Mustafa Kemal’in askerleri -(TAMAMI)
Önce tarihi bir anı:
Mustafa Kemal henüz genç bir zabittir. En yakın arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’la Selanik yakınlarında Karaferiye isimli bir kahvede buluşurlar. İkisi de İttihat ve Terakki Derneği’nin iki genç üyesidir. Mustafa Kemal der ki:
“-Ali Fuat, bütün gece uyumadım düşündüm. Meşrutiyetin ilanı yapılsa da bu memleketi başına gelecek dertlerden kurtarmamız mümkün değildir...”
Ali Fuat arkadaşına döner:
“-Peki ne yapmak istiyorsun?”
“-Şöyle düşünüyorum: Türkiye içerisinde Türklerin çoğunlukta olduğu bir bölgeyi tespit edelim ve derneği ikna ederek siyasi bir parti haline getirelim. O siyasi parti ile o bölgede yeni bir devlet kuralım.” Ali Fuat Cebesoy şaşkındır.
Yıl 1907. 1. Meşrutiyetin ilanı için padişah ikna edilmiş, 1908’de Meşrutiyet ilan edilerek ilk meclis-i mebusan padişahın gözetiminde açılacak. Mustafa Kemal devam eder:
“-Biliyorum. İttihat Terakki Derneği açtığımızda bizi vatanı bölmekle suçlayacaklar. Belki de kavga çıkar.” Ali Fuat Bey genç arkadaşının heyecanına hak verir ama, düşüncesini tehlikeli bulur. Düşünür; kim bilir başlarına neler gelebilir. İki genç subay bir süre sonra Mustafa Kemal’in dediğini yaparlar. Bir raporla derneğin başkanlığına müracaatta bulunurlar. Doğal olarak talepleri geri çevrilir. İttihat Terakki Derneği için, doğrusu birinci meşrutiyetin ilanı bile genç subayların bir adım daha atmalarına sebep olabilecektir. (Ali Fuat Cebesoy’un anılarından)
Yıl 2013.
31 Mayıs’ta hiç beklenmedik bir anda Taksim Gezi Parkı’nı yeniden düzenlemek isteyen ve Başbakan’ın emriyle Greyderleri parka sürerek ağaç kesimi yapacak olan belediye işçileri karşılarında “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan gençleri buldular. Ağaçların önüne siper olan, iş makinelerinin önüne dikilen Türk Gençleri evrensel bir hak olan uzun soluklu bir direnişe başlamak kararıyla oradaydılar. Giderek kalabalıklaştılar ve kesim durdu. Başbakan o sırada Kuzey Afrika gezisindedir. Ankara’da cumhurbaşkanı ve başbakan yardımcısı Bülent Arınç gençlerle müzakerelere başlamak üzeredirler. Pekala hulus içinde bir uzlaştırıcı yol bulunabilir diye düşünülür. Başbakan Tunus’ta konuşur ve gençlerin bu hareketini yasadışı bulduğunu söyleyerek yola çıkar. Sinirleri hayli bozuktur. Çünkü Fas Kralı kendisini beklememiş, karşılamamış ve kızdırmıştır.
Yücel ve Cengiz’deAtatürk’ü gördüm
Neden bu olayı anımsadım? 1907 nerede 2013 nerede?
Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Müdür İlker Yücel ve TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz ve arkadaşlarıyla bazı İP’li gençlerin gözaltına alındıklarını duyduğumda birden Atatürk’ün gençliğini, düşüncelerini, heyecanlarını bu gençlerde görür gibi oldum.
Mustafa Kemal yıllar sonra orduları dağıtılıp kendisi İstanbul’a çağrıldığında İstanbul işgal altındaydı ve o genç general, o Anafartalar kahramanı ordularının başından ayrılıp kızağa çekilmişti. Ne heyecanı azalmıştı ne de kararlılığı. Padişahla konutluktan sonra anlamıştı ki “vatanın bağrına düşman hançerini tanımıştır” ve mutlaka “bahtı kara maderini(anasını) kurtaracak biri gereklidir.” Gazi 6 ay sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmış ve memleketinin manzarasını görmüştü.
Orduları dağıtılmış, tersanelerine girilmiş, neredeyse vatan toprakları tümüyle işgal edilmiş. Ülkesindeki işbirlikçiler düşmanla birleşmiş, vatanı parsel parsel bölüşüyorlar. Sonra Erzurum, Amasya, Sivas genelgesi ve sıkıntılar içinde bir külüstür otomobille ver elini Ankara.
Sonra ardı ardına zaferler ve düşmanın geldiği gibi gittiği zafer anları.
Gözümün önüne tekrar gencecik iki zabit geliverdi. O siluetler silindi ve arkasından iki genç adam belirdi. İlker Yücel ve Çağdaş Cengiz ve “Atatürk’ün askerleriyiz” diyen TGB’li gençler. Sanki bunlar yeni bir Kurtuluş Savaşı’nın Mustafa Kemal’i, İsmet İnönü’sü gibi ve boyunlarında idam fermanları asılı 2013 yılı gençleri gibi.
Boğazım tıkandı, nefesim kesildi, gözlerim yaşardı. İlk defa yaşlı oluşuma üzüldüm.
Tarih bu milletin gerçek kahramanlarını hep yazar durur...