24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Müslümanların şerefi nerede?’

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Sayın Erdoğan’ın Davos’ta “One Minute, Siz çocuk öldürmesini iyi bilirsiniz sayın Peres!” diye fırça çektiği eski İsrail Başbakanı ve Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e, “Kuran, Yahudilerin cezalandırılacağını söylüyor” dediklerinde, Peres, “Kuran’daki Müslümanlar gelsin o vakit düşünürüz” mealinde manidar bir ifade kullanmış. “Milyonlar nerede? Arapların şerefi nerede? Müslümanların şerefi nerede?” diye bir şarkı var. Bunu terennüm edenlere bir çocuk, ‘G.tümde’ diye bağırıyor. Çocuk, Arap ve Müslüman devletlerin ihanetine, bölünmüşlüğüne ve acziyetine müdrik. Mesele, Siyonist İsrail ve ABD olduğunda kınama ve hamasi söylemler dışında bir yaptırım gücünün olmadığını gören milyonların duygularına tercüman olmuş. Konu ABD ve lakiti (gayri meşru çocuğu) Siyonist İsrail olduğunda, Arap Ligi, Türk Devletleri Teşkilatı veya İslam İşbirliği Teşkilatından medet umulmayacağını biliyor.

BU KURULUŞLARIN SURİYE KARARLARI

Bu çıkarımı destekleyen çok emsal var. Bu kuruluşların Suriye Arap Cumhuriyeti ile İsrail’e karşı aldıkları kararlar önemli bir göstergedir. Henüz Suriye’de olaylar yeni başlamışken Mart 2012’de AK Parti Hükümeti Türkiye Büyükelçiliğini boşalttı ve kapattı. Halep Konsolosluğunu kapattı. Suriye’ye karşı ekonomik, siyasi ambargo uyguladı. Yetmedi Şam’a savaş ilan etti, muhalif örgütlerin yanında savaşa aktif dâhil oldu. Ağustos 2012’de İslam İşbirliği Teşkilatı Suriye’nin üyeliğini askıya aldı. Teşkilatın Genel Sekreteri tanıdık bir isimdi; Ekmeleddin İhsanoğlu. Kasım 2012’de Arap Ligi, Suriye’nin üyeliğini askıya aldı. Yetmedi Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Hanedanlıklarının talebi üzerine ekonomik ve siyasi ambargo kararı aldı. Bu da kafi gelmedi onlarca milyar dolar harcayarak binlerce teröristi taşıdı, silahlandırdı, eğitti, donattı ve Suriye’nin üzerine saldı. Suriye’ye canavar kesilenler muhatap İsrail ve ABD olunca, soykırımı, terörü, talanı, yalanı ve işgalleri için kınama ve edeceğiz, yapacağız, uyaracağız, taşıyacağız, keseleyeceğiz efelenmeleri ile yetiniyorlar.

EN BÜYÜK DÜŞMAN MİLLİ DAVA GÜDENLERDİR

Avrupa sömürge devletleri, ABD, NATO ve Siyonist İsrail’in en büyük düşmanı Arap Milli davası güden devletlerdir. Başta Şam (Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün), Irak, Mısır, Cezayir, Libya, Tunus, Yemen ve Sudan olmak üzere bu davaya katkı yapan ülkeleri önce Müslüman, Mesihi, Musevi, ardından Sünni, Şii, Alevi, Dürzi, İsmail’i, Zeydi, sonra Arabi, Türkmen, Kürt, Farisi diye taksim ettiler. Şüphesiz ki bu yönetimlerin yığınla önemli hizmet ve kazanımlarının yanında birçok hatasını saymak mümkün. Ama ve lakin kadim ve köklü medeniyet coğrafyasında yeşeren Arap Milli devletlerin önüne konulan iki tahrip edici tehdit vardı. Emperyalizm ve Siyonizm’in kullanışlı araçları henüz Arabi olamamış Urban (göçebe, bedevi) kabileler için inşa edilen Petro-dolar hanedanlıklar ile Vahhabi Dini olmuştur.

