14 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

NATO’da boyunduruk, ŞİÖ’de eşitlik!

Adnan Akfırat

Adnan Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

70’li yıllarda İslamcı, Milliyetçi örgütler Gladyo’nun yönlendirmesiyle “Amerika gitsin Rusya mı gelsin?” sloganları atardı. Ne iyidir ki, artık Amerika’yı bu kadar açıktan savunmak mümkün değil. 15 Temmuz darbe girişiminin ezilmesiyle, Türkiye’nin “muhafazakar” kesimleri ABD’nin ideolojik hegemonyasından kitlesel olarak kurtuldu. ABD ve NATO’nun Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türk milletinin düşmanı olduğu bilinçlere çıktı.

Türkiye’nin bugünkü dünyadaki yeri ezilen milletlerin bağımsız ve eşitlikçi örgütleri BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’dür. Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye etmeyi, ulusal bütünlüğümüzü parçalayıp, sınırımızda İkinci İsrail devletini kurmayı programına koymuş, bu niyet ve eylemini göstere göstere icra eden NATO ve AB’den ayrılmak milli istikamettir.

Bu koşullarda dikkat çekicidir, ABD ve NATO’nun taraftarları kendilerini Rusya ve Çin karşıtlığı yaparak gizlemeye çalışıyor. Dahası artık Amerikancılık, Türkiye’nin bağımsız ve egemen olarak yer alacağı uluslararası örgütleri, NATO ile eşitleyerek, kötülemek şeklinde kendini gösteriyor.

Oysa BRICS ve ŞİÖ, NATO’nun ve AB’nin zıddıdır, dahası panzehiridir.

NATO VE AB’YE GİRERKEN EGEMENLİKTEN VAZGEÇİLİR

BRICS ve ŞİÖ’nün başarısı ve etkisi giderek artıyor. Bu iki örgütün etkinliği, şimdiden dünyayı çok kutuplu hale getirdi.

Çok uyarıcıdır, yeminli NATO ve AB propagandacıları, G7 görevlileri, ısrarla BRICS ile ŞİÖ’nün NATO ve AB’nin bir başka çeşidi olduğu yalanını yayıyorlar.

Ve maalesef, bunların “hık deyicisi” Türkiye’dekiler sürekli olarak ŞİÖ ile NATO arasında paralellikler kurmaya çalışıyor. Oysa BRICS ve ŞİÖ, sadece programları açısından değil, kuralları, işleyişi ve hedefleri açısından tamamen NATO ile AB’den farklı örgütler!

Nitekim ŞİÖ’nün BRICS’in zirveleri ve diğer etkinlikleri, NATO ve G7 gibi her zaman aynı düşünen ve her konuda aynı sesi veren ülkelerin bir araya gelmesine hiç benzemiyor.

G7 ile NATO gibi ittifaklarda herkes tek bir lidere bağlıdır. Gösterişli zirvelerinin şenlikli görünümü, sadece Washington'da önceden alınan kararları resmileştirmelerini örtmeye yaramaktadır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her NATO Zirvesi öncesi yaptığı açıklamalar Zirve toplantısına katılınca tersine dönmektedir.

ŞİÖ ve BRICS zirvelerinin farklı olmasının nedeni, bu örgütlerin gerçekten egemen devletlerden oluşan kurumlar olması ve her üyenin meşru olarak kendi ulusal çıkarlarını ve tercihlerini savunmasıdır.

NATO BİR SAVUNMA DEĞİL, SALDIRI ÖRGÜTÜDÜR

NATO, Avrupa’yı ABD’nin denetimi altında tutmak kurulmuştur.  Kuruluşundan itibaren bir savunma değil, saldırı örgütüdür. Üyesi olan devletlerin içinde paralel devletler “Süper NATO” örgütleri kurarak, NATO üyelerinin ABD’nin denetiminden çıkmamaları güvence altına alınmıştır. 12 Mart, 12 Eylül darbeleri ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi bunun acı kanıtlarıdır.

NATO, ABD’nin dünya hakimiyetini sürdürmesi için “serbest piyasa” ekonomisini, liberalizmi, Batının bireyci ve tüketimci kültürünü dayatmaktadır. Bu değerleri hakim kılmak için kendini sözüm ona “Hür Dünya”nın koruyucusu ilan etmiştir. Başından itibaren dışlayıcı, düşmanlaştırıcı ve saldırgandır. Üyesi olan ülkeleri denetim altında tutarken, diğer ülkelerin içişlerine karışmayı kendine hak görür ve sistemli olarak müdahale eder. İstediği sonuçları elde edemeyince de amaçlarına ulaşmak için askeri güç kullanmaktadır.

