22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Nato’nun ‘yumuşak gücü’yle sanat icrası mı?

Latif Bolat

Latif Bolat

Gazete Yazarı

A+ A-

NATO, Batı saldırganlığının ve manipülasyonlarının askeri yüzüdür. Onun yaptıklarını görmek ve karşı çıkmak çok daha kolaydır. Zor olanı, ‘soft power=yumuşak güç’ denilen, gözle görünür, ama anlaması zor ilişkiler ve yönlendirmeler.

Avrupa ve Amerikan basını ile Sivil Toplum Kuruluşlarındaki “Kürt” sevdasını bilmeyenimiz kalmadı.  Bu sevda projesinin başındaki ABD ne zaman işaret çaksa, birdenbire New York Times’ten Le Monde’a, Guardian’dan Washington Post’a bir Kürt aşkı alevlendirilir.  Yine aynı işaretle, Avrupa’nın önde gelen “Avro ve Dolar” zengini STK’ları, birdenbire dünyanın en büyük Kürt şarkıcıları ve sanatçılarını keşfederler ve davetler üstüne davetler gönderirler.

Türkiye’de doğmuş, buranın suyunu içmiş, bedava okullarında okumuş ve hatta ücretsiz Konservatuarlarında müzik öğrenmiş, ama Türkiye’de her nasılsa “kadri bilinmemiş” şarkıcılar birdenbire Avrupa’da parlarlar.  Kendi tercihleri üzerine de özgeçmişlerinde veya konser duyurularında, Türk veya Türkiye adının geçmemesi için özel gayret de sarf ederler.  Bunu, geçen yıllarda Çiğdem Aslan adlı, İstanbul doğumlu şarkıcının İngiltere’deki tanıtım yazılarında, ille de Türkiyeli bir Kürt olduğunun belirtilmesi ile görmüştük. O zaman da nasıl oluyor da İtalyan doğumlu Frank Sinatra’ya İtalyan-Amerikan ya da Meksika asıllı Joan Baez’e Meksikan-Amerikan demezken, bizim memleketin şarkıcıları ille de “Türkiyeli Kürt” olmak zorunda kalıyor diye yazmıştık.

Nato’nun ‘yumuşak gücü’yle sanat icrası mı? - Resim : 1
Aynur, İran’da ölen ve gösterilere sebep olan Amini ile ilgili bir duvar resmi önünde.

ÇEMİŞGEZEK’TE DOĞARSAN NERELİ OLURSUN?

Bunun en son örneğini de San Francisco’daki bir program dolayısı ile, dün öğrendik ve yine bu aynı konuda biraz konuşalım dedik. Çünkü her yurt dışına çıktığımızda, buna benzer bir örnek mutlaka çıkmakta karşımıza. Ve biz artık usandık bundan. Bahsettiğimiz haber, Türkçe çevirisi ile aynen şöyle:

“Diaspora Arts Connection, ödüllü Kürt şarkıcı Aynur'u 22 Nisan 2023 Cumartesi günü saat 7: 00'de Fort Mason's Cowell Tiyatrosu'nda, San Francisco'da gururla sunar. Aynur, çağımızın en önde gelen Kürt şarkıcısı. Müziği geleneksel Kürt türkülerine dayanıyor, birçoğu 300 yıldan daha eski ve kendi besteleri. Aynur, bu türkülere yeni ve çağdaş bir görünüm kazandırıyor, şaşırtıcı sözleri, başta kadınlar olmak üzere Kürt halkının yaşamı ve çektiği acıları anlatıyor. Aynur, başta caz olmak üzere batı müziğinin üslup unsurlarıyla kaynaşıyor. Sonuç, geçmiş ve gelecek arasında bir bağlantı oluşturan benzersiz, kusursuz bir sestir. Aynur, on yıllar içinde Kürtlerin müzikal sesi olarak, dünya müzik sahnesinin küresel yıldızı haline geldi. Kürt Projesi’nin sponsorluğuna ve Eyan Vakfı'nın bu programa sponsorluğuna minnettarız.”

WIKIPEDIA BİLE DAHA DOĞRUCU

Bu ilandaki bilgilerden, Aynur’un Türkiye’den bir müzisyen olduğunu anlamanız mümkün değil, çünkü Türkiye’nin adının geçmemesine özel gayret sarfedilmiş olmalı. Bu sunuma göre, Aynur dünyanın bir yerlerindeki Kürdistan denen bir yerde doğmuş, büyümüş, eğitim görmüş ve bir “Kürt divası” olarak dünya sahnelerine girivermiş. İngiltere’deki Çiğdem Aslan sunumunda, en azından “Türkiye’den bir Kürt şarkıcı” diye anons ediliyordu. Aynur’un durumunda, “küreselcilik” o kadar önem kazanmış olmalı ki, Aynur’un Türkiye’de doğup büyüdüğünden, adının ve soyadının bile Türkçe olduğundan, eğitimini de Türkiye’de yaptığından bahsedilmemiş bile. Aslında bu duyuruyu yapanları suçlamamak ta gerek. Çünkü Aynur’un kendi resmi web sitesinde bile, Türkiye’nin adı öylesine bir kenardan geçerken, elin kırk kat yabancısı Amerikalı dernekten, bu konuda “doğrucu Davut” olmasını beklemek, biraz fazla iyimserlik olurdu zaten.  Aslında, özgeçmişi konusunda Wikipedia bile, Aynur’un kendisinden daha adaletli ve samimi davranmış. En azından, onun Çemişgezek’te, 1975’te doğduğunu belirtip, milliyeti bölümüne de Türkiye yazmış.