İlk başlarda sömürge devletlere ve mahalli idarelerin uygulamalarına karşı ortaya çıkan İhvan Hareketi (Müslüman Kardeşler Örgütleri) süreç içinde Avrupa ve ABD’nin piyon örgütleri olmuşlardır. Basra Körfezinden Kızıldeniz’e kadar uzanan ve Arabistan yarımadasını çevreleyen bölgelere inşa edilen Petro-dolar Şeyhlikleri Batının projelerinde en faal ve en hamasi oyuncular oldular. Irak, Suriye, Mısır, Lübnan, Filistin, Mısır, Libya, Tunus ve Cezayir’in Arabi Milli amaçları ve sömürge Batı devletleri ile çatışmalarında en büyük ihaneti Körfez Şeyhlikleri, din eksenli hareketler ve 1952’den itibaren NATO üyesi ve Batı’nın iğdiş ettiği Türk hükümetleridir. Bu hükümetlerin ve istihbarat örgütlerinin Batı’nın projelerinde ifa ettikleri görevler Siyonist İsrail’in bölgemizde öldürücü bir kanser hücresine dönüşmesine muazzam katkılar yaptılar.

GEÇMİŞTEN DERS ALINDI MI?

Bugün Batı, İsrail ve ABD ile çatışma halinde olmalarının en önemli sebebi aldatılmış, kullanılmış, atılmış ve tehdit ve tehlike olarak ortadan kaldırılması elzem yapılar olarak telakki edilmiş ve gösterilmiş olmaları sebebiyledir. Mısır, Tunus, Libya ve Cezayir İhvan hareketi, HAMAS ile AK Parti hükümetinin ABD, Avrupa ve NATO ile bir sorunu yok. Sorun Batı’nın artık kendilerini dost cephesinde görmemesidir. Söylediklerimize en iyi örnek bu parti ve örgütlerin Suriye’ye karşı takındıkları tavırdır. Silahlı örgütler ÖSO, PKK/YPG ve siyasi temsilcileri savaştıkları “diktatör” iktidara karşı gösterdikleri kararlılığı ve azmi ABD-Avrupa emperyalizmi ve İsrail Siyonizm’ine karşı gösteremediler. Aksine bunların taşeronu ve piyonu oldular. Bu sebeple bugün ABD, Avrupa ve İsrail’in yakıp yıktığı Filistin için ağlayanlar aynı devletlerin füzelerini, yalanlarını, işgalini, talanını, katliamlarını, dini-dar ve bölücü örgütlerin terörünü Suriye’de görmediler. Aksine bu saldırıları alkışladılar. Yetmez ama evet dediler. Peki geçmişten ibret ve dersler alındı mı?

İsrail ile diplomatik ilişkileri kesemeyenler, ekonomik, siyasi ve askeri ambargo kararı alamayan başta eskiden Suriye’nin can-pare dost olduğu, en çok güvendiği, Türkiye ve Katar halen Şam ile barışmak için sorumlu davranmamaktadır. Filistin meselesini çözebilecek, İsrail’e haddini bildirecek, Türkiye ve Suriye’nin milli güvenliğinin mihenk taşı olan Ankara-Şam birlikteliği için çaba göstermemektedir. Müslüman devletler kaybettikleri şerefi buldular mı? Henüz bu tünelin sonunda bir ışık görünmüyor. Göründüğünde de bu ışığın umudun mu yoksa altında kalacağımız trenin ölümcül ışığı mı göreceğiz. Şimdilik, yegâne umut canları ve mallarıyla direnen Filistin halkı, sokaklara dökülen milyonlar, onurlu Museviler ve ABD’ye cepheden tavır alan devletlerdir.

İsrail ABD Filistin Suriye Recep Tayyip Erdoğan