NATO bağlayıcı bir ittifaktır. Kendisini ABD’nin çıkarlarını korumakla yetkilendirmiştir.

NATO’ya ve AB’ye katılan üyeler egemenlik haklarının bu kuruluşlara devreder.

BRICS VE ŞİÖ’DE EGEMENLİKTEN VAZGEÇİLMEZ

Buna karşılık ŞİÖ ve BRICS karşılıklı güven, karşılıklı fayda, eşitlik, istişare, medeniyetlerin çeşitliliğine saygı ve ortak kalkınma arayışı ilkelerini içeren “Şanghay Ruhu” felsefesine bağlı olarak inşa edilmiştir. Herkese açıktır ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle bu ilkelere temelinde işbirliğine hazırdır. Karar alma süreçlerinde istişare ve kapsayıcılığı benimser ve uzlaşmaya dayalı bir modelle çalışır. Her ülke egemendir, BRICS ve ŞİÖ üyesi olmak egemenliğine bir sınırlama getirmez.

“Egemenliği koruyarak ortaklık” felsefesi sayesinde ŞİÖ, aralarındaki aşırı farklılıklara hatta çatışmalara rağmen Pakistan ve Hindistan'ı bünyesinde barındırabilmektedir. Çin ile Hindistan arasında sınır çatışmaları olmasına karşın hem BRICS hem de ŞİÖ’de uyum içinde çalışmaktadır.

ŞİÖ'nün benzersiz bir özelliği, üyeleri arasındaki güç dağılımının örgütün hiyerarşisini belirlememesidir. ŞİÖ kurulduğu 2001 yılından bu yana, kurucu üye devletlerden hiçbiri örgütün kurallarının belirlenmesinde başrolü üstlenemedi. ŞİÖ'de, herkesi örgütün kurallarına uymaya zorlayan “bir efendi” yok!

ŞİÖ’nün kuralları ihtiyaca göre her yeni durumda oluşturulmaktadır. Bu nedenle kaçınılmaz olarak çok esnek bir yapıdır. ŞİÖ ve BRICS içinde kimse kimseyi geride tutmuyor ya da biri diğerini dengelemiyor.

ŞİÖ ve BRICS’te tamamen yeni bir örgütlenme türüyle karşı karşıyayız. ŞİÖ'nün her adımı, uluslararası politika tarihinde olmayan, tamamen yeni bir deneyimdir.

Bu sayede 22 yıllık gelişimin ardından ŞİÖ, dokuz üye devlet, üç gözlemci devlet ve 14 diyalog ortağı ile toplam 26 üyeli "büyük bir aileye" dönüştü. Türkiye de bu büyük ailenin bir parçasıdır.

BRICS ise şimdiden dünya nüfusunun yarısını ve dünya üretiminin dörtte birini bünyesinde taşıyor. Arjantin, Cezayir, Mısır, İran, Suudi Arabistan, Bangladeş, Gine-Bissau ve Endonezya’nın katılımı ile genişleyecek olan BRICS, ezilen güney ülkelerinin başarılı birliği oldu.

UKRAYNA SAVAŞI NATO İLE ŞİÖ’NÜN FARKINI GÖSTERDİ

Rusya-Ukrayna savaşı, NATO ve ŞİÖ arasındaki farkı ortaya çıkardı. Rusya ŞİÖ'nün ve BRICS’in üyesi olmasına rağmen, her iki örgüte üye bütün devletler savaşa ilişkin bağımsız karar almak ve bağımsız tavır almakta özgürdür. BRICS’ten ya da ŞİÖ'den belirli bir tutum almaları yönünde herhangi bir baskı gelmemektedir.

Oysa, NATO’da ve AB’de bunun tam aksi dayatılır. NATO üyelerinin ABD tarafından belirlenen NATO politikasını takip etmeye zorlanırlar. Keza AB de üye devletleri ABD’nin politikasını izlemeye zorlamakta, Macaristan gibi muhalif olanları cezalandırmaya yeltenmektedir.

BRICS’in de ŞİÖ'nün de askeri bir kolu da yoktur. ŞİÖ üyeleri askeri konularda da ortaklaşa kararlar alarak ilerler.

Mevcut yapısıyla ŞİÖ, öncelikle bölgesel sorunları ele alan tipik bir savunma odaklı örgüttür. Tüzüğüne göre örgüt herhangi bir saldırgan ya da yayılmacı amaç gütmemektedir. Aksine, örgütün ana hedeflerinden biri terörizm, ayrılıkçılık ve aşırılıkçılıktan oluşan iç istikrarı korumaktır. Bölgesel çatışmaları önlemek amacıyla Asya'daki en büyük ülkelerin terörizmle mücadelede işbirliği yapması sadece mümkün değil, aynı zamanda gereklidir.