TRİBÜNLERDEN ÇİFTE PUAN: ETNİK VE CİNSEL KİMLİK KARTLARI

Aynur’un kendi web sitesindeki sunumunda da Avrupa’dakilere mesaj göndermek için şöyle denmekte:

“…Kariyeri boyunca üstesinden gelmek zorunda kaldığı zorluklar göz önüne alındığında, Aynur diğer kadın sanatçılar içinde önemli bir örnek haline gelmiştir. Ve bu ödül Mücadele İçindeki Akdeniz Kadınları kategorisinde, 16 Mart 2017 tarihinde Berklee Performance Center’da yapılan törenle kendisine takdim edildi.”

Aynur’un San Francisco konser duyurusunda bu konseri düzenleyen kuruluşun adı “The Kurdish Project” (Kürt Projesi) olarak geçmekte. Kısa bir Google araştırması bile, bu kurumun kuruluş ve işleyiş sebebini anlatıyor. Mesela The Kurdish Project’in resmi web sitesindeki sunum ve haberlerden kısacık bir derleme yapalım:

Nato’nun ‘yumuşak gücü’yle sanat icrası mı? - Resim : 2
Aynur, Düsseldorf'ta PKK elebaşı Öcalan'ın posteri önünde konser veriyor.

ORGANİZATÖR’ÜN SİTESİNDE PKK GÜZELLEMESİ

“PKK'nın ideolojisi, başlangıçta Kürdistan olarak bilinen bağımsız, Marksist-Leninist bir devletin temeli olarak kullanılması amaçlanan devrimci sosyalizm ve Kürt milliyetçiliğinin birleşmesiydi. PKK, Türkiye'deki Kürtler için kültürel ve siyasi haklar ve kendi kaderini tayin hakkı için Türk devletine karşı silahlı bir mücadele verdi.”

“(ABD’de yaşayan) Kürt film yönetmeni Tekin Girgin, 20 yıldır ilk kez Kürdistan Bölgesi'ni ziyaret etmesinin sebebinin, gelecek vaat eden sanatçıların istedikleri filmleri yapma ve Kürt hikayelerini anlatma konusunda daha fazla fırsat elde etmelerine yardımcı olacak bir komisyon oluşturmayı umarak Kürt film yapım topluluğuna geri vermek olduğunu söyledi.”

“2022 yılında Orta Doğu Arastırma Merkezi’ndeki önemli bir araştırmacı, “Kürdistan Bölgesi, Orta Doğu için bir modeldir. Çünkü burası tolerans, kapsayıcılık ve iyi yönetim değerlerini taşımaktadır” demiştir.”

“Hamdi Ulukaya ile tanışın: Chobani yoğurtlarının sahibi başarılı bir iş adamı, ateşli aktivist, cömert bağışçı, gururlu Kürt.”

YUMUŞAK GÜÇLERİ İLE BİZE YEDİRDİKLERİ

Bu kısacık inceleme ve araştırmadan çıkardığımız sonuca gelince: NATO, Batı saldırganlığının ve manipülasyonlarının askeri yüzüdür.  Onun yaptıklarını görmek ve karşı çıkmak çok daha kolaydır. Çünkü tanklar, füzeler, F-16’lar, çok gözle görünür saldırı araçlarıdırlar.  Zor olanı, “soft power=yumuşak güç” denilen, gözle görünür ama anlaması zor ilişkiler ve yönlendirmelerdir. Avrupa Birliği’nin ve ABD’nin kendi yoksul halklarından kesip aktardıkları milyarlarca dolar fonlar, her sene konserler, konferanslar, eğitim bursları, sinema destekleri, Nobel ödülleri şeklinde, dünyanın problem bölgelerine akıp durmaktadır.  Hem de öylesine laf olsun diye değil.  Onların seçme komiteleri vardır, en uygun dernekleri fonlamak, en uygun sanatçıları veya politikacıları desteklemek için. Ağzınızla kuş tutsanız, size tek bir dolar ya da avro koklatmazlar, eğer onların seçme komitelerinin “seçkisinde” değilseniz. Bahsettiğimiz Aynur konusuna, bir de bu gözle bakmak gerekmez mi sizce? Bizce, Aynur’un kendisi bile, bu gözle bir bakmalı bu konuya! Ne de olsa insanın bir tane vatanı vardır ve vefa denen insani duygu, sadece İstanbul’da bir semt adı değildir.