğasında bir tutarlılık olmadığından Haçlı kıyamet ordularının Müslüman bir ülkeyi vurmasından çılgın bir haz duyarlar. Zaman zaman da Haçlı ordularının başarısı için dua ederler. Bu düşüncenin kutsal kitabımız Kuran’da nasıl tasvir edildiğini ya bilmez ya da gözden kaçırmaya çalışırlar. Uyuşturdukları kitlenin okumadığını, sadece İmam’ı dinlediğini çok iyi bilirler. Bu garabeti savunmak için mutlaka bir gerekçe uydururlar. Müslümanlara niçin Müslümanların vurulmasından büyük bir memnuniyet duyduklarını, şeytanın aklına gelmeyen yol ve yöntemlerle açıklarlar. “Bunlar yarın haksız ve hukuksuz olarak beni de vurabilir!” düşüncesi akla bile gelmez!

Kasım kasım kasılarak televizyonların önünde emperyalist liderlerle yaptıkları görüşmeleri Müslümanlara ballandıra ballandıra anlatırlar. Örneğin Suudi Arabistan, “Trump-May-Macron” çetesinin uluslararası hukuk hilafına Suriye’yi vurmasını neredeyse yedi gün yedi gece sürecek şölen ve eğlencelerle kutlayacak... Tabii ki İslam adına! Veliaht Prens, yeterli sayıda Müslümanın öldürülmediğini düşünerek yeni saldırılar için Haçlı ordularını davet ediyor. Ya “Daha önce nerelerdeydiniz?” diyenlere ne demeli? Müslüman mahallesinde çan sesleri eşliğinde kulakları çınlatan bir Haçlı türküsü!

SİYASİ İSLAM BİTİYOR

Ancak bütün teşvik ve kayırmalara rağmen dünyanın her yerinde siyasi İslam hızla mevzi kaybediyor. Birçok ülkede tasfiye oldu! Çünkü devletler jeopolitik varlıklardır. Siyasi İslam’ın yaptığı tahribata uzun süre tahammül edemezler... Müslümanların Haçlı orduları tarafından vurulmasına alkış tutmanın hiçbir gerekçesi olamaz. Bu çarpıklık siyasi nedenlerle de açıklanamaz! Çünkü İslam dünyasında asıl tahribatı yapan üç ülke ABD, İngiltere ve Fransa’dır. Bu durumu, ahlaken de, siyaseten de Müslümanların kabul etmeyeceğini çok yakında hep birlikte göreceğiz.