MEDENİYETLERE SAYGI ESAS

ŞİÖ ve BRICS belirli değerleri dayatmak yerine farklı kültürlere ve değerlere saygıyı teşvik etmektedir. Bu nedenle Çin, Hint, Fars, Rus, Türk, Latin ve Afrikalı medeniyetleri bünyesinde barındırabilmektedir. NATO ve AB ağırlıklı olarak Hristiyan kulübüdür. BRICS ve ŞİÖ içinde Müslüman, Hristiyan, Budist ya da dini inancı olmayanlar eşitlik içinde var olmaktadır. Bütün medeniyetler, bütün dinler herhangi birinin üstünlüğü olmaksızın birbirlerine saygı göstermektedir.

BRICS ve ŞİÖ, NATO ve AB gibi sadece Batı blokunun çıkarlarını savunup, karşıda başka bir blok yaratma siyaseti gütmez.

Kalkınma ve barış içinde bir arada yaşama ŞİÖ ile BRICS’in temel değerleridir. Üyeler arasında ortak kalkınma, ticaret, ekonomik bağlantılar, karşılıklı değişim, kolay erişim, dijital ekonomi, enerji, yoksulluk ve iklim değişikliği gibi çeşitli alanlarda işbirliğini teşvik etmektedir. Benimsenen temel ilke paylaşarak gelişmektir.

AVRASYA’DA BARIŞ VE İSTİKRARIN GÜVENCESİ

Bölgesel çok taraflı işbirliği mekanizmalarını kurup işleten ŞİÖ, Avrasya kıtasındaki ülkeler için küresel zorbalığı hep birlikte göğüsleme aracıdır. ŞİÖ giderek Avrasya kıtasının belirleyici gücü olmaktadır. ŞİÖ önümüzdeki dönem Batı Asya bölgesine doğru genişleyecektir. Suudi Arabistan, Katar ve Mısır örgüte katılmaya hazır olduklarını ilan ettiler.

Ayrıca Avrupa’dan Belarus da gruba katılma yolunda ilerliyor. ŞİÖ'nün bir gün Asya, Afrika ve Avrupa'dan oluşan üç kıtayı kapsayan, bölgesel örgütler arasında en geniş topraklara ve en kalabalık nüfusa sahip bir uluslararası örgüt haline geleceği öngörülebilir.

Avrasya kıtası gibi farklı dinler, kültürler ve etnik kökenlerle dolu bir bölge için dışlayıcılıktan ziyade kapsayıcılık, çok taraflı işbirliği mekanizmalarının başarısı için kilit koşuldur.

ÇİN, ORTAK REFAH İÇİN DESTEK VERİYOR

ŞİÖ'nün bir kurucu üyesi olan Çin, ŞİÖ'nün gelişimine önem veriyor, destekliyor ve ülkeleri teşvik ediyor. Hala gelişmekte olan bir ülke olmasına karşın Çin diğer üye ülkelere cömert ekonomik fırsatlar sunuyor. Çin Devlet Başkan Xi Jinping, yakın zamanda “Dijital Ekonomi Endüstrisi”ni geliştirmek için“Çin-Şangay İşbirliği Örgütü Forumu”nu başlattı. Forum, ŞİÖ ve Kuşak-Yol ülkeleri arasındaki dijital dönüşüme ivme katmakla görevlendirildi. Çin ayrıca çeşitli girişimlerle “Yeşil İpek Yolu” ve “Dijital İpek Yolu” inşasını hızlandırarak üye ülkelere yardımcı olmaktadır.

ATATÜRK’ÜN MÜJDELEDİĞİ ‘AHENK VE İŞBİRLİĞİ ÇAĞI’NIN ÖRGÜTLERİ

ŞİÖ ve NATO'nun kavramsallaştırılmalarından hedeflerine ve operasyonlarına kadar tamamen farklı örgütler olduğu açıktır. ŞİÖ ve BRICS, insanlığın ortak özlemlerini gerçekleştirebilecekleri ortaklaşa yapılardır.

BRICS ve ŞİÖ, Büyük Atatürk’ün 1933 yılının mart ayındaki konuşmasında müjdelediği ahenk ve işbirliği çağının örgütleridir:

“Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. (...) Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir.” (1)

Türkiye, acilen NATO’dan ayrılıp ŞİÖ ve BRICS’e katılmalıdır!

1. Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.26, s.144; Dünya, 20 Aralık 1954.